Hancıların yeri bellidir. Yolcular ise sadece hancıların misafiridirler.
Belçika'da toplam 160 civarında olan Türk kökenli vatandaş yaşamaktadır. 60'lı yıllardan itibaren başlayan ekonomik ve sosyal içerikli göç, aradan geçen yıllar sonucu Belçika'da daimi yaşamak zorunda kalan bir kitle yarattı. İşte bu insan gurubu artık Belçikalı Türkler olarak bizim hancılarımız.
Birde yolcularımız var. Bu kişiler geçici görevler için gelip, bir dönem görev yapıyor ve görevleri bitince dönüyorlar. Yani bir nevi yolcular. Arkada çok iyi olumlu işlere imza atıp dönen yolcularımız var. Arkada bıraktıkları güzel hatıraları zaman zaman yad ediyoruz.
Ancak bir yolcu daha var ki, arkasında büyük bir enkaz bırakarak Türkiye'ye döndü. Adı Ömer Faruk Turan. Misyonu Din Hizmetleri Müşavirliği.
Temsilcilerimizin gerçek misyonu:
Belçika'nın Başkenti Brüksel'in konumu itibari ile Avrupa coğrafyasında önemli bir yeri var. Nato, Avrupa Birliği kurumlarının bir çok önemli merkezi burada bulunmaktadır. Dolayısı ile Türkiye'den buraya gelen bir çok bürokratımız, temsilcimiz belli süreler görev yapmak üzere gelmekte ve görevlerini tamlayarak dönmektedirler.
Bunun yanında Belçika'da yaşayan Türk toplumuna yönelik bir çok farklı alanda görevli temsilcilerimiz büyük bir sorumluluk duygusuyla hizmet vermeye çalışıyorlar.
Geçmişte çok başarılı temsilcilerimizi tanıdık. Zaten onların isimlerini bir kenara yazdık. Zaman zaman bu başarılı temsilcilerimizi gündeme getirerek yaptıkları güzel çalışmalardan örnekler sunuyoruz.
Fakat aralarında görevini suistimal eden veya çok başarısız bir dönem yaşayarak arkasında kötü hatıralar bırakanlarda var. İşte bunlardan biri hakkında tarihe not düşmek istiyoruz.
Niyetimiz sadece bundan sonra aynı görevi ifa edecek temsilcimize bir uyarı yapmaktır.
Kayıp bir dönem:
1982 yılında resmi olarak kurulan Belçika Türk Diyanet Vakfı kuruluşundan bu yana Belçika'da yaşayan Türk vatandaşlara dini, sosyal ve kültürel alanlarda önemli hizmetlerde bulunmuştur. Türk Diyanet Vakfı aynı zamanda "Ulusal Birlik" çerçevesinde Türk toplumunun büyük bir çoğunluğu tarafından desteklenmiştir.
Belçika'nın değişik yerleşim birimlerinde yaşayan Müslüman Türkler kurdukları camileri Türk Diyanet Vakfına üye yaparak bağlılıklarını tescil ettirmişlerdir. Bugün için 62 cami Türk Diyanet Vakfının üyesidir.
Belçika'da yaşayan Türkiye kökenli veya Türkler'e akraba olan binlerce insana din hizmetleri, cenaze nakil hizmeti, üniversite öğrencilerine burs, Türkçe dil eğitimi, eğitim ve kültür hizmetleri, kadın ve gençliğe yönelik faaliyetler, kültürel aktiviteler, ve hac organizasyonu gibi bir çok farklı alanda hizmetlerde bulunan Belçika Türk Diyanet Vakfı bizler için hayati önem arzeden önemli bir kurumdur.
Hal böyleyken bugüne kadar başarılı çalışmalara imza atan yöneticilerin yanında maalesef son üç yıl büyük bir başarısızlık örneği sunulmuştur.
Ömer Faruk Turan dönemi kayıp bir dönemdir. Belçika'da faal olan bir çok sivil toplum örgütünün ortak bir kanaati vardır. O da son Din Hizmetleri Müşaviri Ömer Faruk Turan'ın son derece başarısız bir hizmet dönemi ile Belçika'dan ayrılışıdır.
Bu konuda yazılacak, anlatılacak o kadar çok şey varki, her biri başlı başına kaleme alınsa roman olur.
Fakat bir şekilde bu karanlık dönem sona ermiştir. Temennimiz ise Ömer Faruk Turan'ın yerine gelecek yeni Din Hizmetleri Müşavirinin aklı başında, sosyal ve görevinin öneminin bilincinde olan biri olmasıdır.
Hancı ve Yolcu hikayesi
Ömer Faruk Turan üç yıl önce Belçika'ya Din Hizmetleri Müşaviri olarak atandığında kendisine ilk ziyareti yapanlardan birisiyiz. Ömer Faruk Turan Adana kökenli ve Adapazarı'ndan evlidir. Yani değerli büyüğüm emekli din görevlisi Ünal Erçoşkun beyin Adana'dan hemşerisi ve bizimde bir nevi eniştemizdir. Kendisine büyük bir sempati ile hoşgeldin demeye gitmiştik. Bir şekilde birbirimizi tanıdık. Ve kendisine Belçika'da yaşayan Türkler'in sorunlarını ve önceliklerini anlatarak her türlü desteği vereceğimize dair söz verdik..
Aradan aylar geçti. "Executif"seçimleri sürecinde yaşanan olumsuz gelişmeler sonucunda ipler koptu. Ömer Faruk Turan gelişmeler karşısında basiretsiz bir tutum sergilemişti. Executif seçimlerini organize etmek için kurulan komisyonlarda yapılan tartışmalarda taraf olmuş ve örgütlü bir ekibin kontrölüne girmişti.
Bu süreçte yapılan toplantılara mümkün olduğu kadar katılmıştık. Değerli büyüğüm Ünal Ercoşkun bir şeker hastasıydı. Ayağında çıkan bir yaraya rağmen hiç bir toplantıyı kaçırmak istemiyordu. O din hizmetleri konusunda bir ömür harcamıştı. Aylarca yapılan çalışmalar bir hüsranla bitince gayet üzüntülü bir şekilde "Hüseyin'im, olsun, buda geçer, biz hancı, onlar yolcu" demişti.
Değerli Hocam Ünal Ercoşkun bir ayaktan olmuştu. Biz ise yıllarca bir çok önemli faaliyetlerde işbirliği yaptığımız , herşeyimizle biat ettiğimiz , kurduğumuz camilerin tapularını bizzat teslim ettiğimiz bir kurumdan olmuştuk. Kısaca durum vahimdi.
İşte bir karanlık dönem bitti. Hangisini anlatalım. Hangisini yazalım. Bugüne kadar hiç bir temsilcimiz hakkında sivil toplum örgütleri devletimizin üst düzey makamlarına şikayet dilekçeleri yazmamıştı. İlk defa Ömer Faruk Turan'ın görevden alınması için gönderilen şikayet dilekçeleri bir araya toplansa ciltlik kitap olur.
Halbuki Türk Diyanet Vakfı adaletin, eşitliğin, hoşgörünün, dürüstlüğün merkezi olmalıydı. Fitne, fesat, kin, nefret ve entrikadan ise uzak olmalıydı.
Son üç yıl içersinde yaşanan yanlışlıkları elbette tarihe ışık tutması için ayrıca kaleme alacağız. Bizce bu yapılan yanlışlıkların kesin olarak unutulmaması gerekiyor.
Bu tutumumuzu kimse başka şeylere yorumlamasın. Kayda alınmayan olaylar çabuk unutuluyor. İnsan hafızası bu konuda sabıkalı durumda. Bizim yazıya dökmek istediğimiz kayıtlar ise sadece gelecek nesiller için bir ışık ve ibret vesikası olması içindir
Sonuç olarak artık bir karanlık dönem sona ermiştir. Yeni bir yüz, yeni bir insan bir önemli görevi devir alacaktır.
Dileğimiz son üç yıl içersinde yaşanan mutsuzlukların tamir edilmesi ve Belçika Türk Diyanet Vakfının yeniden eski ihtişamlı günlerine dönmesidir.
Saygılarımla
