Gazatacı dedik, çünkü kelimenin sahibi belli. Çok seviyor bu kelimeyi ve kendisine iade ediyoruz.
Sabahın erken saatleri okurlarımızdan bir aradı ve hemen söze girdi. 'Yahu gördün mü, seninki yeni saçmalamış, ağzından kaleminden zehir akıyor'.
Telefonların ardı arkası kesilmiyor. Oysa hep aynı terane. Şahıs zaman zaman kıskançlık, hasetlik krizine girip böyle çıkışlar yapabiliyor.
Biz ciddiye almıyoruz. Çoğu zamanda cevap vermek istemiyoruz. Muhatap almayı kendisini önemsemek olarak görüyoruz. Mesafeli duruyor, kendisinden adeta kaçıyoruz.
Ancak son yazdığı yazıda Belçika'da yaşayan ve yerel Türk basınını yakından takip eden bir vatandaşımız iddia edilen konuları gerçekmiş gibi görebilir, yanlış anlayıp yanlış yorumlayabilir. Bu nedenle okurlarımızın affına sığınarak bazı konulara açıklık getirmek gerektiğini düşündük.
İddialar ve cevapları..
Gazeteci mi, yönetici mi, yorumcu mu, partili mi?
-Bir nevi kıskançlık, kin ve husumet krizi tutulan ilgili şahıs Belçika'da yaşayan Türk toplumuna yönelik bugüne kadar yaptığımız hizmeti kinayeli ve alaycı bir üslupla dile getirerek "Gazeteci mi, yönetici mi, yorumcu mu, partili mi?" şeklinde bir soru yönelterek gündeme getirmiştir.
-Aslında son derece saygısız bir üslupla ele alınan bu yazıda temel sorunda bu. Kendisi bir diğer gazeteci arkadaşımızın deyimiyle 60 yaşına gelmiş ancak hala "PATİNAJ" yapar durumda olmanın kompleksi ile duygularını frenleyemediği görülüyor.
Uzun yıllar halkımıza bir gönüllü olarak hizmet verdik.
-1980 yılından bugüne basın alanında bir gönüllü olarak hizmetimiz oldu ve devam ediyor. İlgili şahıs yazıp çizmeyi, paylaşmayı hep para karşılığı olur zannediyor. Profesyonel futbolcu ile amatör futbolcuyu, karıştırıyor. Birileri futboldan milyonları kazanıyor diye insanların futbol oynamasını yasaklayabilir mi siniz? Birileri yaptığı her haber sonrası siyasetçilerden, dernek yöneticilerinden para istiyor diye, hedefi sadece bir sosyal paylaşım ve toplum adına bir artı değer yaratmak olan insanları siz niçin yazıp çiziyorsunuz diye karalamaya ne hakkınız var?
-Malum gazatacı ile bir dönem, hatta 20 yıla yakın birlikte çalışmışlığımız var. Binlerce haber, binlerce fotoğrafı kendisine hediye ettik. Bize bu dönem içersinde bir gün olsun gazatacılık benim işim siz kendi işinize bakın demedi. Ayrıca Türkiye'den emekli olmasına rağmen değişik kurumlardan(Hürriyet Gazetesi) maaş alan ve Belçika'da gazetecelik ve televizyon programları faaliyetlerinde bulunan Malum Gazatacı bugüne kadar kazandığı parayı nasıl deklare etmiş; bir açıklasın hep birlikte görelim. Yılllarca kendisine destek amacıyla bir kazanç beklentisi olmadan haber ve fotoğraflarımızla katkı verdiğimiz zaman bizleri göklere çıkaran Malum Gazatacı bakın şimdi nasıl iftiralar atabiliyor. Yani dün öyle bugün böyle. Sevsinler seni.
-Bizim için gazetecilik cenahında yaptığımız uğraşı bir sosyal katkı ve paylaşımdır. Bu işi ise bugüne kadar edindiğimiz bilgi ve birikimlerimizi hapsetmek yerine paylaşmanın faydalı olacağını düşündüğümüz için yapıyoruz.
-Ayrıca ticari bir kazanç gütmeden yapılan dernek başkanlığı, sosyal paylaşım, sosyal faaliyetler bırakın yasaklanmayı daha çok teşvik edilen ve ödüllendirilen bir uğraştır. Malum gazatacı karşılıksız bir iş yapmanın ne demek olduğunu bilmediği için bu tür şeylerden anlamayabilir.
Bugüne kadar yaptığımız sosyal çalışmalar
-1978-82 yılları arası Brüksel Türk Kültür Derneğinde sekreterlik olmak üzere, Heusden-Zolder Okul Aile Birliği Başkanlığı, FC Anadol Spor Klübü Başkanlığı, BTSF Limburg Bölge Başkanlığı, FC Vatan Klübü Başkanlığı, FC E. Houthalen Klübü Kurucu Üyeliğive yöeneticiliği, De Mozaik Ana ve İlk Okulu Yönetim Kurulu Başkanlığı, BTSF-Belçika Türk Spor ve Kültür Federasyonu Başkanlığı, Houthalen Cami Derneği Denetleme Kurulu Başkanlığı, FC Turkse Rangers Klübü Yöneticiliği olmak üzere bir çok dernek veya federasyonda görev üstlendim. Bu faaliyetleri sadece Allah rızası için toplumumuza katkı olsun diye yaptım.
Gazetecilik faaliyetimiz bizim için para değil sadece sosyal katkıdır.
-Gazetecilik konusunda ise bugüne kadar bulunduğum kurumların faaliyetlerini kamuoyu ile paylaşmak ve iyi olan işlerin diğer bölgelerde yaşayanlara aktarılması düşüncesi ile bir kazanç getiren amaç değil sadece paylaşma adına yaptım. Tercüman Gazetesi, Malum Gazatacı aracılığı ile Hürriyet Gazetesi, Beltürk Gazetesi, Euroturk Gazetesi, Orta Doğu Gazetesi, İnternet Gazeteleri, Televizyon Programları ve son 4 yıl boyunca özel bir site durumunda olan Gundem Gazetesi aracılığı ile şahit olduğumuz olay ve faaliyetleri hiçbir karşılık almadan okurlara aktarılmasına katkı verdik.
Siyaset arenasında ortaya koyduğumuz çalışma önemli bir örnektir.
-Siyasi konularda ise 1986 yılından günümüze kendi çapımızda faaliyetlerde bulundum. Bu çalışmalarda toplumumuz neler kazandı bunu ancak bizleri yakın tanıyanlar bilebilir.
-Malum Gazatacı birde şahsımla ilgili bir 'Emeklilik' konusunu sık sık gündem getiriyor. Bir insanın zamanında işçi olarak çalışmış olması, veya işçilikten emekli olması ne zaman ayıp olarak görülmüş anlaymadım. Evet ben üniversite mezunuyum, ancak günün şartları gereği Maden Sektöründe çalışmış ve emekli olmuş bir vatandaşım. Bu durum ayıp bir şey değil elbette. Hayatımız boyunca çalmadan çırpmadan hep alın terimiz ile hayatımızı devam ettirdik. Alnımız hep dik yaşadık. Bunun neresi ayıplacak şey anlamış değilim.
Keşke tüm emekliler bizim kadar sosyal faaliyetlere katkı yapsalar.
-Belçika'da bir emekli vatandaşın sivil toplum örgütlerinde görev alamaz, onlara katkı veremez, özel bir site açamaz, sosyal faaliyetlerde bulunamaz diye bir kural olmadığı gibi böyle bir durum devlet tarafından da desteklenmektedir.
-Bir toplumun hayatında her şey Malun Gaztacının düşündüğü gibi para ile yapılsa vay halimize. Kendisi alışık böyle şeylere, öyle ya bas parayı hemen gündem gel. Neredeyse selam verdiği kişiden bir de selam parası istetecek.
-İşte tüm bu geçmiş ve birikimlerimiz hayatı boyunca "PATİNAJ" yapmış olan Malum Gazatacı için çok ağır geliyor.
Yalan, iftira ve kin ile beslenmenin sonu yok.
-Malum Gazatacının haber sitesinde ele aldığı Belçika Atatürk Kupası ile ilgili iddiaları ise baştan sona tam bir karalama, kirletme ve iftira hezeyanı içersinde ele alınmış durumda. Bu yıl 15. si düzenlenen Belçika Atatürk Kupası hakkında akıl almaz haksız yorumlarda bulunuyor. Belki bu şekilde daha fazla izlenme oranlarını yakalayacağı veya sevmediği kişilere zarar verebileceğini düşünüyor. Halbuki dünyada zaman ilerledikçe geride bırakılan en önemli hatıranınküçük bir hoş seda olduğunu bilmiyor. Aklı başında bir insan yalan, dolan, kin ile bu tür yapılan karalamaların insana bir şey kazandırmayacağı gayet iyi bilir. İtibar para ile satılmaz, satın alınmaz. Seveceksin, sevileceksin. Ancak Malum Gazatacı böyle şeylerden anlamaz.
'Malum Gazatacı' neden faaliyetlere davet edilmiyor.?
-BTSF Başkanı Ali Aydoğdu'nun tüm basın üyelerine aynı mesafede olduğu biliniyor. Belki tüm gazeteciler içersinde sadece Malum Gazatacı ayrı tutuldu ise o zaman "Acaba Niçin" diye oturup düşünmesi gerekiyor.
-Malum Gazatacıya Belçika'da bir çok dernek ve federasyon mesafe koymuş durumda. Hangi birini sayalım. Belçika'da adeta istenmeyen adam ilan edildi. Çevresinde bir tane dostu olmayan ve kurum, kuruluş ve derneklerin bir çoğu tarafından dışlanan Malum Gazatacı için derin derin düşünme zamanı gelmiştir.
Sahada küfür etmişler, kavga etmişler yalanı..
-Futbol oldukça büyük efor sarfedilen bir spor dalıdır. Futbol maçlarında milli takımlar dahil en profesyonel oyuncular bile zaman zaman itiş kakışlar içersinde olabiliyorlar. Kaldı ki Liege Saint-Nicolas semtinde başkan Ali Aydoğdu ve ekibi muhteşem bir çalışmaya imza attılar. Maçta ufak tefek tartışmaların dışında hiçbir kavga yaşanmadığı ve özellikle final maçının büyük bir kalite ve dostluk havası içersinde geçtiği herkes tarafından biliniyor. Bu kadar mükemmel bir organizasyonu karalamaya, kirletmeye ne hakkın var? Ayıp ayıp yazıklar olsun.
Protokol takıntısı ise ayrı bir komedi.
-Her gelen değerli konukla özel olarak ilgilenen yöneticiler karşı son derece büyük bir saygısızlık. Özellikle Saint-Nicolas Cami Derneği Başkanı Sezai Öksüz, Mehmet Abay, Bünyamin Koçak adlı arkadaşlarımızın nasıl bir özveri ve dikkatle çalıştıklarını biliyoruz. Kendilerine yardımcı olan yerel yöneticiler ve Liege belediyesi encümen ve meclis üyelerine gösterilen ilgiyi hep birlikte gördük. Ayrıca Koordinasyon Kurulu As Başkanı ile yaptığımız hoş sohbetler, BADD yöneticilerine gösterilen ilgiyi kendilerine sorsa aktarabilirlerdi. Ayrıca BADD yöneticileri final maçı öncesi izin isteyip çoktan geri dönmüşlerdi. Oradan buradan sadece yalan dolanda hazırladığı bu senaryonu hangi vicdanla kaleme aldın büyük gazatacı. Yazık çok yazık.
Şampiyonluk sevincini kavga diye sunmak ayıptır.
-Son olarak Malum Gazatacının sitesinde yayınladığı bir fotoğraf ile bir kavga anını görüntülediğim belirtiliyor. Aslında bu an Anvers Emirdağspor'un final maçı sonrası taraftar, yönetici ve oyuncuları ile sevinçlerini paylaştıları andır. Yani ortada ne kavga var, nede olumsuz bir durum. Sahada eski bir Federasyon başkanı olarak uzun yıllar birlikte sporun içinde olduğumuz insanlarla mutlu bir tabloyu paylaştık, görüntüledik. Bundan da büyük bir zevk aldığımı hatırlatmak isterim. Hal böyleyken Malum Gazatacının bu büyük sevinç tablosunu 'sahada kavga var, görüntüleniyor' diye kamuoyuna sunmasını okurlarımın takdirine sunuyorum.
Kendi kendine mektup gönderen şizofreni hastası.
-Belçika'da yazar çizer tayfasının yazı tarzını en iyi bilenlerden birisiyiz. Malum gazatacı kin ve husumetini çilalı bir şekilde kamuoyuna aktarmak için birde kendi kendine mizansen hazırlamış. Kendi yazıp yine kendine mail atmış ve bunu başkası göndermiş gibi sunuyor. Bu durum ancak megolamanlık veya üst düzey şizofreni hastalığı olarak açıklanabilir..
-Tamamen bir kıskançlık, husumet ve kin duygusu ile yalan dolanla kaleme alınan bu yazının sahibini Yüce Allah'a havale diyorum. Yüce Allah nasıl istiyorsa öyle yapsın.
Bu yazıdan dolayı tüm okurlarımdan özür diliyorum.