Sakarya'da oldukça geniş bir okuyucu kitlesi olan Serdivan yerel gazetesinin Endüsri Mühendisi Gökhan Taşdeviren ile yaptığı röportajı okurlarımızın bilgisine sunuyoruz.
-Başkanlığını yaptığınız Profesyoneller Derneği hakkında bizi biraz bilgilendirir misiniz?
Profesyoneller derneği 6 Aralık 2010 tarihinde kurulmuştur. Açılışımızı ise 1 Ocak 2011 tarihinde misafirlerimize aşure ikram ederek gerçekleştirdik. Bu derneği kurmakta ki amacımız; şehrimizin yetkin insanlarını bir araya getirip Sakarya'nın sorunları üstünde beyin fırtınası yaparak bunlara çözümler üretmek, eksik yanlarımızı bularak bu yanlarımızı nasıl güçlendirebiliriz sorusuna cevap vermek, çıkan cevabı gerçekleştirmek. Örnekle açıklamak gerekirse şehrimize şöyle bir bakarsak Marmara Bölgesinin en gelişmiş bölümündeyiz. Ancak Marmara'nın en az gelişmiş iki ilinden biriyiz. Elimizde çok büyük bir sanayi kapasitemiz var ve biz bunu neden kullanamıyoruz, denizimiz, nehrimiz, gölümüz var bu turizm kapasitemizi neden kullanamıyoruz, neden elimizde bunca tarım alanları varken tarımımızı geliştiremiyoruz aynı şey sağlık turizmi içinde geçerli işte bizim amacımız bu eksiklerimize bir nebzede olsun katkıda bulunmak…
-Sakarya Profesyoneller Derneği nasıl çalışıyor, üyeleriyle nasıl iletişim kuruyor?
Biz dernek olarak şuan için 3500 kişilik bir e-posta ağı oluşturduk. Bu ağ aracılığıyla üyelerimizle fikir alışverişinde bulunuyoruz, eleştirileri değerlendiriyoruz ve bunlara çözüm bulmak için tartışıyoruz. Bu e-posta ağı bizim için bir tanıtım aracı oldu. Şirketleri, üst kademe yöneticileri ve tedarikçileri bir araya getirip güven oluşturmak için varız ve muhatabız.
-Sakaryalı bir iş adamı olarak şehrimizde gördüğünüz en önemli 3 sorunu bizimle paylaşır mısınız ?
Öncelikle Sakarya da bir 'Güven Sorunu' var. İşletmeler birbirleriyle alışverişte bulunmuyorlar, ihtiyaçlarını şehir dışından hatta yurt dışından karşılıyorlar, örneğin şirket dışından birinin işletmesine gelerek onun kullandığı makinayı görüp aynı işi yapıp bana rakip olur diye bir korkuyla birbirleriyle iletişime geçemiyorlar. Ayrıca eklemek isterim TİGEM'le ilgili girişimi çok takdir ediyorum.
Benim gördüğüm diğer bir sorun ise 'Sakarya Yön Bulamıyor'; yani şehrimiz sanayiye mi yönelsin, tarıma mı yönelsin yoksa turizme mi yönelsin böyle bir döngü içinde yön bulamadığımız için gelişemiyoruz.
Son olarak Sakarya'nın siyasetiyle ilgili sorunlar var. Siyasetçileri ikiye ayırarak bu sorunu açıklayabilirim;
1- Kendisini seven siyasetçiler
2- İnsanı seven siyasetçiler
Sanırım Sakarya da kendisini seven siyasetçiler yoğunlukta. Bir partiye oy verirsin çünkü ondan beklentilerin vardır, kentin yönetimini oluşturursun bütün idari birimleriyle (bunların kurulmasının tabi ki bir amacı vardır) ama sonucunda kente baktığımızda kaybettiğimiz işletmeler ve kendi işini yapamayan tonlarca insan… örnek gösterecek olursam: Otoyol A.Ş, Şeker Fabrikası, Başak Traktör,…
-Gelecekte sivil toplum örgütü içinde yer alacak ya da siyasete girecek gençlerimize, geleceğin iş adamlarına tavsiyeleriniz nelerdir?
Öncelikle siyasi oluşuma yada sivil bir oluşuma girecek olan kişinin insani yapısı ve görüş açısı olmalıdır. Herkesin bir hedefi olmalı görevi ne olursa olsun kişi kendisini en azından 5 yıl sonra bir yerlerde göremiyorsa umudumuz kalmamış demektir. İnsan bir işi başarmak, bir yerlere gelmek istiyorsa yaptığı iş her ne olursa olsun samimi olmalı çünkü samimiyetin olmadığı yerde kalıcı başarıdan da bahsedilemez…
İkinci olarak da doğal rekabettin dışına çıkılmamalı, bir örnekle açıklamak gerekirse: çalışma arkadaşının işini yanlış yaptığını görüp, bir uyarıda bulunmayarak; onun düşkünlüğünden yararlanıp bir yerlere gelmeye çalışmak ya da gelmek… Yani bir başkasının kaybı bizim kazancımız oluyorsa o toplumdan umutlarımız yine suya düşer.. Bu ne ahlakımıza uyar ne dinimize. Böyle bir yoldan kazanılmış başarı da sağlam temelleri olmadığı için herhangi bir zorlukta yıkılacaktır. İnsan grup çalışmasını başarabildiği sürece lider olabilir.
-Türkiye'yi dünya ekonomisi içinde nasıl görüyorsunuz?
Türkiye maalesef önündeki fırsatları değerlendiremiyor. Bize yıllardır aşılanmaya çalışılan bir Avrupa, Anglo-Sakson kültürü var ama şu çok açık ki bizler insan odaklı iken Avrupalılar ekonomi odaklı bu yüzden toplumda bir anlaşmazlık durumu var.
Türkiye'deki yatırımcı son on yılı çıkartıyorum son otuz yılda insandan kurtulmaya çalışıyordu, ne kadar az işçiyle ne kadar çok mal üretirim mantığı hakimdi, dolayısıyla bu ekonomik öğreti günümüze geldi ve artık makine da kullanmayalım insanda çalıştırmayalım ithalat yapalım düşüncesi hakim olmaya başladı. Her şeyi ithalata bağladık. Maalesef son 10 yılda ülkenin ekonomik yönetiminin bunda payı çok yüksek yanlış bir vergilendirme sistemi oluşturuldu. Türkiye kendi üreticisinden vergi toplayamayıp bunu halka kesmeye başladı. Bu sistem bizlerin ithal mal kullanmamıza, ithal ürünler tüketmemize neden olup başka ülkelerin kazanmasına neden oluyor. Aslında biz bunun tersini yapabilirdik..Çünkü biz insan odaklı bir kültürün devamıyız.
-Son olarak Serdivan Gazetesini nasıl buluyorsunuz?
Serdivan gazetesinin çıktığı günden beri takipçisiyim. Yerelin yereli olarak bir gazete olacağını düşündüm ve bunu çevremdeki insanlarla paylaştım. Serdivan gazetesini duyurmak için çok şey yapıyorum. Objektif ve tarafsız durmaya çalışan bir gazete bu da benim ilkelerim. Eşit mesafede olmayı başarabilen bir gazete. Bugün buraya geldim, iyi ki gelmişim ekibin iyiliğini gördüm, sizi gördüm, bu oluşumu gördüğüm için Sakaryalı olarak sizinle iftihar ediyorum ve başarılarınızın devamını diliyorum.
-Gökhan TAŞDEVİREN kimdir?
1969 Sakarya doğumlu olan Gökhan TAŞDEVİREN , Sakarya Üniversitesi Endüstri Bölümü'nü 3.lükle bitirip İTÜ'de ( İstanbul Teknik Üniversitesi) yüksek lisans yapmaya hak kazanır. Maddi zorluklar yüzünden eğitimine bir yıl ara verip çalışma hayatına girer bu süre zarfında eğitimi için para biriktirir ve hak kazandığı eğitime devam eder. 1994 yılında Endüstri Yüksek Mühendisi eğitimini başarıyla tamamlar. Vatani görevini yapıp çalışma hayatına tekrar girer. Otoyol San.A.Ş' de 10 yıl hizmet verir," Türkiye'nin Avrupa Normlarındaki ilk midibüs projesi olan EUROBUS Otobüs Projesi'ni gerçekleştiren ekipte etkin rol alır. 1995 yılında AQA'dan (American Quality Assessors) Uluslar arası ISO 9000 baş denetçisi ünvanını alır. TS16949 konusunda ilk uygulamacılardan biri olur. Koç Holding'in yan sanayi denetleme takımında yer alır. Daha sonra 54.000 Koç çalışanı arasında E-Dönüşüm adlı bir proje yarışmasında 2 kez üst üste birinciliği elde eder. 2003 yılında yönetici unvanını alır, 'Yalın Düşünce' adlı projeyi gerçekleştirmek ister ve bu proje Otoyol A.Ş nin dönüşüm projesi haline gelir. Tüm çalışanlarla yoğun bir eğitim temposuna girip 30.000 adam-saat eğitim verir, bu sürecin sonunda ' En Başarılı Koçlular ikincilik ödülünü' alır, 54 bin kişi arasından 2. olur ve Koordinatörlüğe terfi eder, bu süreçte eğitim verdiği Otoyol San AŞ işçilerinden biri 'Yılın İşçisi' seçilir. Daha sonra çalıştığı şirketin bazı nedenlerle kapatılacağı ile ilgili kararlar alındığını öğrenir, bu durumun kişisel duruşuna zarar vereceğini düşünerek Otoyol A.Ş deki görevine son verir. İstanbul'da 2006'ya kadar Kipsan Fabrikası'nda Genel Müdür Yardımcılığı yapar ve Ford Q1 sertifikasını şirkete kazandırır. Daha sonra Goldaş'ın Genel Müdür Yardımcılığını yapmaya başlar bununla beraber şirket yurt dışına ve özellikle uzak doğuya açılır, Çin-Romanya-Rus Tedarik ve mağaza zinciri kurulur. EL-Bİ elektrik Firmasında Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapar. Görevde bulunduğu süreçte 54 Ülkeyle ihracat'ı gerçekleştirir. EL-Bİ elektrik firmasından ayrıldıktan sonra Asaş Alüminyum ve TIRSAN da danışmanlık yapar ve son olarak Wood Group'ta danışman olarak görevine devam etmektedir.
Kaynak:
http://serdivangazetesi.com/baskan-gokhan-tasdeviren%e2%80%99le-soylesi.html