Kime güveneceğimizi şaşırdık !
Belçika basınında çıkan bir haber yine içimi bir tuhaf etti diyebilirim. Hani derler ya tüylerim diken diken oldu…
Yaşlı başlı ve aklı başında diyebileceğimiz birisi kalkıp çoluğa çocuğa tecavüz ediyor.. .
Aman Allah'ım ne günlere kaldık. Güvenecek hiç kimse kalmadı mı hayatta ?
Gözümüze bile güvenemediğimiz çocuklarımızı hiçbir yere gönderemeyecek hiç kimseye emanet edemeyecek miyiz ?
Onlar bizim canlarımız, hatta canımızdan da cok sevdiğimiz varlıklar, geleceğimiz, umutlarımız.
Umutlarımız da yıkılırsa biz dünyada ne için yaşayacağız ?
Bizler onların sağlığı, eğitimi ve gelecekleri için elimizden gelen herşeyi yapmak isterken hiç ummadığımız yerlerden tehlikeler gelebiliyor. Hele de tehlikenin böylesi, kabul edilemez bir durum. Ölümden bile daha zor, işkence, çocuklara büyük travmalar yaşatacak olaylar…
Geçimdir, seçimdir derken bizleri ilgilendiren en önemli konuları unutuyoruz sanki…
İnsanları iyice tanımadan, nasıl bir psikolojiye sahip olduklarını bilmeden en sevdiğimiz varlıkları yani çocuklarımızı onlara teslim ediyoruz .
Geçen gün bir resepsiyonda Altay Manço'nun verdiği bilgiler beni oldukca şaşırttı. Gelenek, göreneklerine ve dinine en bağlı toplumlardan birisi olan Türk toplumunda, yani bizim toplumumuzda bile, dini pratik konusunda çok büyük bir gerileme olduğu görülüyor .
Bütün dinlerde olduğu gibi müslüman toplumlarda da durum değişmiyor anlaşılan. İnançlar ya da kültürel değerlerde büyük değişmeler yaşanıyor . Maneviyat denen şey artık kalmamış durumda. Herşey maddiyata ve çıkarcılığa dönüşüyor. Parayı veren düdüğü çalıyor, kişisel çıkarlar ve bencillik duygusu geçmişe göre hayli ilerlemiş durumda . Yardımseverlik yerine kendini ispatlama duyguları ön plana geçti artık.
Her ne kadar herşey eğitimden geçiyor desek de, eğitimden bahsederken aile kavramının önemine, ahlak ve insanlık kavramlarıyla birlikte bazı değerlerin de altını çizsek hiç de fena olmaz diye düşünüyorum.