İzzet Dönmez Yazdı..
Türkiye`nin yakın siyasi tarihini merak edenler, bu tarihin gelecekte siyasi analizini yapacak olanlar "Selami Altınok" adını bir kenara yazsınlar.
Onun hemen yanına da Efgan Ala adını yazsınlar.
Önüne de bir parantez açsınlar.
Parantezin içine de; Her ikisi de "Erzurumlu" yazsınlar.
Erzurumlu olmak, Dadaş olmak, ya da dağdaş olmak böyle bir şey işte.
Nene Hatun`un torunu olmak böyle bir şey işte.
Özellikle Selami Altınok`u bir yerlere kaydedin.
17 ve 25 Aralık tarihlerinde ki ihanet gibi bir ihanet, Anadolu`da ki bin yıllık serüvenimizde hiç yaşanmadı.
Osmanlı`nın Selanik şehrini tek kurşun atmadan Yunanlılara terkeden Kolordu`nun komutanı en büyük haindi.
Birinci sıraya 17/25 Aralık ihaneti geçti.
17 Aralık operasyonlarının yapıldığı gün Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hükümeti`nin tayin ettiği İstanbul Valisi ile İstanbul Emniyet Müdürüne bu ülkenin İçişleri Bakanı ve Başbakan`ı ulaşamıyor.
Operasyon yapıldığı saatlerde her ikisi de kayıp.
Vali hain, Emniyet müdürü hain, Savcılar hain, Hakimler hain, İstanbul Emniyet kadrosu tümden hain.
Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak için seferber olmuşlar.
Bu ne büyük ve ne alçak ihanettir yarabbim!
Devletin ve milletin ekmeğini yiyen bu kahpe dölleri!
Bu devlete ne büyük bir ihanet içersine girmişlerdi Allah`ım!
Aslında bunları derdest edip, mahpushanelere tıkmak var ya, onlara en büyük ödüldür.
Tıpkı Sakallı Nurettin`in Ali Kemal alçağını İzmit`te halkın önüne atıp, paramparça ettirdiği gibi, Ali Fuat Yılmazer`i, Zekeriya Öz`ü ve benzer hainleri, halkın eline vererek paramparça ettirmek gerekti.
Efendim "hukuk ve dahi gukuk devleti" diyeceğiz.
Tamam da, orta yerde hukuk kalmamış ki,
Hukuk Devleti`nin kalmadığı yerde, savaş hukuku geçerlidir.
Bu hainler, bu kahpeler, bu alçaklar, 17/25 Aralıkta başarılı olsaydılar eğer, 15 Temmuz kalkışmasına hiç gerek kalmayacaktı.
Hakimi ile, savcısı ile, polisi ile, en geniş çaplı darbeye kalkıştılar.
O büyük kalkışmayı kim önledi biliyor musunuz?
Bir gecede Aksaray Valiliğinden İstanbul Emniyet Müdürlüğüne getirilen Selami Altınok.
O boyu kısa, yüreği koskocaman Selami Altınok.
Yarın ben Türkiye`nin yakın siyasi tarihini yazmaya kalkarsam eğer; "Selami Altınok" adını koskocaman puntolarla yazacağım.
"Kalkın ey millet!
Kıyama durun!
Selama durun bu adama!" diyeceğim.
Bu ülkenin yiğit ama saf ve temiz yürekli Başbakan`ı Recep Tayyip Erdoğan, kataloğu aldı eline, Türkiye Cumhuriyeti Devleti`nin 81 İl Valisini tek tek gözden geçirdi.
Hiç şek ve şüphe etmeyeceği adamı aradı.
Hem ona güvenilecekti.
Hem de o adam kelleyi koltuğa -tereddüt etmeden- alacaktı.
İstanbul`daki darbecilerin gözü karaydı.
Ölümü göze alarak, göreve gidecekti.
Dürüst olacaktı.
Vatansever olacaktı.
Birde "Yiğit bir adam" olacaktı..
81 il valisi içinde bir SELAMİ ALTINOK çıktı ortaya.
Görev ona teklif edildi.
Erzurum`un DAĞDAŞ`ı tereddüt etmeden görevi kabul etti.
İl Emniyet Müdürleri ve İl Jandarma Komutanları, Savcılık makamının kolluk gücüdür.
Savcı`nın verdiği her emri yerine getirmek zorundadırlar.
Ancak savcılar alçak, savcılar kahpe, verilen emir kanunsuz.
Kara kitapta yazıyor ki; savcı`nın verdiği emri yerine getirmemek Anayasal bir suç.
Herşey bıçak sırtı.
Ya başarılacak, ya kaybedilecek.
Selami Altınok, bu yiğit adam, İstanbul Cumhuriyet Savcıları`nın verdiği hiçbir kanunsuz emri yerine getirmedi.
Hain ve köpek şube müdürlerinin hepsini görevden aldı.
Eğer Selami Altınok, kendisine tevdi edilen tarihi görevi başarı ile yerine getiremeseydi.
Şu anda Amerika`da korunup, kollanan alçak Kardinal, daha o tarihlerde Ankara`ya gelip, yerleşmişti bile.
15 Temmuz`a hiç gerek bile kalmayacaktı.
Sizlerin şimdi tankların altına yatmanıza gerek kalmayacaktı.
Çoğunuz toprağın altında olacaktınız zaten.
İstanbul-Üsküdar`da sayın Cumhurbaşkanımızın evi polis tarafından sarılmış durumda.
İçeri girip, Bilal Erdoğan`ı alacaklar.
Tamamı düzmece, yüzlerce uyduruk suçla suçlanacak.
Yeni İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok, onların etrafını Özel Harekat polisleri ile sarar.
Eğer İstanbul Emniyetine ait polisler, Başbakan`ın konutuna tecavüze yeltenirlerse, Polis Özel harekat onları tarayacak.
Yani, İstanbul`da polis polisi vuracak, oluk gibi kan akacak.
Ben bunları anlattığımda, bazı yarım akıllı dostlarım, bunun biraz abartı olduğunu söylüyordu.
Hiçte abartı olmadığını şimdi acı bir tecrübe ile görmüş olduk.
Ankara`da 50 civarında yiğit polisimiz, gözler kırpılmadan şehit edildi.
Meğer, benim yarım akıllı sandığım dostlarım var ya; onlarda çeyrek akıl bile yokmuş.
Bu ülkede bir kahramanlık destanı yazılacaksa eğer, en büyük kahraman, hiç şüphesiz Recep Tayyip Erdoğan`dır.
Siz sağ yanına da Selami Altınok`u koyun.
Yanılmamış olursunuz.
ÖNEMLİ NOT: Erzurumlular dadaş değil Dağdaş`tır.
Dadaş, onun kısaltmasıdır.
Dağdaş, Ağrı dağının iki yakasında yaşayan, aynı dağın insani demektir.
Dağın bir yakasında Azerbaycan Türkleri.
Diğer yakasında Erzurumlular, Karslılar, Bayburtlular, Erzincanlılar yaşar.
İşte, Dağdaş olmanın anlamı budur.