Belçika'da spor camiasının renkli isimlerinden Ramis Nalbant'ın kızı Tülay Nalbant'ta siyaset arenasında kendine yer arıyor.
 
Sayın Tülay Nalbant ile içeriği önemli mesajlarla dolu bir reportaj yaptık. Okurlarımızın dikkatine sunuyoruz.
 
H.Dönmez: Öncelikle kendinizi okurlarımıza tanıtırmısınız?
 
Tülay Nalbant: 1966 İstanbul doğumluyum. İlk-okulu 4 yıl Türkiye'de okudum. Daha sonra ailemle birlikte Belçika'ya geldim. Babam Brüksel'de bir inşaat işçisi olarak çalışmaya başlamıştı. Eğitimimin geri kalan bölümünü Brüksel'de tamamladım. 6 yıllık Yüksek Sekreterlik Okulu mezunuyum. Belçika'ya geldim geleli sürekli olarak Schaerbeek'de yaşadım. Yani gerçek bir Schaerbeek'liyim. Uzun yıllar PMS bünyesinde Türk çocuklarına yönelik eğitim projelerinde görev üstlendim.
 
H.Dönmez: Yerel seçimlerde aday olmaya nasıl karar verdiniz? Tercihinizi niçin PS'den yana yaptınız?
 
Tülay Nalbant:Ben hayatım boyunca sosyal alanlarda çalıştım. Bir çok önemli projede görev aldım. Epey tecrübe ve birikimim var. Düşüncelerime en yakın olarak PS partsini gördüm. Ve siyasi tercihimi de o yönde yaptım.
Ben 15 yaşımdan beri siyaset ortamında çalışıyorum. Edindiğim tecrübeleri PS'li arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum.
Küçük yaşlarda Schaerbeek'te gençlere yönelik projelerde yer aldım. Göçmenlere yönelik ilk gençlik derneğini Schaerbeek'de biz kurduk. Burada gençleri daha çok kültür ve sanat alanında gelişmelerine ve bu şekilde Belçika'da daha uyumlu birer vatandaş olmalarına yardımcı olmaya çalıştık.
 
H.Dönmez: Şu anda seçim kampanyaları nasıl gidiyor?
 
Tülay Nalbant:Gayet yoğun. Benim zaten 20 yıldan beri hayatım hep yoğun bir tempoda geçti. Mesleğim icabı sürekli insanlarla diyalog içersindeyim. Yani bu konularda oldukça antremanlıyım.
 
H.Dönmez: Sizce göçmenlerin öncelikli sorunları nelerdir?
 
Tülay Nalbant:Göçmenlerin en çok zorlandığı konu resmi evraklar ve resmi dairelerde yaşadıkları sorunlardır. Göçmenler için dil çok önemli bir sorun teşkil ediyor. Bir çok insanımız da haklarını tam olarak bilmiyor. İnsanlarımızın bir çok konuda sürekli yardıma ihtiyaçları oluyor.
Eğitim herzaman ki gibi, çok önemli bir sorun olarak önümüzde duruyor. Göçmen çocukları maalesef genellikle 18 yaşını doldurmadan okuldan ayrılıyorlar. Eğitimde yaşanan başarısızlıklar diğer sorunları da arkasından getiriyor.
Kadınlarımızın konumlarından dolayı ayrı özel sorunları var. Bilhassa Türkiye'den gelin olarak Belçika'ya gelen bir çok Türk kadını burada uyum sorunu yaşıyor. Genç gelinlerimiz dil bilmiyorlar. Buda onların çevreleri ile gerektiği kadar uyumunu zorlaştırıyor. Bir çoğu evde yanlız yaşıyorlar. Bu şekilde bunalıma girip, depresyon geçirenler oluyor. Bu vakaları son zamanlarda daha sıklıkla görmeye başladık. Bu yönde mutlaka evlilik veya aile birleşimi yoluyla Belçika'ya gelenlerin uyumu için çok ciddi bir proje geliştirilmelidir.
Akraba evlilikleri konusunda uyarıcı ve eğitici programlar yapılarak halk bu konuda bilinçlendirilmelidir. Akraba evlilikleri dolayısı ile meydana gelen sakat çocukların sayısı Türkler'de oldukça fazla.
Aile içi şiddet bilhassa ekonomik sıkıntılarında tetiklemesi ile gittikçe arttı. Kadınlar ve çocuklar bu konuda en çok mağdur olan gurup konumunda. Süratle önleyici tedbirlerin şekli daha detaylı bir şekilde belirlenerek yeni projeler geliştirilmelidir. İnsanları kaderine terkedemezsiniz. Aile içi şiddet günümüzde en önemli sorunların başında gelmektedir.
 
H.Dönmez:Anvers şehrinde bazı semtlerde bulunan sığınma evlerinde aile içi şiddete maruz kalmış kadın sayısı büyük oranda Müslüman kadınlardan oluşuyor. Brüksel'de sığınma evlerinde durum nasıl?
 
Tülay Nalbant:Brüksel'de bulunan sığınma evlerinde Türk sayısı oldukça az. Bu tabii ki, aile içi şiddet Brüksel'de diğer bölgelere göre daha az demek değil. Brüksel'de şiddete maruz kalan kadınlarımız daha çok susuyorlar. Ayrıca aile içi şiddet gören kadınlarımız sığınma evlerine pek güvenmiyorlar. Buna karşı çoğu boşanmayı tercih ediyor.
 
H.Dönmez: Schaerbeek'te eğitim alanında yaşanan sorunlara yönelik ne tür çözüm önerileriniz var?
 
Tülay Nalbant:Öncelikle ailelerle çok yakın bir diyalog ortamına ihtiyaç var. Sadece çocukları teşvik etmek veya okuyun demek yeterli değil. Onların eğitim sürecinde iyi takip edilmesi ve ailede bulundukları ortamında buna hazır olması gerekmektedir. İyi bir aile düzeni olmayan bir ortamda çocukların iyi okumaları da mümkün değildir.
Ayrıca okul düzeyinde yeni köklü reformlara ihtiyaç var. Okulların fiziki şartları mutlaka iyileştirilmelidir. Öğretmenler sorunlu göçmen çocuklarını eğitebilecek şekilde seçilmelidir. Okul-Çocuk-Aile arasında çok sıkı bir diyalog ortamı oluşturulmalıdır. Belediyeler bu konuları koordine edecek özel birimler kurmalıdır. Aileler ve çocuklar eğitim alanında daha çok faaliyetlerin içersine çekilmelidir.
İlk-Okul düzeyinde eğitim desteği verdiğim çocukların şu anda büyük çoğunluğu üniversiteye gidiyor. Bilhassa ilk-okul düzeyinde temel eğitim desteği çok önemli. Eğitim geriliği sorunu zamanında çözülmezse, ilerki yıllarda çocuklar eğitimde isteksiz oluyor ve okulu erken yaşta terk edebiliyorlar. Kısaca göçmen çocuklara yönelik programlı bir eğitim desteği şart.
 
H.Dönmez:Kampanyalarınızda en çok hangi konuyu işliyorsunuz?
 
Tülay Nalbant:Eğitim, gençlik ve entegrasyon. Bu üç konuyu birbirinden ayrı tutmak mümkün değil. İyi bir eğitim ve iyi bir iletişim gençlerimizin çevreleriyle daha uyumlu hale geleceğini gayet iyi biliyoruz. Entegrasyon denen şey, çok uzun vadeli bir şüreçtir. Temelinde ise eğitim yatmaktadır.
 
H.Dönmez: Schaerbeek'in son 6 yılda geldiği noktayı yeterli buluyormusunuz?
 
Tülay Nalbant: Bazı güzel gelişmeler elbette oluyor. Fakat Schaerbeek çok daha iyi noktalara gelebilir. Bilhassa iş ve eğitim konusunda yapılması gereken çok şey var. Schaerbeek'e güçlü yatırımlar gelmesi için daha güven duyulan bir ortam yaratılması gerekiyor.
Şu anda görevde olan belediye yönetimi bilhassa gençler konusunda oldukça başarısız olmuştur. Schaerbeek'de gençler şu anda kendi başına bırakılmış durumda. Öyle tutarlı ve devamlılığı olan bir sistemleri veya projeleri yok. Örneğin Schaerbeek'de bir gençlik evi yok. Gençlerin yeterli spor yapma imkanları yok. Bu eksiklerde gençlerin daha çok sokakta kalmasına sebep oluyor. Tabii ki, bu durum güvenlik sorunlarınıda beraberinde getiriyor. Bu her yerde böyle. Gençliğe sahip çıkmazsanız, arkasından gelecek sorunları engelleyemezsiniz.
 
H.Dönmez: Türk kökenli partili arkadaşlarınızla aranız nasıl? Örneğin Milletvekili Emin Özkara ile birlikte kampanya yapıyormusunuz?
 
Tülay Nalbant: Benim her adayla belli bir dostluğum var. Hepsi değerli kişiler.
 
H.Dönmez: Peki, vatandaştan oy isterken, Emin Özkara'ya da oy istiyormusunuz?
 
Tülay Nalbant: Elbette. Emin Özkara PS' Schaerbek listesinin en güçlü isimlerinden biri. Kendisi Brüksel Bölgesi milletvekili. Diğer arkadaşlarımızda önemli görevler üstlenecek kabiliyet ve tecrübeye sahip. Bu yönde bir sorunumuz yok. Ayrıca ben hiç bir zaman siyasi oyunlar içersinde olmadım. Bu çizgimide korumaya kararlıyım.
 
H.Dönmez: Siz Belçika'da uzun yıllar gençlik için mücadele etmiş gerçek bir spor adamı olan Ramis Nalbant beyin kızısınız. Babanızın sizin yetişmenizde elbette büyük emeği oldu. Acaba Ramiz bey, kızının siyaset yapmasına nasıl bakıyor?
 
Tülay Nalbant:Babam her zaman çocuklarının yanında olan bir kişi olarak siyaset konusunda da bana destek veriyor. Kendisi oldukça sağlıklı ve aktif durumda. Bu onun spor sevgisinden geliyor.
Babamla her zamanki gibiyiz. Seçimlerde aday oldum diye özel bir değişiklik yok. Babam her zaman yanımızdaydı, şimdide yanımızda.
 
H.Dönmez: Seçmenlere son olarak ne tür mesajlarınız olacak?
 
Tülay Nalbant: Vatandaşlarımız çocuklarının eğitimine çok önem versinler. Seçimlerde ise bilhassa gençlik ve eğitim konusunda birşeyler yapabilecek adaylara oy versinler. Sorunlara çözüm bulamayacak olan kişilere akraba, komşu, hemşeri, ahbap diye oy vererek oylarını ziyan etmesinler.
 
8 Ekim 2006 seçimlerinde aday olan tüm arkadaşlara başarılar dilerim.
 
H.Dönmez. Bizlerde sizlere başarılar dileriz.