Son birkaç gündür uluslararası kamuoyunun dikkatleri Türkiye'ye yönelmiş bulunuyor. Yoğun diplomatik trafiğin en önemlisi şüphesiz, Antalya’da Türkiye arabuluculuğunda yapılan Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanlarının görüşmesi oldu.
Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu
İstanbul AA
Son birkaç gündür uluslararası kamuoyunun dikkatleri Türkiye'ye yönelmiş bulunuyor. Nitekim 9-10 Mart'ta İsrail Cumhurbaşkanı İsaac Herzog Ankara’yı ziyaret ederken 10 Mart’ta Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da kardeş Azerbaycan’ın lideri İlham Aliyev ile bir görüşme yaptı. Yine aynı gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. 14 Mart’ta da Almanya Başkanı Olaf Scholz, Türkiye'yi ziyaret edecek. Söz konusu yoğun diplomatik trafiğin en önemlisi şüphesiz, Antalya’da Türkiye arabuluculuğunda yapılan Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanlarının görüşmesi oldu.
Antalya Diplomasi Forumu çerçevesinde gerçekleştirilen görüşmede barışın tesisine dair bir karar çıkmadı
Neden Türkiye?
Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanlarının Antalya’da Diplomasi Forumu çerçevesinde bir araya gelmesi, bölgemizde barış ve istikrarın sağlanması açısından büyük önem arz ediyor. Nitekim Ankara iki yakın ortağı arasında arabulucu olmaya gayret ediyor. Türkiye, Ukrayna meselesi dahil genel olarak bölgedeki ve uluslararası arenadaki tüm sorunların diplomatik yollarla çözülmesinden yana. Rusya ile Ukrayna ise Türkiye’nin son yıllarda en yoğun iş birliği geliştirdiği ülkelerin başında geliyor.
Ankara, her iki ülkeyle diplomasi, askerî, ekonomi, kültür ve turizm alanlarında iş birliği geliştirdi. Bir taraftan Türkiye’nin Rusya’dan S-400 sistemlerini satın alması, Türk Akım doğal gaz boru hattı projesinin hayata geçirilmesi ve Mersin’de Rusların nükleer santral inşa etmesi, diğer taraftan ise Türkiye’nin Ukrayna’ya askerî teknolojiler ihraç etmesi, yalnızca ikili münasebetler açısından önem arz etmekle kalmıyor, uluslararası kamuoyunun da yakından takip ettiği konuların başında geliyor.
Ankara’nın Rusya ve Ukrayna ile bu denli yakın iş birliği geliştirmesi; Balkanlar, Orta Doğu, Kafkasya ve Türk Dünyası’nda etki ile prestijini artırması, izlediği siyaset ile bölgede tarafsız ve güvenilir bir ülke imajını oluşturması, Rusya ile Ukrayna dışişleri bakanlarının bir araya gelmek için Türkiye’yi seçmelerinin de başlıca sebeplerini oluşturuyor.
Antalya'da yapılan görüşme büyük amaçları olan ve aynı zamanda belki de Putin-Zelenskiy görüşmesi için bir hazırlık aşaması oldu
Zirve’nin Sonuçları
Antalya Diplomasi Forumu çerçevesinde gerçekleştirilen görüşmede barışın tesisine dair bir karar çıkmadı. Ancak doğrusunu söylemek gerekirse böyle bir sonucun çıkması da beklenmiyordu. Bunun en önemli göstergesi ise Rusya ile Ukrayna’nın şimdilik tek bir görüşmede karşılıklı olarak kabul edemeyecek şartları ileri sürmeleridir.
Moskova; Kırım, Donetsk ve Lugansk’ın tanınmasını isterken, Ukrayna Kırım dahil Rusların tüm bölgelerden çekilmesini talep ediyor. Bu şartlarda iki ülke dışişleri bakanının ateşkes kararı alması pek de mümkün değildi. Ancak buna rağmen söz konusu görüşme, bölgenin istikrara kavuşturulması açısından büyük önem taşıyor.
Uzun yıllardan sonra ilk kez iki ülkenin dışişleri bakanları bir araya gelmiş oldular. Moskova ile Kiev’in meseleye yaklaşımlarındaki zıtlıklara bakıldığında bu görüşmenin gerçekleşmesi bile tek başına bir başarıdır. Nitekim sorun, ilk kez bu kadar üst seviyede görüşülmüş oldu.
Belarus’ta gerçekleştirilen heyetler arası görüşmeler de önem arz etmekle birlikte daha çok günlük konu ve meselelerin çözümünü öngörüyor. Antalya’da yapılan görüşme ise daha büyük amaçları olan ve aynı zamanda belki de Vladimir Putin–Vladimir Zelenskiy görüşmesi için bir hazırlık aşaması oldu.
Görüşmenin bir başka önemli neticesi ise tarafların meselenin diplomatik yollarla çözümüne inandıklarını göstermeleri oldu. Bu husus, özellikle son günlerde iki ülke yetkililerinin açıklamaları çerçevesinde daha da büyük önem kazanıyor. Nitekim Rus yetkilileri, "Neonazi" söylemini azaltmışken, Ukrayna yetkilileri de "Ukrayna’nın tarafsızlığı" konusunu konuşabileceklerini dile getirmeye başladılar. Bu meseleler de Belarus’taki "çalışma grupları" arasında görüşülemeyeceğinden dolayı Antalya’daki Sergey Lavrov-Dmitro Kuleba görüşmesi, aslında yeni bir sürecin başlangıcını teşkil edebilir.
Tüm bunların dışında iki ülke dışişleri bakanlarının meselenin insani boyutu üzerinde durmaları ve insanların tahliyesiyle ilgili çözüm arayışlarını devam ettirme konusunda mutabakata varmaları da çok önemli. Bugün her iki taraftan da hayatını kaybedenlerin kesin sayıları bilinmese de Ukrayna’yı terk edenlerin sayısı 2 milyonu geçti. Göçmenlerin çoğu başta Polonya olmak üzere Avrupa ülkelerine giderken Lugansk ve Donetsk’ten de Rusya’ya göçler yapılıyor.
Ankara, yalnızca Rusya ile Ukrayna arasında değil, orta vadede Rusya ile Batı arasında da arabulucu rolü oynayacak
Barışın Tesisinin Önemi
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da belirttiği gibi "savaşın galibi yoktur" ve başta halk kitleleri olmak üzere Ukrayna ve Rusya’nın yanı sıra bölge ülkeleri de zarar görüyor.
Gerçekten de son 15 gün içinde yalnızca Avrupa’da değil, tüm dünyada önemli değişiklikler meydana geliyor. Artık şimdilik gerçekleşeceğine inanılmasa da III. Dünya Savaşı ve nükleer savaştan bahsedilmeye başlandı, ülkeler silah alımını artırdı, enerji kaynakları fiyatları rekor seviyeye tırmandı, temel ihtiyaç ürünlerinin fiyatı tüm dünyada arttı...
Yaşanan insani trajedinin yanı sıra Rusya’ya yapılan yaptırımların sporcu ve sanatçıları da kapsaması, birçok ülkede Rus kültür ve sanatına dair birtakım yasakların gelmesi, Ukrayna yetkililerinin bölgeye yurt dışından savaşçılar davet etmesi gibi konular da "dünya nereye gidiyor?" sorusunu gündeme getiriyor. Gelecek için ister istemez kaygılar artıyor.
Dolayısıyla bölgede barış ve istikrarın en kısa sürede sağlanması, yeni çatışma ve savaşların engellenmesi açısından da önemlidir. Bölgede barışın tesisi konusunda da Türkiye, Antalya’daki görüşmenin de gösterdiği gibi büyük çaba sarf ediyor.
Türkiye’nin Dünyada Artan Etkisi
Türkiye’nin bu çabası, Ukrayna ile sınırlı değil. Türkiye, başta Suriye ve Libya olmak üzere Orta Doğu’da, başta Yukarı Karabağ olmak üzere Kafkasya’da da önemli arabulucu rolü oynadı ve oynamaya da devam ediyor. Bu husus Türkiye’yi, Avrupa’dan Kafkasya’ya, Afrika’dan Orta Asya’ya kadar geniş coğrafyada etkili oyuncu hâline getirdiği gibi aynı zamanda Türkiye’nin son yıllarda izlediği aktif ve başarılı dış politikasının da bir sonucudur. Bu bağlamda Türkiye’nin Ermenistan ve İsrail ile münasebetlerinin normalleşme sürecine girmesi de büyük önem arz ediyor.
Türkiye’nin bölgede artan etkisi ve prestiji ve en önemlisi de kendisine duyulan güven, şüphesiz küresel güçler tarafından da kabul görüyor. Antalya’daki zirveden hemen sonra ABD Başkanı Joe Biden’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı araması, Rus tarafının çok sert tutumuna rağmen Ukrayna dışişleri bakanı ile Antalya’da görüşmeyi kabul etmesi, bu çerçevede değerlendirilebilir. Öyle görünüyor ki Ankara, yalnızca Rusya ile Ukrayna arasında değil, orta vadede Rusya ile Batı arasında da arabulucu rolü oynayacak ve Rusya ile Batı arasındaki gerginliğin dozunun azalmasına önemli katkı sunacak.