Haberin yayım tarihi
2012-11-13
Haberin bulunduğu kategoriler

Sağ gösterip sol vurmak mı?

İnsan bazı şeylerin farkına ancak onları yaşadıktan sonra varabiliyor.
Tıpkı kampanyalar sırasındaki dönen dolaplar, komplolar gibi.
Kampanyalar sırasında da, secimler sonrasında da  pek çok yazarımızın, gazetecimizin siyasi partiler ve siyasetçiler hakkında görüşlerini okudum.

Eleştirilerin bazı kısımlarınakatıldığımı bildirmek isterim, ancaközelliklekampanya döneminde bazıadaylarınüzerinedaha fazla gidiliyor gibiydi sanki.
Haksızca ve özellikle yapılan taraflı eleştiriler de vardı.

Başkalarını eleştirirken kendi hareketlerimize şöyle bir baksak nasıl olur acaba? Birilerine sağcı solcu yakıştırmasını yapanlar acaba kendileri ne kadar sağcı ve ne kadar solcu?
Ya da insanlığa hizmet edebilmek için illa ki uç noktalarda mi durmak gerekiyor?
Değişmeyen tek şeydeğişimdir, unutmayalım.
Ayrımcılık yapmak için değil, birleştirici olmak için çaba gösterelim..
Evrensel düşünüp biraz daha geniş  açılardan bakabilseydik fena mi olurdu?
Ve uygulamalarda da biraz gerçekçi ve dürüst davranmayı bir öğrenebilseydik.

Öncelikle su “Türkiye’desağcı, Belçika’da solcu” cümlesine bir türlü anlam veremediğimi açıklamadan geçemeyeceğim.
ÇünküBelçikasağı ile, Türkiyesağı ya da Amerika solu ile Fransa solu aynı mıdır?

Artıkgünümüzdepartilerde sağ, sol diye, ideoloji diye bir şeykaldı mi ki?

Demek ki megaloman tiplerin yakıştırmaları da megalomanca oluyor...

 

Kampanyalar sırasında Gazeteturk.be’de yaptığım röportajda, bizim partimizin programlarının diğer partilerden çok fazla bir farkı yok dediğimde bir kaç arkadaş söylediklerime gülmüştü.
Simdi onlara soruyorum,  onlara göre en güzel projeler hangi partiye ya da partilere ait?
Ya da şöyle söyleyeyim, bütün partilerin projelerini bir zahmet bir incelesinler,  hangi partinin elinde sihirli değnek var, ve bir zahmet bize bildiriversinler.

Bu durumda aklıma gelen ilk şey yine birilerinin siyaset oyunlarıyla ortalığıkarıştırmak istemesiydi sanki.
Yani olay yine sağ, sol, dinci, dinsiz ya da alevi, sünni  kavgasına çekilmek isteniyor gibiydi.

Ayrımcılığa karşıyız diye bas bas bağıranarkadaşlarımız en büyükayrımcılığı kendileri yapmış olmuyor mu?

İdeolojileri olan ve kararlı insanlar tabii ki her zaman makbuldür, ama bir ideolojiye bağlı olmak demek, diğer ideolojilerin iyi yönlerine de tamamen kapalıolmak gerektiği anlamınada gelmez.

Hepimiz hoşgörüden bahsederiz ama fiile gelince hoş davransak da bir türlü buna görmeyi ekleyemeyiz.

Dürüst olmak mi suç acaba, yoksa doğruları söylemek mi?
Ya da kişinin bir yerlere gelebilmesi için arkasında bir devin, büyük bir ekonomik gücün mü olması gerek?

 

Çoğu insan birilerine yaranabilmek  ya da bir yerlere  gelebilmek için güçlününyanında oluyor, peki nerede insan hakları, ve gerçek haklıları  kim savunacak?
Her şey makam demek mi? Para demek mi?
Bunun çoğu  insan için böyle olduğunu secimler boyunca tekrar anlamış oldum, ama anladığım en güzel şey, hayatta insanın güzel bir aileye ve sağlıklı çocuklara sahip olmasıydı. 
Çünkü maddiyat da, makam da insani bir yere kadar mutlu edebilir, bir yerden sonra insan sahte ve maskeli yüzlere değil, gerçek sevgiye, sevgiliye, samimi insanlara ihtiyaç duyar.

Hangi dili konuşursak konuşalım, herkesin anlayacağı tek dil gönül dili, sevgi dilidir unutmayalım...

Birgul Kapaklıkaya

12/11/2012

birgulkapaklikaya@yahoo.com

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.