İzzet Dönmez Yazdı
Bu konuda fikrimi yazmadan önce, sizlere başka bir konu anlatacağım.
Rahmetlik dedem çok dindar bir insandı.
Öyle böyle değil yani.; "Allah" dediğinde, gözünden yaşlar dökülürdü.
Ömrünün sonuna kadar, sabah namazında üzerine güneş doğdurmamıştır.
Sabah namazı saatinden bir saat önce kalkar, Kur`an okur, namazı ondan sonra kılardı
Yani.....Her yıl sabah namazı ile Kur`anı hatmederdi.
Rahmetlik büyük dedem İzzet Usta`da aynen öyleymiş.
Rahmetlik dedem camide namaz kılarken ruhunu teslim etmiş adamdır.
Tanıyanlar böyle olduğunu bilir.
Ancak, Dedemin bir zaafı vardı, tepesi attığında çok fena küfrederdi.
Haksız ve yanlış işleri hiç hazmedemezdi, basardı küfrü.
Yıllar önceydi, Dedemin köyde bakkal dükkanı vardı.
Köyde bakkal dediğin ne ki; evdeki odanın biri bakkal işte.
Bakkal`a alışverişe gelenler, birazda dedemle sohbet ederdi.
Dedemde bu sohbetleri çok severdi.
Sohbet ve alışverişe gelenlerin, bazende hınzırlıkları da tutar, dedemi kızdırırlardı.
Dedemde kızınca, basardı küfrü.
Dedem küfür edince de, küfür ettirenler başlarlardı ekşimeye "Hacı küfür eder mi? Ayıp değil mi?".
Tabii, Böyle söylenince de merhum dedemi üzüntü basardı.
Öyle ya; Kabe`ye yüz süren adam küfür eder miydi?
Dedem, sağlığında 5-6 kere hacca gitmişti.
Hacı olmak, onun için çok büyük onurdu.
Zedelenmiş olması onu çok üzerdi.
Birgün, köydeki bakkala gelenler dedemi çok kızdırırlar, Dedem öfkesini yenemez,
Ayağa kalkar, "Hacılık sen şöyle kenarda dur" der,
Hacılık sanki kafaya giyilmiş külahtır, Dedem "Onu diyenin" diye başlar küfre,
Öfkesi bitinceye kadar küfür eder, "Hıh" der, oturur.
Dedemi kızdıranlarda, basar kahkahayı.
Kişilik ve karakter olarak dedeme çok benziyorum.
Yaşlandıkça, fizik olarak tıpa tıp dedeme benzemeye başladım.
Babam, ben çocuk yaşta iken gurbete gittiği için, dedemle daha çok birlikte olduk.
Kişiliğimin gelişmesinde dedemin çok büyük emeği var.
Dini ve milli hassasiyetlerimin tamamı dedemden mirastır.
Dedemden bana birde kötü miras kaldı.
Bende dedem gibi çok kolay küfür ediyorum.
Kendimi çok frenlemiş olmama rağmen, küfür bu sütunlardaki yazılarıma da yansıyor.
Ne yapalım, bizi sevenler var ise bu kadar kusura katlanacaklar.
Şimdi gelelim müftülerin nikah kıyma işine.
Hükümet bir kanun tasarısı hazırlamış.
Bu tasarı içinde, müftülere de resmi nikah kıyma yetkisi veriliyormuş.
Her zaman olduğu gibi, malum çevrelerde kıyamet koptu.
Şu anda resmi nikahı kimler kıyıyor?
Belediye nikah memurları, köy muhtarları, gemilerde, gemi kaptanları, yurtdışında konsoloslar, cezaevlerinde, müdürler, yasal durumları uygun olan her yurttaşı evlendiriyorlar.
Hükümet, bu uygulamaya müftüleri de dahil ediyor.
Müftülerin tamamı devlet memurudur.
Nikah kıyarken, diğer kamu görevlilerini bağlayan hususlar, müftüleri de bağlar.
Hiçbir müftü 18 yaşını doldurmamış kişiyi evlendiremez.
Evlenmesi kanunen mümkün olmayan kişileri evlendiremez.
Zaten yapılan her nikah işlemi, nüfus kütüğüne kaydedilmek zorundadır.
Kanuna aykırı hiçbir nikah akdi, nikahı kim kıymış olursa olsun, nüfus müdürlüğünde tescil edilemez.
Hal böyle iken, bazı malum çevreler, Müftülerin sübyancılık yaparak, çocuk yaşta kişileri evlendireceği yaygarasını basıyor.
Bir haysiyetsiz eski Yargıtay Başsavcısı var, o da yumurtlamış; "Böyle giderse, imamlara da boşanma yetkisi gelebilir" demiş.
Bu pezevenk Yargıtay Başsavcısının geçmişte yaptığı puştlukları unutmadık.
Şimdi bana sizde diyeceksiniz ki; Hoca, gene küfre başladın işte.
Nasıl başlamayayım, bu ülke yurttaşlarının en az % 70-80`i dini nikah kıymadan, gerdeğe girmez.
Dolayısı ile iki ayrı nikah kıymak zorunda kalır.
Ne olur, iki nikah aynı anda olmuş olur.
Sana ne kardeşim, sana ne.
Türkiye`de % 20-25`likte bir kitle var, dini nikah kıydırmazlar, gusül abdesti almazlar, ömür boyu cenabet gezerler.
Öldüler mi de, cenazeleri caminin avlusuna gelir.
Nikahlarınızı müftü kıymasın kardeşim.
Ölülerinizi de camiye getirmeyin kardeşim.
Hatta ölülerinizi Müslüman mezarlığına da gömmeyin.
Sizi orada da istemiyoruz.
Tıpkı, Ermeni mezarlığı gibi, Musevi mezarlığı gibi, size ayrı mezarlık yapılsın.
Ölülerinizi oraya gömün.
Müslüman mezarlarından farklı olsun diye, kiminiz yan yatın, kiminiz dik yatın, kiminiz ise kıç kıça yatın.
Ne haliniz var ise göründe, düşün bizim yakamızdan!