İzzet Dönmez Yazdı.

Bazı dangalak taifesinin, bazı dingil kümesinin, bazı dünya`dan bihaber zavallının dilinde pelesenk olmuştur; "Araplar bizi arkadan vurdu".

Yok yav.

Sahiden öyle mi olmuştu?

İlk mektepten itibaren öyle öğretilir, öyle yetiştirilirsen, aksini düşünmek mümkün mü?

1.400 senelik İslam tarihinde, tam bin yılı aşkın süre, Araplar Türk egemenliği altında kalmıştır.

Türklerin Araplara karşı saygısı sonsuz olmuştur.

Onlara, Hz. Peygamberin soyu olduğu için "Kavm-i Necip" denmiştir.

Bin yıl boyunca, 1. Dünya Savaşına kadar, 1789 Fransız İhtilalinin getirdiği etnik milliyetçilik kasırgasına kadar, İttihatçı- ayırımcı milliyetçilik hareketlerine kadar, Arapların hiç bir isyanı yoktur.

Savaşlarla Osmanlı Devleti dağılmış, güvenlik, asayiş ve huzur bitmiş, her etnik kimlik kendi başının çaresine bakar olmuş,

En son isyan eden millette Araplardır.

Onlarda, ok sınırlı sayıda kabile ve aşiretlerdir.

Osmanlı, o toprakları terk ederken, Arapların gözyaşları sel olmuş, akmıştır.

Son zamanlarda Kut ül Amare zaferinden bahsediyoruz.

Halil Kut Paşa`nın askerlerine bir bakınız, Askerin % 80`i Arap asıllıdır efendiler.

13 bin İngiliz`i esir alan askerin çoğunluğu Arap asıllıdır kardeşler.

Bendeniz, yani İzzet Dönmez adlı bu fakir, İngilizce bilirim, Fransızca bilirim, Arapça bilirim, hatta Farsça dahi bilirim.

Yani Frenk dillerinin yapısını da, Orta Doğu dillerini de bilirim.

Yeryüzünde en muhteşem dil Arapça`dır.

Farsça`da müthiş bir edebi dildir.

Benim gibi, hem Frenk dillerinin yapısını bilen, hemde Arap diline vakıf olanlar, beni çok iyi anlarlar.

Bilmeyenler ise, ucuz şovenlik yapar.

Onlar aklı, fikri kıt zavallılardır.

Hz. Peygamber`den sonra Emeviler döneminde İslam yeryüzünde en geniş sınırlarına ulaşmıştır.

Emeviler döneminde bütün İran, bütün Türkistan, Hindistan`ın önemli bir kısmı, yine Çin`in önemli bir kısmı,  Uzak Doğu Asya`da bugünkü Endonezya, Anadolu`nun önemli kısmı, bütün Kuzey Afrika, hatta Afrika`nın ortalarına kadar topraklar Emeviler döneminde İslam yurdu yapılmıştır.

Yeryüzünde bunun başka bir örneğine insanlık tanık olmamıştır.

Dahası var; yine Emevi Hanedanlığı döneminde bütün İspanya yani bugünkü İber Yarımadası İslam toprağı olmuştur.

Tam 781 sene İspanya`yı Müslümanlar yönetmiştir (781 - 1492)

Size çok ilginç bir bilgi vereyim..

O yıllarda, batıda sadece kilisede ki papazlar ve imparatorlar okuma-yazma bilir iken, Endülüs’te Müslüman ahalinin tamamı okuma-yazma biliyordu.

Hani o zor olan, kargacık-burgacık Arap harfleri ile Müslüman halkın tamamı okuma-yazma biliyordu.

Batıda okuma-yazma oranı yüzde 1 dahi değil iken, Endülüs’te okuma-yazma oranı % 100 idi.

Endülüs’te, Abbas Kasım ibn Firnas, Cabir bin Eflah, Muhyiddin İbn Arabi, İbni Rüşd, İbn Cübeyir ve Musa bin Meymun gibi muhteşem bilim adamları vardı.

Tıpta, Matematikte, Gök bilimlerinde, Felsefe`de, böyle bir kadro bir daha hiç bir araya gelmedi.

19. yüzyıl sonlarına kadar, İngiltere de, İtalya`da, Fransa`da onların yazdığı kitaplar, Üniversitelerde ders kitabı olarak okutuldu.

Aklı ve vicdanı olan her batılı bilim adamı itiraf eder ki;  Batı Rönesansının temelini Endülüs Arapları atmıştır.

Bütün Yunan ( Helen) klasiklerini, Çin klasiklerini, Hind klasiklerini tercüme ederek, batıya aktaran Endülüslü Müslüman Araplar idi.

Yeryüzü hala bir İbni Sina, bir Farabi, bir İbni Cabir, bir İbni Rüşd yetiştirememiştir.

Her milletin bir yükselme, yücelme, bir bocalama, gerileme ve çöküş dönemi vardır.

Araplarda, İslam dünyası da kendi Rönesansını mutlaka yapacaktır.

Yeniden kendi altın çağını yaşayacaktır.

Komlekse kapılmaya hiç gerek yok.

Batıda deniz bitti.

Yahudi dönmelerinin bize aşılamaya çalıştığı Arap düşmanlığını bırakın.

Bize kefereden asla dost olmaz, olmayacaktır da.

Bırakın artık şu aşağılık kompleksini.

Türk Milleti de, Araplar da, yeniden savaşa, savaşa,

Bedel ödeye, ödeye, hak ettiği yere gelecektir.

Evvel bizimdi.

Ebed bizimdir.

Biiznillah.