DTP'nin tahriklerine rağmen herkeste sağduyu hâkim. Tepkinin giderek yükseldiği tek yer MHP. Mümtaz'er Türköne'nin ifadesi ile 'Mecliste bir intihar bombacısı var. Pimini MHP'ye çektirmek istiyorlar.' Peki Bahçeli ve kadrosu bunun farkında mı?
'Halkımız Yüce Meclis'in çatısı altında PKK barınmaktadır diye düşünüyor. Böyle bir düşünce, halk ve bizim için rahatsızlık vericidir. Biz buna müsaade edemeyiz. Gereğini yapacağız.' 22 Şubat 1994'te DYP Grubu'nda konuşan Tansu Çiller böyle sesleniyordu. Çok geçmeden gereği yapıldı. 2 Mart'ta DEP milletvekilleri Hatip Dicle, Orhan Doğan, Sırrı Sakık, Leyla Zana, Selim Sadak ve Ahmet Türk'ün dokunulmazlıkları kaldırıldı. Polis, aynı gün DEP'lileri yaka-paça mecliste gözaltına aldı. SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın'ın, "Meclis'in bu kararıyla PKK provokasyonuna geliniyor" uyarılarına kimse kulak asmadı. DEP'liler cezaevine gönderilirken, Türkiye terörle mücadelede en kanlı dönemlerini yaşadı. Aradan 13 yıl geçti. Senaryo yine aynı ama bu kez oyuncular ve şartlar farklı.
Bağımsız olarak girdikleri 22 Temmuz seçimlerinde 20 milletvekili çıkararak mecliste grup kuran DTP, bugüne kadar kendisinden bekleneni veremedi. Tam aksine terör saldırılarının arttığı bir ortamda, DTP'lilerin de 'tahrik edici' çıkışları sürdü. Parti içindeki bir kanat sanki terör örgütü PKK'nın siyasi uzantısı olduğunu göstermek için bilinçli bir çaba sarf ediyor. Hatta 13 yıl önce yaşananlardan ders çıkarmayanlar, partinin tekrar kapatılması için özel bir gayret içinde sanki. Belki de özellikle milliyetçi kesimi provoke etmeye çalışanlar var. Ayrıca ılımlı bir siyasetçi olarak bilinen Ahmet Türk'ün genel başkanlıktan alınıp parti yönetiminin daha şahin bir kadroya bırakılması da dikkat çekici bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Kısacası 1994'teki psikolojik hava ve senaryolar yine sahnelenmek isteniyor. Bu senaryoyu bozacak kilit parti ise MHP. Çünkü DTP'lilerin bütün tahriklerine rağmen bugüne kadar partiye sağduyu hâkimdi. Şimdi ise tepki giderek yükseliyor.
Peki MHP, Devlet Bahçeli'nin artık mitingler yapılacağını söylemesinden sonra yeni bir süreci mi başlattı? Ankara'daki hava ve siyasi gözlemcilerin yorumlarına göre, milletvekili törenindeki 'tokalaşma' ile iki parti arasında başlayan sıcak ilişkiler yerini gerilime bırakmış durumda. DTP'lerin tahrik edici tutum ve söylemlerine MHP'liler hemen karşılık veriyor. Yani DTP tahrik ettikçe MHP de sertleşiyor. Bu kırılmanın ilk sinyallerini yine MHP lideri Bahçeli verdi. Geçen haftaki konuşmasında Meclis'te PKK'lıların olduğunu söyleyen Bahçeli, önce DTP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması için Anayasa değişikliği önerdi, ardından teröre ve bölücülüğe karşı miting düzenleyeceklerini açıkladı. Bu kapsamda ilk miting 9 Aralık'ta İzmir'de tertip edilecek. "Devamı gelecek" diyen Bahçeli "Neden İzmir?" sorusuna, "İzmir'in her şeyi anlamlı, havası, iklimi, milli mücadeledeki yeri" cevabını verdi.
Peki ülkücüler neden sokağa iniyor? En hassas dönemlerde bile ülkücü gençleri sokaktan uzak tutmaya çalışan Bahçeli neden bu kararı verdi? Bu soruya, "Bahçeli kamuoyu desteği ile DTP'yi iyice köşeye sıkıştırmak istiyor." diyen de var, "MHP bugüne kadar sağduyulu ve olgun hareket etti. Son dönemlerde yaşanan gelişmelere karşı daha dikkatli davranmalı. Çünkü açıkça tahrik ediliyor." uyarısını yapan da...
İKİ PARTİNİN MECLİSTE OLMASI, DEMOKRASİ ŞANSI
Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Birol Akgün, MHP ve DTP'nin aynı meclis çatısı altında bulunmasını demokratik siyasi sürecin geleceği açsısından bir şans olarak görüyor. Zira Türkiye'nin en önemli siyasi sorununa taraf olanlar, yani tez ve antitezini savunanlar, parlamentoda tartışma fırsatı bulacak. Ancak seçim sonrasında MHP ve DTP liderlerinin el sıkışmasını sağlayan Türkiye şartları ile bugünkü gelişmeler arasında önemli farklar var. Beytüşşebap ve Dağlıca katliamları, ancak savaşlarda görülecek sayıya ulaşan şehit cenazeleri ve esir asker olayı meclis içi ve dışındaki siyasi havayı değiştirdi. Kamuoyu gerildi. Halkta inanılmaz bir infial oluştu. Hükümet artan tepkiyi yumuşatmak ve terörle mücadelede daha caydırıcı olmak için tezkereyi meclisten geçirdi. Başbakan ve Cumhurbaşkanı söylemlerini sertleştirdi. Buna rağmen iktidar hemen harekat düzenlemek yerine, diplomasiye ağırlık vermeyi yeğledi. Bu anlamda epey mesafe de kat etti. Hatta ana muhalefet lideri CHP dahi "açılımlar" önerdi. Buna karşın DTP, lider değişikliğine giderek radikal söylemlere sarılmaya başladı. Parti, adeta PKK'nın dağ kadrosunun meclisteki uzantısı gibi hareket etmeye başladı.
BAHÇELİ 'MİLLİYETÇİ SÖYLEM' İÇİN MEYDANA İNİYOR
Akgün'e göre MHP, DTP'nin artık iyi niyetini kaybettiğine ve doğrudan PKK'nın emrinde olduğuna ikna olmuş durumda. Bahçeli'nin adeta bir ültimatomu andıran son grup konuşmasını bu şekilde değerlendirmek gerekiyor. İzmir mitingi ve muhtemelen başka illerde düzenlenecek mitinglerle MHP, DTP'ye karşı daha sert bir muhalefet sergileyeceğinin ipuçlarını veriyor. Bir de unutmamak gerekir ki, sosyolojik olarak MHP, AKP ile aynı seçmen tabanına hitap ediyor. Başbakan Erdoğan'ın ABD, Barzani ve DTP'ye karşı son haftalarda yönelttiği sert eleştiriler kabaran milliyetçi dalgayı AK Parti lehine çevirdi. Akgün, anketlerde en milliyetçi lider sorusuna verilen cevaplarda Erdoğan'ın Bahçeli'ye karşı açık ara önde bulunduğunu ifade ediyor. Ona göre, MHP lideri meydanlara inerek biraz da kendi tabanını konsolide etmek ve 2009 yerel seçimlerine kadar seçmenini canlı tutmak istiyor. Yani asıl niyet, milliyetçi söylemin kendisinde olduğunun altını çizmek.
MHP-DTP ÇATIŞMASI OLMAZ
Peki Bahçeli'nin son dönemlerdeki çıkışları riskli olabilir mi? Akgün'e göre bu çıkışlar oldukça riskli. Bahçeli'nin DTP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına yönelik önerisi tam da PKK'nın arzuladığı çatışmacı zemini ortaya çıkaracak nitelikte. Zira son iki seçimde görüldüğü üzere, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve normalleşmesi PKK'nin varlık nedenini ve siyasi zeminini giderek aşındırıyor. Terörün en önemli panzehirinin özgürlükçü demokrasi, oksijenin de çatışmacı siyasi ortam olduğunu söylüyor Akgün: "MHP'nin konuyu sokak siyasetine indirmesi, özünde siyasi olan bir çatışmayı, sosyal çatışmaya her an döndürebilir ki, milli bütünlük işte o zaman gerçekten çatlar. Burada MHP dahil olmak üzere ülkenin birliği ve bütünlüğünü isteyen, ekonomik ve siyasi istikrardan yana herkesin soğukkanlılığını koruması gerekir. Ben MHP'nin bu konuda daha olgun hareket edeceğini ve DTP ile mecliste dahi çok sert tartışmalara girmeyeceğini zannediyorum."
Zaman Gazetesi yazarı Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne ise Bahçeli'nin devletin ve milletin bölünmesine karşı işlenen suçlarda dokunulmazlıkların kaldırılması için yaptığı Anayasa değişikliği önerisini, günün şartlarına ve ülkenin geçtiği hassas evreye çok uygun bulmuyor. Ona göre söz konusu öneri popülist bir yaklaşım. Zira bu değişiklik gerçekleşirse teröre bir meşruiyet kazandırılmış olunacak. Yani, çoğunluk, azınlığın hakkını demokrasi ve hukuka aykırı şekilde ortadan kaldırırsa, o zaman azınlık 'ben teröre müracaat ediyorum kardeşim' deme hakkını inandırıcı bir şekilde elde edecek. "Miting programının da MHP'nin bugüne kadar sergilediği sağduyulu, sorumlu ve olgun tavra uyup uymadığı konusunda endişeliyim." diyen Prof. Türköne'ye göre bu tür mitingler provokasyona çok açık. "MHP'yi bu noktaya DTP mi itiyor?" sorusuna Türköne'nin cevabı ise çok net: "DTP'nin bugüne kadar söyledikleri ve yaptıkları partiyi adeta bir intihar bombacısına bürüyor. Ahmet Türk'ün genel başkanlıktan atılması ve yeni genel başkanın da 284 gibi çok komik bir oyla seçilmesi parti içinde DTP'lilerin rızası hilafına gelişmeler olduğunu gösteriyor. Bu gelişmeler ancak PKK'nın zorlaması ile olabilir. DTP'liler de buna teslim olmuş görünüyor. DTP Mecliste patlayabileceği zamanı kollayan bir intihar bombacısı gibi dolaşıyor. Bu bombanın pimini de MHP'ye çektirmek istiyorlar."
Türköne, MHP'nin anayasa değişiklik teşebbüsünü, bahsettiği bombanın pimini çekmek olarak nitelendiriyor. Ona göre PKK, DTP'nin mevcudiyetinden kendi siyasi projesini üretiyor. Şiddetin önünü açacak, silahlı mücadeleye meşruiyet kazandıracak bahane ve gerekçeler üretmeye çalışıyor. Buna DTP'lilerin alet olmaması lazım. MHP gibi partilerin de bu bombanın pimini çekmemesi lazım. Peki Bahçeli ve ekibi bunun farkında değil mi? Prof. Türköne bu konuda taşıdığı şüpheyi şöyle açıklıyor: "Ben Anayasa değişiklik önerisini çok talihsiz buldum. Bu tür teşebbüsler farkında oldukları konusunda kuşku uyandırıyor. Tam tersine MHP'nin sorumlu, ağırbaşlı, olgun tavrını devam ettirmesi lazım. DTP'nin, daha doğrusu PKK'nın açığa düşürülmesi lazım."
Kaynak:Zaman