AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz hakkında basına sızan haberlerle ilgili açıklamada bulundu. “Toplumda İslamofobi ve yabancı düşmanlığını kışkırtma amaçlı söylemler çoktan aşılmış olmalıydı. Hele de bu söylemler bir ‘halk partisinin’ seçim kampanyası hâline gelmemeliydi.” diyen Yeneroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir dışişleri ve entegrasyon bakanının sağ görüşlü seçmeni kendi tarafına çekmek adına, anayasal açıdan problemli seçim kampanyası yöntemlerine başvurmak zorunda kalması şaşırtıcı bir durumdur. Toplumda İslamofobi ve yabancı düşmanlığını kışkırtıcı söylemler çoktan aşılmış olmalıydı. Hele de bu söylemler, bir ‘halk partisinin’ seçim kampanyası hâline gelmemeliydi. Bu sadece bilimsel sahtekârlık anlamında bir skandal değil, aynı zamanda Avusturya siyasetinin hayret verici ayak oyunlarıyla yönlendirilmeye ve yeni bir ırkçı yola çekilmeye çalışıldığının kanıtıdır.
Basına sızan haberlere göre; akademisyenliği tartışmalı birinin hazırladığı araştırma metninin toplamda 900’den fazla yerinde tahrifat yapıldı. Bu sayede rapor Kurz’un Viyana’daki Müslümanlara ait anaokulları hakkındaki yanlış beyanlarında işine yarayacak hâle geldi. Öyle ki orijinal metinde yer alan ‘Çocuk bağımsız, saygılı ve sevecen olarak yetiştirilmelidir’ ifadesinin; ‘Bazen çocuklar çoğunluk toplumun ahlaki etkilerinden de korunmalıdırlar’ şeklinde tahrif edildiği görülüyor. Kullanılan metinde ebeveynlerin dil eğitiminin önemi hakkındaki ifadeler ise çıkarılmıştır. Bu müdahalelerin İslami cemaatlere yönelik baskıyı artırma ve İslam düşmanlığını körüklemeyi hedeflediği açıktır. Kurz; başarısız olan uyum politikalarının sebebini ‘İslam’ olarak ilan etmek için, bu haksız iddiaları bir araç olarak kullanmak istemiştir.
Avusturya’da artarak kendisini gösteren yabancı ve İslam düşmanlığını uzun zamandır büyük bir endişeyle takip ediyoruz. Bu manada siyasileri ve medyayı çoğulculuk adına seslerini yükseltmeye ve toplumsal birliği güçlendirmeye davet ediyoruz. Bunun aksini hedefleyen her türlü sağ popülist davranış sadece toplumun daha da bölünmesine neden olmaktadır. Bir ülkenin bakanı bir anketi toplumda korku ve nefret oluşturacak şekilde tahrif ediyorsa, bu yaptığının karşılığını hem kişisel olarak hem de ceza hukuku bağlamında göze almış demektir. Ona bu eyleminde yardımcı olan akademisyen için de aynı durum söz konusudur.”