Son günlerde yaşamakta olduğumuz ve son derece bizleri rahatsız eden bazı olaylar kafamızı karıştırmaktadır.Son iki yıldan beri küresel ekonomik krizin verdiği büyük sıkıntıları beraber yaşamaktayız.
Benim kafamı daha çok karıştıran bazı soruların cevabını almak isterken Avrupanın ve yaşadığımız Belçikanın gidişatı pek içler acısı değil. Öncelikle sosyal alandaki zor gidişat ve ekonomik boyutun derin boşluklara doğru gitmesidir. Şiddete yönelik suçların artışı bu günlerde yüzde yirmi beşlere tırmanmıştır. Mahallerimizde aramızda barınan 36 çeşit gençlerin organize çetelerin verdikleri rahatsızlıkların yanısıra 1O euroluk müzik dinleme aleti yüzünden öldürülen gençlerin durumu ortadadır.
Belçikanın önde gelen siyasilerin vermekte oldukları mesajları gözardı etmemek gerekir. Eğer bi senato başkanı Brükseldeki şiddet olaylarına yönelik ve özellikle gençlerin askeri eğitimden geçirilmesi teklifi boşu boşuna değildir. Son günlerde bir hafta içinde 4 büyük soygun hadisesi yaşandı ve bilanço maalesef ölümle sonuçlandı. Endişem önümüzdeki yaz mevsimine geldiğimizde bu tür şiddetlerin çoğalmasıdır.
Belçika politik arenası 25 yıl önce bölgesel idari sistemine geçerken o günkü sorumlular ülkenin ekonomik boyutunu galiba gözardı etmişler. İşte bu konunun en somut belirtisi bu günlerde Brüksel bölge başbakanın büdçe konusunda iyi yönetim için her yıl Brüksel parlemento kasasına 500 milyon Euro talep etmesidir. Nerde ekonomik darlık ortaya çıkarsa işte o zaman toplumsal kaos kendini gösterir.
Flaman ve Walon çekişmesi arasında kalan Başkent Brükselin en zayıf toplumları olarak bilinen yabancılar bu çekişmenin ilk kurbanları olmasından hiç kuşkumuz olmasın derim . Yıllardır eğitime yönelik aksatılan zaafiyetler gün gün kendini göstermektedir.
Brüksel iş sektörüne yönelik kaliteli eğitimin noksanlığını zaman ilerledikçe daha iyi görmekteyiz.
Niçin bu gençler kolay para kazanmaya yöneliyor sorusunu kendimize hiç sorduk mu ?
Acaba bu gençligin yaşadığı iki kültür arası boşluğu ve ilerisi için sağlam bir eğitim donanımlarını iyi verebildikmi ?
Acaba yabancıların yaşadıkları mahallelerde yaşam seviyesi neden daha düşük durumdadır?
Tüm pislikler, çevre düzenlemeleri, ulaşım, şiddet sorunları her zaman gündemdedir.Hiç aklımıza getirdik mi?
Kumara yönelik mekanların kolayca açıla bilinmesi ve hep bizlerin yaşadığı mahallelerde her bi köşede bulunması acaba şiddete pirim vermekte değil mi?
Toplum psikolojisini bozan bu tür mekanları neden içimizde bulunduruyoruz. Hatırlarsanız ilk kez tek kollu canavar dediğimiz Slots oyunları sonra her Ramazan aylarında tombola hastalıkları ve bingo makineleri nice aileleri bozmuşutur.
Bu tür toplumu bozan uygulamalara yönelik hangi devlet mekanizması ele almıştır?
Toplumsal uzlaşmaya yönelik hangi dini merkezlerde dialoglar kurulmuştur?
Hangi önde gelen din adamı yada büyük sivil toplum dernek başkanları entegrasyon ve uzlaşım konusunda önemli mesaj ve projelere kafalar yormuştur?
Camilerimizde 45 yıl oldu hala Cuma hutbeleri Türkçe devam etmektedir. Sizce burada doğan ve büyüyen gençlerimze yönelik ve onların daha iyi anlayabilmeleri için Fransızca yada flamanca hutbeler verilirse daha iyi olmazmı ?
Bunca sorular altında son günlerde Belçika medyasında çarşaf çarşaf yabancılar üzerine yönelik dosyalar gündeme getirilmektedir. Bazen yabancıların yaşadıkları getholaşmış semtler, bazen yabancı insanların kültürel, dini ve sosyolojik durumları ele alınmaktır. İşte bu tür sıkıntıları her gün gittikçe çoğaldığından dolayı sizlerle bazı endişelerimi paylaşmak istedim.
Akademik alanda Belçikalılar kafa yormaya başlamışlar. Artık bizlede bu ülkenin eğer bi parçasıysak, bizlerde gelecek nesillerimze yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyorsak ve daha refahlı günler umuyorsak bizlerde bu konularda kafa yormalıyız. Belçika yönetimine talib olan her siyasi partilerin bence daha ciddi bir yaklaşımlar edinmesi gerekmektedir. Son 20 yıldan beri yabancı toplumlara sadece oy deposu gözüyle bakma düşüncelerini aşmaları gerekmekdir.
Yeni Belçikalıların içlerinden bilgili,tecrübeli ve daha donanımlı insanları ön plana çıkarmaları gerekir. Eğer somut bi mesaj verilmesi gerekiyorsa bence insanların kültürel farklık yaşantıları yada dini yaşantılarını eleştirmeden ve ilerisi için karamsar tablolar çizmeden tüm insanlığa yönelik olumlu mesajlar verilmesi gerekir.
Yine huzurlu ve mutlu günlerde buluşma ve kaynaşma umuduyla saygılarımı sunarım.
HALİS KÖKTEN
Belediye meclis üyesi.