Parti Meclisi ve TBMM Grubumuz 15-16 Temmuz Darbe Girişimi ve sonrasındaki süreci değerlendirmek üzere 17 Temmuz 2016 tarihinde Parti Genel Merkezi’nde toplanmıştır.
Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bir cuntanın parlamenter demokrasimize yönelik darbe girişimini lanetliyoruz. Türk Ordusunun üniformasına ve onuruna yakışmayan tutum içindeki bu gruba karşı siyaset kurumu, milletvekillerimiz ve milletimiz gereken tutumu alarak karşı çıkmıştır. Parlamenter demokrasi birikimimizin yarattığı demokrasi kültürü, bu darbe girişimini başarısız kılmıştır.
Her türlü darbe ve kalkışmaya karşı halkın demokratik direnme hakkı kutsaldır. Parlamenter demokrasinin yarattığı tarihsel birikimin gücüyle halkımız, darbeye karşı direnme hakkının bir örneğini vermiştir.
Bu bağlamda, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da asker sivil ayrımı yapmaksızın her türlü darbe girişimine ve vesayete şiddetle karşı olduğumuzu ifade ederiz.
Siyasi partilere önümüzdeki dönemde çok önemli sorumluluklar düşmektedir. Benzeri olaylarla bir daha karşılaşmamamız için siyasi partilerin özeleştiri yapması bir zorunluluktur.
Darbenin başarısız kılınmasında, tüm baskılara rağmen özgür ve bağımsız kalma iradesini kaybetmeyen medyanın rolü de ayrıca takdir edilmelidir.
Önümüzdeki görev, darbecilerin hesap vermesi, toplumsal normalleşmenin sağlanması ve demokrasinin güçlendirilmesidir.
Türkiye’nin saygınlığı açısından hesaplaşma süreci sadece ve sadece hukuk sınırları içinde yürütülmelidir. Darbeciler, tüm işbirlikçileri ile birlikte hukuk düzeni içinde yargı önünde hesap vermelidir. Hesap sorma sürecini ve soruşturmaları, Anayasa ve hukuk sınırları dışına taşıyıp bir cadı avına dönüştürmek, Anayasayı ihlal eden darbecilerle aynı konuma düşmek olur.
Soruşturmalarda özellikle sorumlu olanla olmayanı ayırmak, sorumlulardan hukuk sınırları içinde hesap sormak, bundan sonraki normalleşme ve demokratikleşme sürecinin selameti açısından büyük önem taşımaktadır. Soruşturmalar, intikam ve tasfiye fırsatı gibi görülmemelidir. Öte yandan hukuk devletinin gereği olarak er ve erbaşlara dönük linç girişimleri de aynı biçimde soruşturulmalıdır.
Siyaset kurumu ve devlet organları, halkın kutuplaştırılmasına, kışkırtılmasına, çatışma potansiyelinin tahrik edilmesine, Türk Silahlı Kuvvetlerinin düşman gibi gösterilmesine dönük her türlü girişim ve ortamı ortadan kaldırmakla sorumludur.
Ülkemizin geleceği tam demokrasidedir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bütün siyasi partilere açık çağrımızdır: Güçlü bir parlamenter sistem ve özgürlükçü demokrasi için her türlü çabayı göstermeye hazırız. Bu bizim tarihi sorumluluğumuzdur.