12 Eylül 1980 darbesinden sonra. Ülkenin birçok yerinde sıkıyönetim kaldırılıyor ama olağan üstü hal devam ediyordu. Çanakkale ilinde henüz olağan üstü hal uygulaması var.
Çan Halk Eğitim Müdürlüğü görevinde yeniyim. Kendi işimin dışında ilçedeki kültürel faaliyetleri de organize ediyorum.
Öncelikle şunu belirteyim. Bu vesileyle birçok ünlü sanatçıyı tanıma olanağı buldum. Hepsinde şunu gördüm. Bütün sanatçılar sanatlarını en iyi şekilde yapmanın gayreti içindeler. Her sahneye çıktıklarında hep en iyisini yapmaya çalışıyorlar, asla hileye kaçmıyorlar. Büyük Atatürk’ün ifade ettiği gibi “Her şey olabilirsiniz ama, sanatçı olamazsınız.”Özdeyişine mazhar olmuş değerli insanlar. Onları yakından tanıdıkça kendilerine saygım ve sevgim daha da arttı. Bu gün sanatçıyım diye ortaya çıkan bazı soytarılar istisna.
Sanatçılar, sanatları ile toplumun aydınlık yüzlü insanları ve yol göstericileridir.
Bir gün Kaymakam çağırdı. Gittiğimde yanında düzgün giyimli, efendi görünüşlü bir adam oturuyor. Kaymakam bizi tanıştırdı.”Malatya Devlet Tiyatroları organizatörü Sabri Bey” dedi.
- Memnun oldum, hoş geldiniz dedim.
Adam çantasından bir takım yazı ve resimler çıkardı. Bir tiyatro oyunu, ve sahneye koyan ALTAN ERBULAK. Rahmetli Altan ERBULAK bizim gençlik dönemimizin oyuncularından, aynı zamanda karikatürist kendisini çok severdim. Altan Erbulak adını görünce açıkçası bende heyecanlandım. Oyuncuları tanımıyordum ama, önemli değildi. Bence Altan ERBULAK ismi yetiyordu.
Bu oyunu bir okul koruma derneği ya da bir kuruluşa vermemiz için bizden yardım istiyordu. O sırada Emniyet amiri de Kaymakamlıkta. Amir bir ara dedi ki.
-Geçen gün Çan’a Lunapark geldi, adamlar doğru dürüst iş yapamadan çekip gittiler, bu tür işler burada pek yürümez” deyince. Bizim organizatör.
-Hiç önemli değil beyefendi. Bizim kar amacımız yok. Zaten devlet bizim masrafımızı karşılıyor, dedi.
Sonuçta, Çan spor ile anlaştırdık. Anlaşma gereği bir miktar kaparo alması gerekiyormuş, kaparoyu da aldı. Birlikte Kaymakamlıktan çıktık. Bana dedi ki
-Müdür bey buranın ünlü kaplıcası varmış, orada kalmak istiyorum, bana yardımcı olur musun?
-Ne demek yolumun üzeri seni götüreyim dedim. Adamı Çan kaplıca otele götürdüm, bir odaya yerleşti. İyi briç oynadığını söyledi.
Ertesi günü öğretmen evinde adama bir de briç masası ayarladım. Kaplıcada yatıp kalkıyor, yiyip içiyor, öğretmen evine uğradığımda bakıyorum adamın keyfine diyecek yok. Hayatından memnun. Beni gördükçe memnuniyetini ifade ediyor.
Oyunun günü geldi.
Gelen giden yok.
Aradan birkaç ay geçti. Bir gün baktık ki bizim Sabri bey, gazetelerde boy gösteriyor, dolandırıcılıktan enselenmiş. Adam resmen bizi dolandırmıştı.
Bursa’dan başlamış Çanakkale ye kadar bütün İlçeleri dolandırmış.
Taktik şu. İlçe Kaymakamlarını çok iyi tanıyan birisinden bir dostundan Kaymakama bir kart ya da selam getiriyor. O kişinin çok iyi arkadaşı olduğunu söyleyerek Kendisine yardımcı olunmasını rica ediyor. Bizim Kaymakam’a da Bandırma Kaymakamının selamını getirmiş. Daha doğrusu Kim kimi daha iyi tanıyorsa o ismi kullanıyor. Örneğin Gönen, Biga Kaymakamlarından hiç bahsetmiyor. Çünkü Bandırma Kaymakamı Çan Kaymakamının arkadaşı.
Elindeki belgeler sahte. Ya da bir yerlerden ayarlanmış. Gerçek olduğunu araştırmak kimsenin aklına gelmiyor. Daha doğrusu şüphe edilmiyor.
Çan spor başkanı Dalavere Ahmet lakaplı birisiydi. Belki de dalavere lakabı dedesinden geliyordu. Ama esas dalavere başkası çıkmıştı. Nitekim bir toplantıda kaymakam itiraf etti.
-Ya, arkadaşlar gördünüz mü?
Dalavere Ahmet derken esas dalavere devlet çıktı!
Gerçek olan şu ki olağan üstü bir dönemde, böyle bir dümenin çevrilmesi. Daha sonraki yıllarda organizatör olarak gelenlere bu olaydan bahsettiğimde anımsayanların hayıflandıklarını gördüm. Kendileri için de kara bir leke olduğunu söylerler. Maalesef bizde zararını gördük diye ifade ederlerdi. Zaman zaman basına yansıyan haberlerden okurduk.İlçeye gelen Sahte doktor,hakim savcı gibi dolandırıcılar,ilçe esnafını çarpıp kaçtı,diye.
Demek ki bu vatandaş da öyle birisiymiş.
Mustafa BİLGEN/Ağustos.2015