İzzet Dönmez
Geçenlerde, eski Orman Bakanı Ersin Taranoğlu ile, partilerinden istifa eden ve yeni parti kurma hazırlığında olanlarla ilgili bir değerlendirme yapmıştık.
Ersin Taranoğlu, bana aynen şöyle demişti;
"Partisinde Başbakanlık yapmış, Cumhurbaşkanlığı yapmış isimlerin, partisinden istifa hakkı yoktur. Milletvekili, Bakan, İl Başkanı istifa edebilir. Başbakanlar, Cumhurbaşkanları edemez"
Zaman zaman, güncel siyasi konularda Ersin Taranoğlu beni arar, karşılıklı fikir alışverişinde bulunuruz.
Başka birçok eski siyasi dostla da böyle sohbetlerimiz olur.
Genellikle de Ersin Taranoğlu ile fikren uzlaşamayız.
Ben farklı şeyler söylerim, ona göre doğrular daha farklıdır.
Elbette ki; Ersin Taranoğlu`nun siyasi tecrübesine her daim saygı duyarım.
İstifade de ederim.
Ancak, kimler istifa eder, kimler istifa edemez?
Bu konular tartışmalıdır.
Bu işin genel geçer bir kuralı yoktur.
Şöyle geçmişe bir göz atalım.
Cumhuriyet Halk Partisi`nin Başbakan`ı Celal Bayar, CHP`den ayrılmış ve parti kurmuştur.
4 yıl sonrada, partisi tek başına iktidara gelmiş, bu sayede Celal Bayar, Türkiye`nin 3. Cumhurbaşkanı olmuştur.
Gerçi Celal Bayar, CHP`den istifa etmedi, ihraç edildi.
İhraç olayı, şekli bir durumdur.
Celal Bayar ve arkadaşları, ihraç edilmeseler, zaten istifa edeceklerdi.
CHP`nin çok popüler 4 ismi, Celal Bayar, Prof. Dr. Fuat Köprülü, Refik Koraltam ve Adnan Menderes, CHP`nin Meclis gündemine taşıdığı toprak reformu konusuna ünlü 4`lü takriri vererek, parti disiplinine aykırı hareket etmişlerdi.
İhraç`ta kaçınılmaz olmuştu.
Zaten bu ünlü 4 isim, gemileri yakmıştı.
Demokrat Parti, böyle doğdu.
5 Kasım 1972`de yapılan Cumhuriyet Halk Partisi Kurultayı`nda, Genel Başkan İsmet İnönü, Bülent Ecevit`e karşı yarışı kaybetti.
Cumhuriyet Halk Partisi`nin 2 numaralı kurucusu, Şevket Süreyya Aydemir`in dediği gibi, 2. Adam İsmet Paşa (İnönü), CHP üyeliğinden anında istifa etti.
CHP sayesinde Dışişleri Bakanı olan, CHP sayesinde Başbakan olan, CHP sayesinde 12 yıl Cumhurbaşkanlığı yapan İsmet İnönü, partisinden istifa etti.
Kalan ömrünü, Cumhuriyet Senatosunda Kontenjan Üyesi sıfatı ile tamamladı.
İsmet İnönü`yü kurduğu parti`den istifaya sürükleyen neydi?
O yılları gün gün yaşadım ve çok dikkatle takip ettim.
İsmet İnönü, eski Genel Sekreteri Bülent Ecevit ve onun yol arkadaşlarının CHP`yi bir maceraya sürükleyeceğine inanıyordu. Bu konuda çok şüpheciydi.
CHP`nin bu ekibin eline geçmesi halinde, hem Cumhuriyet Rejimin tehlikeye düşeceğine, hemde CHP`nin marksist kulvarlarda savrulacağına inanıyordu.
Onun solculuk anlayışı, sadece orta`nın biraz soluydu.
CHP, tam bir Devlet Partisi`ydi.
Devlet`in kurucu partisiydi.
Kurucu ana ideolojiden sapma olamazdı.
İnönü, 1972 Kurultayında, hayli yaşlıydı.
Tabana hakim değildi.
Meramını tam anlatamadı.
Parti tabanı, acele iktidar istiyordu.
Kurultay`ı kaybedince, geleceğin sorumluluğunu almamak için, partisinden istifa etti.
1972`de Marksist solunda desteği ile CHP`de Genel Başkan seçilen Bülent Ecevit, 1970`lerin sonuna doğru, bu tabana hakim olamaz duruma geldi.
Merhum Bülent Ecevit, hiçbir zaman Marksist ideolojiye sahip olmadı.
O, İskandinav tipi, veya Almanya`da Willy Brand tipi Sosyal Demokrasi`ye inanıyordu.
Ancak, parti içinde, işler umduğu gibi gitmedi.
Bütün mezhepçi bölücüler, CHP`ye doluşmuşlardı.
Bütün Kürtçü-Bölücü unsurlar, CHP`ye kapaklanmıştı.
Bülent Ecevit, ülke`nin neresinde bir parti toplantısı düzenlese,
Meydan`ın bir kenarına toplanan bu güruh, başlıyordu slogan atmaya.
"Halklara Özgürlük", "Kürdara Azadi"
Ecevit`i konuşturmuyorlardı.
Araya 1980 darbesi girdi.
Bu durum, merhum Ecevit için bir fırsat oldu.
CHP Genel Başkanlığından istifa etti ve eşi Rahşan Hanımla DSP`yi kurdu.
Bence Ecevit doğru mu yapmıştı?
- Hayır.
Parti`nin başında kalıp, bunlarla mücadele etmeliydi.
Çünkü parti`ye bunların doluşmasına Ecevit neden olmuştu.
Bülent Ecevit, çok duygusal bir insandı.
Bunlarla mücadeleyi göze alamadı ve istifa etti, yeni parti kurdu.
Bu bölücü unsurlarla esas mücadeleyi Deniz Baykal yaptı.
Parti`deki bütün bölücü ve yıkıcı unsurları tek tek temizledi.
CHP, onun döneminde asli kimliğine döndü.
CHP, tam sayın Baykal`ın liderliğinde, bu işin kaymağını yiyecekken, Mayıs 2010`da o kaset operasyonuna uğradı.
2002 yılında % 19 oy ile sandıktan çıkan sayın Baykal ve CHP`nin oy oranı, 2011 seçimleri arifesinde % 28-30`ları gösteriyordu.
Baykal`ın liderliğindeki CHP sürekli bir yükseliş trendindeydi.
Kim, niçin CHP`yi yeniden dizayn etmek istedi?
Takdirini sizlere bırakıyorum.,
Parti liderleri dahi, haklı gerekçeler oluşursa, partilerinden istifa edebilir.
Yeter ki, hain bir projenin gereği olmasın.
Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki, millet bu işi yutmaz.