Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu
İstanbul AA
31 Ağustos 1991’de bağımsızlığını ilan eden Özbekistan’ı tanıyan ilk ülke Türkiye olsa da iki ülke ilişkilerinde 29 yıl boyunca inişli çıkışlı dönemler yaşandı.
Özbekistan ile Türkiye arasındaki ilişkiler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İslam Kerimov’un vefatının ardından Cumhurbaşkanı seçilen Şevket Mirziyoyev ile 2016’da Semerkant’ta yaptığı görüşmeyle yeni bir evreye girdi. Bu ziyaret "tarihî" olarak adlandırılmıştı. Zira ziyaret kapsamında Özbek-Türk İş Forumu yapıldığı gibi iki ülke arasında 26 anlaşma da imzalanmıştı. 2016 Semerkant zirvesinden sonra iki lider Ekim 2017’de Ankara’da bir araya geldi. Mirziyoyev, 21 yıl aradan sonra Türkiye’yi ziyaret eden ilk Özbekistan Cumhurbaşkanı oldu. Mirziyoyev’in 19-20 Şubat 2019’daki Türkiye ziyareti ise Özbek liderin son 2,5 yıl içinde ikinci Türkiye ziyareti oldu. Bunun dışında da iki liderin çeşitli uluslararası platformlarda bir araya geldiklerini biliyoruz. İki lider arasında kısa sürede çok samimi bir dostluk oluşmuştur ki, günümüz uluslararası ilişkilerinde bunun büyük önemi bulunuyor.
Ortak tarih ve kültürel miras ile her iki ülkenin de Türk dünyası ile münasebetlerini geliştirmek istemesi işbirliğini artıran ve hızlandıran faktörler. 2016’da canlanan münasebetler, Mirziyoyev’in bu son ziyaretiyle birlikte stratejik ortaklık seviyesine çıkartılmakta.
Söz konusu aktif diplomatik trafiğin sebebini ise iki liderin ülkeler arasındaki işbirliğini arttırmak istemeleriyle açıklamak mümkün. Özbek lider Mirziyoyev, Kerimov’dan farklı olarak daha aktif ve çok yönlü bir dış politika izlemekte ve ekonomik durum ile halkın refahını iyileştirmek gayesiyle de ülkesine yatırımlar çekmek istemekte. Ankara da ikili ilişkilerde “kayıp yıllar” olarak da adlandırılabilecek dönemi geride bırakarak ikili ilişkileri geliştirmek, diğer Türk cumhuriyetleriyle işbirliği içinde olduğu alanlarda Özbekistan’ı da görmek istiyor. Özbekistan’ın Kerimov döneminde tüm küresel güçlere mesafeli bir yaklaşım sergilemesi ve Kazakistan’la Kırgızistan’dan farklı olarak Rusya ile sıkı bağlara sahip olmaması da günümüzde Türkiye-Özbekistan işbirliğinin gelişimini kolaylaştıran bir husustur. Yine ortak tarih ve kültürel miras ile her iki ülkenin de Türk dünyası ile münasebetlerini geliştirmek istemesi de işbirliğini artıran ve hızlandıran faktörler. Nitekim 2016’da canlanan münasebetler, Mirziyoyev’in bu son ziyaretiyle birlikte stratejik ortaklık seviyesine çıkartılmakta.
Taşkent’teki Şarkiyat Enstitüsü ve El Yazmaları Merkezi, Türkiye için de bir hazine konumunda. Bu bağlamda Mirziyoyev’in Türkiye ziyaretinin Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nin açılışına denk getirilmesi ve açılışa Özbek liderin katılması da çok manidar olmuştur.
- Kültürel ve ekonomik ilişkiler hızla gelişiyor
Ziyaretin ilk gününde Türkiye-Özbekistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin ilk toplantısı yapıldı. Liderler küresel ve bölgesel gelişmeleri görüştükleri gibi ikili işbirliğinin derinleştirilmesinin yollarını da ele aldılar. Türkiye ile Özbekistan, Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi örgütlerde birbirlerini desteklediklerini, bölgede ve genel olarak dünyada barış ve istikrardan yana olduklarını bir kez daha teyit ettiler. İki lider, bu tutum ve gelişmekte olan işbirliğinin tüm Türk dünyasını kapsayacak şekilde sürdürülmesinin gereğini de savunuyorlar. Bu bağlamda 2019’da Özbekistan’ın Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’ne (Türk Keneşi) üye olmasının önemi büyüktür. Hatta Özbekistan’dan sonra Türkmenistan da gözlemci üye olmak istediğini açıklamıştı. Bu ve buna benzer kuruluşlara üyelikler önemli. Zira bunlar siyasi konularla meşgul olmayıp daha çok ortak kültürel miras ve ortak değerleri ön plana çıkaran faaliyetlerde bulunmaktalar. Özbekistan’ın üyeliği, hem ikili münasebetleri hem de Özbekistan’ın diğer Türk cumhuriyetleriyle ilişkilerini olumlu etkileyecektir. Nitekim Özbekistan’ın komşu cumhuriyetlerle sorunlarını çözmesi ve işbirliğini arttırması, “Yeni Özbekistan’ın” öncelikli hedefleri arasında yer alıyor. Yine bu bağlamda Özbekistan’ın TÜRKSOY üyeliğinin devam etmesi, Özbekistan’ın tarihî şehirlerinden biri olan Hive’nin 2020’de Türk Dünyası Kültür başkenti seçilmesi de çok önemli gelişmeler.
Son ziyaret sırasında iki lider hem ticaret hacminin -ki yeni hedef 5 milyar dolar- hem de Türkiye’nin yatırımlarını arttırması konusunda mutabakata vardılar. Öyle görülüyor ki söz konusu hedefe ulaşılması çok zor olmayacak.
Ziyaretin ikinci önemli konusunu ekonomi alanında gelişen işbirliği oluşturdu. İki ülke yetkilileri adeta son yılların bir fotoğrafını çekerek yeni hedefler belirlemiş oldular. Peki 2017 ve 2018 yıllardaki ziyaretler sırasında imzalanan toplam 48 anlaşma ne tür sonuçlar getirmişti?
En önemli sonuç şüphesiz bundan yaklaşık bir yıl önce elde edildi. Özbekistan, 10 Şubat 2019’dan itibaren Türk vatandaşlarına 30 günlük süre için vize muafiyeti başlatmıştı. Vizelerin kaldırılması, taraflar arasında kurulan güveni ortaya koyuyor. Yine buna bağlı olarak gerek Özbekistan Hava Yolları gerekse de Türk Hava Yolları karşılıklı seferler başlatmıştı. Atılan bu adımlarla karşılıklı ziyaretlerin kolaylaşmasıyla 2019’da Türkiye’ye gelen Özbek turist sayısı 200 bini geçerken Özbekistan’ı ise yaklaşık 100 bin Türk vatandaşı ziyaret etti. Karşılıklı ziyaretlerin artışı, iki kardeş halkın birbirlerini daha iyi tanımalarını da sağlayacaktır.
Ticaret ve bankacılık alanlarındaki anlaşmaların da çok kısa sürede bir netice verdiği görülüyor. Örneğin Ziraat Bankası 2019 senesinde Özbekistan’da faaliyete başladı. Bu banka, ülkede kurulan yüzde 100 yabancı sermayeli ilk banka oldu. Türkiye ile Özbekistan arasındaki ticaret hacmi de her geçen gün artıyor. 2018’de iki ülke arasındaki ticaret hacmi 1,8 milyar dolar düzeyinde gerçekleşirken, 2019’da bu rakam 2,2 milyar dolara çıktı. Türkiye, günümüzde Özbekistan’ın en önemli beş ticarî ortağından biri konumunda. Tüm bunlara aslında kayıt dışı yapılan bavul ticaretini de eklemek gerekiyor. Özbekistan’da faaliyet gösteren Türk sermayeli şirket sayısı ise bin 500’e yaklaştı. Bu da artık daha büyük sayıda ortak projenin hayata geçeceği anlamına geliyor. Nitekim son ziyaret sırasında iki lider hem ticaret hacminin -ki yeni hedef, 5 milyar dolar- hem de Türkiye’nin yatırımlarını arttırması konusunda mutabakata vardılar. Öyle görülüyor ki söz konusu hedefe ulaşılması çok zor olmayacaktır. Zira işbirliği geliştirilmek istenilen alanların sayısı da her geçen gün artıyor. Örneğin 2019’da Türkiye Maden Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğü, Özbekistan’da ilk defa altın ve tungsten yataklarının tespiti için havadan jeofizik çalışmalar gerçekleştirdi. Bu alandaki ortak çalışmalar devam edecektir. Altın yataklarının Özbekistan ekonomisindeki yerine bakıldığında bu alandaki işbirliğinin önemi daha net anlaşılacaktır.
- Türkiye, tecrübelerini paylaşmaya hazır
Yeni dönemde Özbekistan’a gelen Türk işadamlarının sayısı da arttı. Ankara’da gerçekleştirilen görüşmeler ise bu sürece yeni bir ivme kazandıracaktır. Geçtiğimiz yıllarda Taşkent’teki Çarşu Hoteli, Eskişehir turizm bölgesi, Taşkent City Alışveriş Merkezi, Çarvak dağlık bölgesinde turizm tesislerinin inşaatı, Türk şirketlerine verilen projelerin yalnızca birkaçıdır. Özbekistan, özellikle sahip olduğu tarihî eserlerle turizm açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Turizm sektörünün geliştirilmesi konusunda Türkiye, Özbekistan için iyi bir örnek teşkil edebilir ve ortak projeler üretilebilir. Aynı şeyi Türkiye’nin son yıllarda önemli mesafe kat ettiği ulaşım, lojistik, hizmet ve sağlık alanları için de söyleyebiliriz. Türkiye, bu alanlardaki tecrübesini, Özbekistan ve diğer Türkî cumhuriyetlerle paylaşmaya hazırdır.
Gerek önceki ziyaretlerde gerekse de son görüşme sırasında alınan kararlardan biri de eğitim ve bilim alanlarında da münasebetlerin arttırılmasıdır. Bilindiği gibi özellikle Taşkent’teki Şarkiyat Enstitüsü ve El Yazmaları Merkezi, Türkiye için de bir hazine konumundadır. Bu bağlamda Mirziyoyev’in Türkiye ziyaretinin Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nin açılışına denk getirilmesi ve açılışa Özbek liderin katılması da çok manidar olmuştur. Mirziyoyev’in Millet Kütüphanesi’ne hediye ettiği 350’den fazla eser ise bu alandaki işbirliğinin ilk adımını oluşturmaktadır. Yine Türkiye’nin desteği ve ortaklığı ile İmam Buharî Enstitüsü ile İmam Maturidî Enstitüsü’nün kuruluşuna ilişkin kararların bir an evvel hayata geçirilmesi gerekiyor.
Netice itibarıyla iki ülke arasındaki işbirliği çok yönlü geliştiği gibi, ikili münasebetlerin potansiyeli de oldukça yüksektir. Son ziyaret, tarafların bu potansiyeli sonuna kadar kullanma konusunda kararlı olduklarını gösteriyor. Diğer taraftan münasebetlerin gerçek stratejik ortaklığa dönüşmesi için tarafların bazı küçük sorunları da ortadan kaldırmaları gerekiyor. Karşılıklı olarak konsoloslukların sayısının arttırılması, bavul ticaretinin kolaylaştırılması, Türkiye’de çalışan Özbekistan vatandaşlarının oturma ve çalışma izinlerinin alınmasının kolaylaştırılması, uçak bilet fiyatlarının daha uygun hâle getirilmesi, Özbekistan’da faaliyete başlayan Ziraat Bankası’nın para transferinde kesilen ücretlerin azaltılması atılması gereken adımların başında geliyor. Yine Özbekistan’da Yunus Emre Enstitüsü’nün açılışı ve Özbekistan’ın Uluslararası Türk Akademisi gibi Türk Dünyası’nın ortak projelerine katılımı da Özbekistan’ın gerek Türkiye’yle gerekse de Türk dünyası ile ilişkilerine önemli katkıda bulunacaktır.