İzzet DÖNMEZ
Şimdi Karasu`da yani memleketinde ikamet etmekte olan, İmam-Hatip`te Beden Eğitimi hocamız Recep Ali Küçük`le dünkü sohbetimizde İmam-Hatipleri konuştuk.
Her Karasu`ya gittiğimde, Recep Ali hocamla mutlaka buluşmaya çalışır, sohbet etmekten büyük keyf alırım.
Diğer hocalarımla da buluşup, sohbet etmek, bana çok müstesna memnuniyet verir.
Çok değerli iki hocamız rahmete kavuştu.
Biri Mehmet Şeftali, diğeri Mustafa Karabulut.
Her iki çok kıymetli hocama rahmet niyaz ediyorum.
Mehmet Şeftali`yi uzun yıllar görmemiştim.
Bir sene okulumuzun mezunlar gününe gelmişti.
Şeftali hocamı görünce, hüngür hüngür ağladığımı hatırlıyorum.
Dünde Recep Ali Küçük hocama söylediğim gibi bizim öğrenciliğimiz yıllarında ki Adapazarı İmam-Hatip, Fen Liseleri ayarında bir okuldu.
Bunu hocalarımıza borçlu olduğumuzu asla unutamam.
Adapazarı İmam-Hatibin efsane futbolcusu Hicri Uzunözmen`le az önce telefonla konuştum.
Hicri kardeşim, uzun zamandır sağlık sorunları ile boğuşuyor.
Yüce Rabbim kendisine tez vakitte şifalar versin.
Hicri`nin sağlık durumuna çok çok üzgünüm.
Hicri, futbol oynadığı yıllarda benim futbol idölümdü.
Hep onun gibi bir futbolcu olmayı hayal ederdim.
Hicri, futbolcu olarak, yanlış zamanda hayata gelmişti.
O stilde, O kabiliyette bir futbolcuya, bugün olsa paha biçilemezdi.
O yıllarda sporun ve sosyal faaliyetin her dalında vardık.
Düşünsenize, Güreşte biz şampiyonuz, Voleybol`da biz şampiyonuz, Basketbol`da biz şampiyonuz.
Güreş`te 10 sikletin 8`inde İmam-Hatip şampiyon oluyordu.
Atatürk Lisesinden Haluk Koç, Sanat Okulu`ndan Veli Sancaklı hariç, diğer 8 siklette İmam-Hatipliler şampiyon oldu.
Seyfi Kol, Ali Altunsoy, Hüseyin Zor, Coşkun Şamur, Mustafa Civelek, Süleyman Aktaş, Hüseyin Akyazıcı, o şampiyon kadrodan aklımda kalan efsane isimlerden.
Kıymetli kardeşim Mehmet Olcay`ın liderliğinde okulumuz takımı, voleybol`da da, basketbol`da da şampiyon olmuştu.
Hiç unutmam, Mehmet Olcay, okulumuzun güreş takımında ağır siklette güreşmişliği dahi vardı.
Ben, okulumuzun mehter takımında uzun yıllar görev yaptım.
Yine okulumuzun kültür-edebiyat faaliyetlerinde hep önde bulundum.
Hatta "ÖNDER" adlı bir gazete dahi çıkardık.
Önder`in isim babası da bendim.
Rahmetli Selahattin Şimşek, okulumuzun milli amigosuydu.
Hicri Uzunözmen`in kaptanlığında, okulumuzun maçlarında sloganları Selahattin Şimşek belirliyordu.
Bir sloganımızda şuydu; "İmam, Önder, Filelere gönder".
Bu sloganı çok tutmuştum.
Edebiyat öğretmenimiz Ali Bilge Bayhan`ın öncülüğünde bir gazete çıkarmak fikri gelişince, gazetenin ismi kafamda hazırdı.
"ÖNDER" olacaktı gazetenin adı, çünkü İmam, önder demekti.
İmam, asla sadece camide namaz kıldıran adam demek değildi.
İmam, topluma her konuda liderlik, önderlik yapacak adam demekti.
İmam Şamil deyince, aklımıza ne geliyor.
Kafkas kahramanı İmam Şeyh Şamil gelir değil mi?
İmam Şamil, aynı zamanda Kafkas Müslüman Orduları’nın da Başkomutanıydı.
Her İmam-Hatipli, aynı zamanda birer manevi komutan olmalıydı.
Bizler, o yıllarda hep o inanç, azim ve kararlılıkla yetiştik.
Hepimiz, ayrı ayrı kendi sahalarımızın komutanı olmalıydık.
Bugünlere öyle geldik.
Bugünler asla tesadüf değildir.
Boşuna değildir bu Cihan-ı Alem`in uğraşması.
Boşuna değildir bu kadroyu alt etmek için kurgulanan alçakça senaryolar.
Bu kadro, Türk-İslam Dünyası`nın son direniş noktasıdır.
Birileri bunun farkında, birilerinin ise dünyadan haberi yok.
Elindekini kaybedince anlarsın dünyanın kaç bucak olduğunu.
İspanya- Gırnata Sultanı Abdullah es-Sagir gibi ağlamakta fayda etmez.
Başına gelince görürsün.
Buradan tekrar şifa diliyorum Hicri Uzunözmen kardeşime.