PKK’nın Ermenistan Kanadı Kapanıyor.
1973 yılından başlayarak, özellikle yurtdışında Türk diplomatlarını hedef alan ve 50’nin üzerinde Türk diplomatı, Amerikan ve Fransız vatandaşının ölümüne neden olan Ermeni terörü ve bu konuda en aktif terör örgütü ASALA’nın geliştiği şartlar, gördüğü eğitim, kurduğu ilişkiler, dış bağlantılar, finans kaynakları incelendiğinde, PKK ile çok sayıda ortak noktaya sahip olduğu anlaşılıyor.
Ermeni teröristlerle PKK arasında kurulan taktik işbirliği ve her iki terör örgütünün de Türkiye’nin toprak bütünlüğünü hedeflemeleri ve aynı odaklardan destek görmeleri, PKK’nın 15 Ağustos 1984’de geniş çaplı eylemlere başlaması ile ASALA’nın eylem alanından çekilmesi arasında bir bağlantı olabileceğini akla getiriyor.
Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği tarafından muhtelif zamanlarda yapılan açıklamalarda; diaspora Ermenileri’nin terör örgütü PKK’nın faaliyetleri ile Türkiye’nin ekonomisini çökertmeye çalıştığı, PKK’nın masraflarının %75’inin Ermeniler tarafından karşılandığı, Ermeni terör örgütleri ile PKK işbirliğinin 27 yıl önceye uzandığı, terör örgütü PKK’nın 1980 yılından beri 24 Nisan’ı Ermeniler’in katledildiği gün olarak kabul edip, çeşitli törenler düzenlediğinin ifade edildiği biliniyor.
Bu arada 5 Aralık 2007 tarihli Posta gazetesinde yer alan Candaş Tolga Işık imzalı bir haberde de, Kuzey Irak’ta sonlarının geldiğini anlayan PKK elebaşıları Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Rıza Altun’un, örgütü Ermenistan’a taşımak için başkent Erivan’da yetkililerle görüştükleri, 3 örgüt elebaşısının Ermenistan devlet yetkililerinden; Türkiye sınırı yakınlarında kamp kurmak, Ermenistan’da çeşitli yerlerde bürolar açmak şeklinde taleplerinin bulunduğu belirtiliyor.
Örgütün Ermenistan’daki faaliyetleri hakkında basın organlarında yer alan bilinen hususlara rağmen bugünlerde Ermenistan yapılanmasında çöküşe yönelik ciddi sorunların baş gösterdiği, kadrolar arasında çıkar ilişkilerine dayanan çekememezliklerin yaşandığı iddia ediliyor.
Örgütün zorlu yaşam koşullarına uyum sağlayamayacağını anlayan militanlardan becerebilenlerin kaçarak, kaçıp da yakalanarak büyük cezalar alacağını düşünenlerin ve korkanların, üst yönetime başvurarak, ayrılmayı istedikleri belirtiliyor.
Bu arada örgüt üst yöneticilerinin tüm ısrarları ve ikna çabalarının boşa gittiği, ayrılmakta kararlı olan teröristlerin kararlarından vazgeçmedikleri kaydediliyor. Örgütten ayrıldıktan sonra Ermenistan’da kalamayacakları üst yönetim tarafından kendilerine bildirilen militanlar, bir taraftan Avrupa’ya kaçış için planlar yaparken, diğer taraftan da kaçış için kaynak arayışı içine girdikleri bildiriliyor.
Öte yandan örgütün Ermenistan’daki üyelerinin, Ermenilerin dost olmadıkları, kendi çıkarlarını düşündükleri, aslen Kürt olan Ermenistan’daki Yezidilerin de kendilerini Kürt olarak adlandırmayıp örgüt üyelerine hiçbir şekilde yardım etmediklerinden şikayet ettikleri vurgulanıyor.
Geçmişte Ermenistan Devleti ile sorun yaşamadıklarını bilen örgüt üyelerinin, Ermenistan yetkililerinin, Türkiye, ABD ve AB ülkeleri nezdinde sorun yaşamamak adına, PKK’ya destek veriyor görüntüsü sergilemekten imtina etmesi, özellikle sınır geçişleri konusunda Türkiye ve diğer komşu ülkelerin tepkisini çekmemek adına, sıkı kontroller uygulamaları nedeniyle ilişkilerinin bozulduğunu ifade ettikleri vurgulanıyor. Bugüne kadar Kürtçe eğitim konusunda da Ermenistan’dan büyük beklentileri bulunan örgütün, bu konuda da hayal kırıklığına uğradığı, çeşitli olumsuzluklar ve imkansızlıklardan ötürü Kürtçe eğitimin son bulma noktasına geldiği, örgüt içerisinde Kürtçe ders kitabı hazırlayacak kadar iyi Kürtçe bilen mensupların bulunmadığı söyleniyor.
Tarihten beri süregelen Ermeni-PKK birlikteliğinin erime aşamasına geldiği şu günlerde, bölge barışını, hatta dünya barışını tehdit eden terörizmin etnik, ideolojik veya dini düşüncelerden kaynaklansa bile, sonuçları itibariyle global bir nitelik taşıdığı görülüyor. Bu nedenle küresel bir tehdit haline gelen terörizmle mücadelede, uluslararası işbirliğinin önemi üzerinde durulmasının, ülkelerin üzerlerine düşen sorumlukları yerine getirmesinin kaçınılmaz olduğu değerlendiriliyor.