Belçika`da 14 Ekim belediye seçimleri geride kaldı.
Ben de dahil pek çok aday, hepimiz zor ve stresli günler yaşadık…
Sebebine ise hala bir türlü anlam verebilmiş değilim.
Düşünüyorum, bütün yaşadıklarıma bazen gülüyor, bazen de kızıyorum kendi kendime.
Hani derler ya; anlatması zor, yaşamak lazım, işte öyle…
Gerçekten yasamak lazımmış.
Seçimler bana çok şey öğretti diyebilirim.
İnsanları daha yakından tanıma fırsatım oldu.
Hiç bir şey söylemediğim halde oy sözü verenler, “size oyumu verirsem bana ne yapacaksınız” diye soranlar, iş isteyenler..
“Siz niye girdiniz ki, bu iş yalan dolan işi”, ya da “bu toplumun sizin gibilerine ihtiyacı var, iyi ettiniz” diyenler..
Siyasete ilgim olduğunu sağlık sigortasında sendikacılık yaparken anlamıştım.
Birden kendimi siyasetin içerisinde buldum desem de yalan olmaz. Ama sendikacılıkla siyasetin tamamen ayni şeyler olduğunu da söyleyemeyeceğim.
Aslında sanat, siyaset, gazetecilik, dernekçilik, sendikacılık,.. Hepsi de birbiriyle ilgili alanlar.
Sonuçta parti olarak su an iktidardayız, partimiz yani CDH daha önceki yaptığı ön anlaşma ile diğer partilerle(LB ve Ecolo) birlikte koalisyonla iktidara geldi.
Altı yıl boyunca Schaerbeek halkı için güzel isler yapacağımızdan da eminim.
Yalnız kampanyalar boyunca en çok kafama takılan şey hep suydu ; listelerde neden bu kadar çok aday vardı ?
Ve buna gerek var miydi ?
Adaylar hangi niteliklere göre belirlendi ?
Seçimlerin gerçek galipleri kimler ?
En fazla oyları alanlar mi ? yoksa iktidardaki partilerde olanlar mi?
Bu soruların cevabini vermek tabii bana düşmez ama aslında bana göre herkes kaybetti..
Hadi siyasi partiler iktidara gelebilmek için birbirleriyle bir yarış içerisindeler diyelim peki adaylar neyin yarışını yapıyorlar ? Bir ideolojinin mi ? Yoksa hepsi bir makam sevdalısı mı?
Halk biraz daha bilinçli oy kullanırsa bir dahaki sefere bu kadar bölünme ve zorluklar olmaz diye düşünüyorum.
Peki halkı bilinçlendirmek kimlere düşüyor? O da ayrı bir sorun tabii...
Olaylara sadece kendi açımdan bakmak istemiyorum.
Aslında anlatılacak, yani gitmeyen pek çok şey vardı ki.
Ne pahasına olursa olsun insan harcamak bu kadar basit olmamalı bence.
Kampanya çalışmalarına önce afislerimin geri toplatılmasıyla başlamam hiç de hoş değildi.
Yalnız değildim elbet, benim gibi bir kaç aday arkadaşıma da yapılmıştı bu yapılanlar.
Ve daha burada yazamayacağım pek çok şey…
Bunları burada esefle kınamadan geçemeyeceğim.
Sonuçta hepimizin emek verdiği kampanya çalışmalarında kişisel çıkarlar ön planda olmamalıydı.
Siyasetin aslında çıkar savaşı olduğunu öğrenmek ve bilmediğim pek çok yönünü görmek bana çok acı verdi de diyebilirim.
Çünkü öyle bir zamandayız ki, kişisel çıkarlarımızı düşünecek zamanımız gerçekten yok. Sonuçta hepimiz de topluma hizmet etmek için aday olduk, koltuk kapmak için değil..
Kişisel çıkar kavgaları, ırkçılık, bölücülük ya da kıskançlık yapan insanlar topluma ne kadar hizmet edebilir ki ?
Bir daha secimler uzak değil, 2014 yılında, umarım bu yaşananlar tekrar yaşanmaz ve daha kaliteli bir kampanya ve de seçim dönemi yaşarız.
Dileğimiz, daha güzel günlere daha güzel umutlar ve birbirinden güzel projelerle girmek.. Ne pahasına olursa olsun bir yer kapabilmek değil...
Birgul KAPAKLIKAYA
30/10/2012