MHP KESİN TAVRINI ORTAYA KOYDU.

HDP`nin içinde olacağı ya da dışarıdan destek vererek kurulacak tüm Hükümet modellerine MHP kesin olarak kapıyı kapattı.

Zaten azıcıkta aralık bıraksa, bu MHP`nin bitişi olur.

Bu formül devre dışına çıkınca, Kemal Kılıçdaroğlu`nun Başbakan olacağı formüllerde çöpe gitmiş oluyor.

HDP`nin olmayacağı hiç bir Hükümet modeli de Ak Partisiz olmaz.

Öyle gözüküyor ki; güç bela da olsa, ufukta bir Ak Parti-CHP hükümeti, ya da Ak Parti-MHP Hükümeti gözüküyor.

Benim tercihim ilk planda, Ak Parti-CHP Hükümeti`dir.

Bu Hükümet, bu Mecliste yeni bir Anayasa yapabilir.

Barış sürecini devam ettirebilir.

Türkiye bir restorasyon dönemi geçirebilir.

CHP tabanı, Ahmet Davutoğlu`nun Başbakanlığına çok fazla itiraz etmez.

Yeni Anayasa`da Başkanlık Sistemi gündeme gelmez.

Ancak Başkanlık Sistemi olmasa da Türkiye yeni bir Anayasa`ya muhtaç.

Türkiye`nin bütün çivileri yerinden oynamış durumda.

Devletin kurumları tamamen yıprandı.

Halk askerine güvenmiyor.

Halk polise güvenmiyor.

Halk yargıya güvenmiyor.

Halk siyasetçiye güvenmiyor.

Böyle bir Devlet organı ne kadar devam edecek?

Bu yargıma hemen cevap verilecek şimdi.

Ak Parti 13 yıldır iktidarda ya; bütün suç iktidar partisinde.

Hayır, öyle değil.

Elbette ki iktidarında çok kusuru var.

Asker üzerinde paralel yapının operasyonları var.

Tamam, asker de sütten çıkmış ak kaşık değil hani.

Hiçte öyle olmadı.

Çok partili siyasi hayata geçtiğimizden beri asker, Türkiye oligarşisinin her daim stepnesi oldu.

Burnu siyasetten hiç çıkmadı.

Türk Polis Teşkilatı, 12 Eylülden önce Pol-Der, Pol-Bir diye paramparçaydı.

12 Eylülden sonra da, mafyatik yapılar.

Cemaat örgütü polisin itibarını yerle bir etti.

Yargının hali zaten içler acısı.

Yargının içinde bir dönem Bürokratik oligarşi hüküm sürüyordu.

Bir dönem mezhepçi örgütlenme boy gösterdi.

Daha sonra da Cemaatçi-Paralel örgütlenme yargıyı teslim almış.

Bu durumu dehşet bir şekilde gördük maalesef.

Yargıda Paralel örgütlenme, Ak Parti iktidarından çok önceleri tamamlanmış.

Bu açıkça görülüyor.

Artık öyle anlaşılıyor ki; devlet, bazı kurumlarında can yakma pahasına restorasyon yapmak zorunda.

Vatandaş, yastığa başını koyduğunda, ``Benim ülkemde hukuk var, hakimler var`` diyebilmeli.

Vatandaş, yastığa başını koyduğunda, benim ülkemde ordum var, beni her türlü harici ve dahili düşmana karşı korur diyebilmeli.

Benim polisim, gece demeden, gündüz demeden, benim can güvenliğimi, mal güvenliğimi, ırz ve namus güvenliğimi korur diyebilmeli.

Bundan sonra kurulacak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinin işi elbet çok zor.

Türkiye, zoru başarmalı.