İzzet Dönmez Yazdı.
Yazımın hemen başında belirteyim ki; bir tek Suriyeli`nin ya da bir tek başka ülke yurttaşının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapılmasına taraftar değilim.
Bu karşıtlığım asla bir ırkçı yaklaşım değildir.
Dileğim o dur ki; Herkes kendi vatanında kalsın.
Herkes kendi vatanında yaşasın.
Kimse yurdunu, vatanını terketmesin..
Vatanını, toprağını, yurdunu terketmenin ne demek olduğunu en iyi ben ve ailem biliriz.
Tam 50 yılı aşkın süredir benim ailem gurbette yaşıyor.
Eşim vefat etti, ailem cenazeye yetişemedi.
Cenazeyi tek başıma gömdüm.
Depremde kızım vefat etti, cenazeyi tek başıma gömdüm.
Oğlumun cenazesini enkaz altından hemen çıkaramadığımız için, Belçika`dan amcaları geldi, onlarla birlikte defnettik.
Kimse durduk yerde vatanını, ocağını, bağını, bahçesini terketmez.
Bazı dingil taifesi sosyal medyada ahkam kesiyor.
Suriyeliler vatanlarını savunmuyormuş ta, Türkiye`ye kaçıyormuş.
Vatanını savunmayana vatandaşlık verilmemeliymiş.
Yuh size.
Sizin ağzınızın ortasına tüküreyim ben.
Suriye`de 4 yılda tam 600 bin insan öldü.
Yüzbinlercesi de yaralı..
Kolu bacağı kopmuş yüzbinlerce insan....
Milyonlarca insanın evi, işyeri yerle bir edilmiş.
Elektrik yok, bir damla su yok, yiyecek-İçecek yok.
Ulen deyyus oğlu deyyus.
Boş meydanda ahkam kesiyorsunuz.
Bir tekiniz çocuğunuzu Güney Doğu`ya askere gönderiyor musunuz?
Kaç günden beridir paylaşıyorum, Güney Doğu`da benim canlarım şehit olup, geliyor.
Ahkam kesenlerin bir tek yakını yok bu kavganın içinde.
Suriye`de bir dram yaşanıyor.
Suriye`de bir avuç Kızılbaş-Nusayri azınlık ülke idaresini ele geçirmiş.
Nüfusun % 90`ı ülke idaresinden soyutlanmış.
Bir avuç azınlık çete, sırtını 65 yıldır Moskof`a dayamış.
Ülkeyi demir yumrukla yönetiyor.
Sünni-Müslüman çoğunluğun hiç bir hakkı tanınmıyor.
Sesini çıkaran, ya yok ediliyor, ya vatanı terk ediyor.
Suriye`nin 65 yıllık kaderi bu..
Anadolu yurdu nüfusu`nun % 30`u göçmen.
Yani, bu topraklarda yaşayan asgari 25-30 milyon insan göçmen.
Kimi Kafkaslardan, kimi Balkanlardan göçmüş.
Anadolu bir göç yurdu.
Gelen herkesi bağrına basmış.
Anadolu insanı, hiç ikilemeden, toprağını, aşını, kaderini gelenlerle paylaşmış.
Gelenlerin büyük çoğunluğu etnik anlamda Türk’te değil.
Bu topraklarda 100-150 senedir tek millet, tek kan olarak birlikte yaşıyoruz onlarla.
Hiç bir sıkıntı da yok.
Bugün, Suriye dediğin topraklar, daha 93 yıl önce senin toprakların idi.
Her Suriyeli 93 yıl önce senin verdiğin nüfus cüzdanı ile yaşıyordu.
Senin verdiğin pasaportla seyahat ediyordu.
Hala sandıklarda Osmanlı’nın verdiği nüfus cüzdanları saklıdır beyler.
Nineler, Dedeler hala o kimlikleri onurla saklar.
Hama, Humus, Halep, Şam, Lazkiye, tıpkı Gaziantep gibi, tıpkı Şanlıurfa gibi, tıpkı Kahramanmaraş gibi, senin toprakların idi.
Kimse sana karşı ayaklanmadı.
Kimse sana ihanet etmedi.
Tarih herşeyi yalan yazıyor.
Resmi tarihin yazdığı herşeyin kuyruklu yalan olduğu gibi, Arapların isyan ettiği, ihanet ettiği de kuyruklu yalandır.
Bütün isyan, Emperyalist ülkelerin para ile satın aldığı bir kaç Arap aşireti ile sınırlı.
Diğer zavallı Arapların bu isyanlardan haberi bile yok.
Araplar, tam bin yıl Türklerin idaresinde yaşadı.
Hiçbir yerde isyan yok.
Selçuklular ve Osmanlıların idaresinde tam bin yıl geçirdiler.
Kan emici emperyalist ülkelerin petrol yataklarına egemen olma hevesi.
Arap yurdunun lime lime parçalanmasına vesile oldu.
Her petrol kuyusunun başına para ile satın aldıkları bir Arap şeyhini oturttular.
Hadise bundan ibarettir.
Arapların içinden hainler çıkmış.
İyi, kabul; ya senin içinden çıkan hainlere ne demeli?
Senin topraklarında milyonlarca hain yaşıyor.
PKK’nın partisine verilen her yüz oyun 30’u Türk soylu hainlere ait.
Buna ne buyuracağız?
Beyler; Suriyeliler gelmeden dahi, senin topraklarında zaten 5 milyon Arap yaşıyor.
Bir kısmı Nusayri, bir kısmı Sünni, 5 milyon Arap yaşıyor bu topraklarda.
Urfa’ya, Antep’e, Mardin’e PKK’nın yerleşememe sebebi Araplardır.
Siz Mardin Şenköy’ü bilir misiniz?
Şenköy, Mardin- Midyat ilçesine bağlı bir Belde’dir.
Nüfusunun tamamı Arap’tır.
Kadın-erkek.
Herkes korucudur orada.
Köyün merkezinde ki mezarlıkta ölenlerin en az yarısı PKK kurşunu ile ölmüştür.
Midyat’ta karakolumuza yapılan saldırıyı, ellerinde Türk bayrakları ile lanetlemeye, Midyat meydanına çıkanların büyük çoğunluğu Şenköy’lü Araplardır.
Midyat’ta belediye’nin Ak Partili olmasının nedeni de, orada yaşayan Araplar’dır.
Midyatlı, Şenköylü genç Arapların çoğunluğu aslında MHP’li ve Ülkücü’dür
Arap ve Ülkücü.
Ne kadar enteresan değil mi?
Evet, Güney Doğu’da yaşayan her Arap, PKK’ya karşı Milliyetçi’dir.
Türk Devletinden yanadır.
Urfa’nın Harran ilçesinde bir tek hane Türk yoktur.
Nüfusun tamamı Arap’tır.
Belediye Başkanı MHP’lidir.
Susak kafalı Ulusalcı kardeş!
Senin hiç bir şeyden haberin yok,
Tarih bilmezsin, coğrafya bilmezsin.
Kelam-ı Kadim gibi, elinde sadece SÖZCÜ gazetesi, o gazetenin zır cahil, kör cahil köşe yazarlarını okursun, dünya’dan bihaber, ahkam kesersin.
Efendim; Laf ola beri gele..
“Bizim ne işimiz varmış Suriye bataklığında?”
Bunu önce zır cahil liderleri söylüyor.
Sonra boş teneke ulusalcı taife koro halinde tekrar ediyor.
Atatürk’ümüz “Yurtta sulh, Cihanda sulh” demişmiş.
Kötü de bir laf değil.
Estetik ve yakışıklı bir laf.
Hepsi bu.
Atatürk “Yurtta sulh” demiş.
Dersimde taş üstünde taş bırakmamış.
İyi de yapmış.
Doğu’da ki ayaklanmalarda tam bir mıntıka temizliği yapmış.
Atatürk “Cihanda sulh” demiş.
Demiş ama, fırsatını bulduğu an, Fransa işgali altında ki Hatay’a girmiş.
Ordusuna güvenseydi, Kerkük ve Musul’a gireceği kesindi.
Kerkük ve Musul yüreğinde yara bırakarak öldü.
.”Atatürk cihanda sulh” dedi amma.
Atatürk’ün partisinde Genel Başkan olan merhum Bülent Ecevit, 200 sene önce larsakiğimiz Kıbrıs’a çıkarma yaptı.
Demek ki; şartlar oluştuğunda, Atatürk’ün yakışıklı lafı anlamını yitiriyor.
Suriye bataklık imiş.
Suriye’nin topoğrafyasını artık karış karış biliyoruz.
Bir karışlık bataklık yer yok.
Kim diyor bataklık lafını?
Kızılbaş-Alevi Kemal Kılıçdaroğlu.
.Suriye’nin başında kim var?
Beşar Esad.
O da Kızılbaş-Nusayri-Alevi.
“Bir gönül kayması yoktur” diyenin ben alnını karışlarım.
1960’lı yıllarda Devrimci Doğu Kültür Ocakları, ayrılıkçı bir Kürt Derneğidir.
Kemal Kılıçdaroğlu, Marksist-Alevi-Kürt genci olarak oraya üyedir.
Yazılı üye olması şartta değildir, oranın müdavimidir.
Kılıçdaroğlu’nun hem Kürtçülüğü aktiftir, hem de Alevi kimliği.
Kimse kimseye rol yapmasın.
Herkes birbirini biliyor.
Suriye Politikası, bir Devlet Politikasıdır.
Orta Doğu’da bir santranç oynanmaktadır.
Bütün emperyal ülkeler aktif olarak oyunun içindedir.
Herkes askeri, istihbari, siyasi gücü ile buradadır.
Senin dangalaklar “Bizim Suriye bataklığında ne işimiz var?” diyor.
Efendi, Efendi, savaşın yarısı senin topraklarında oluyor şu anda.
Hemde yeni değil, 35 senedir senin topraklarında savaş var.
Hatta 95 senedir, hatta 210 senedir bu topraklarda savaş var.
Sen bütün ordunla savaş meydanındasın.
Uçağınla, helikopterinle, tankınla, topunla, tüfeğinle, yüzbinlerce asker ve polisinle sen savaş meydanındasın.
Daha ne olacaktı?
Senin dünkü düşmanların, bütün gücü ile ihanet odaklarına destek veriyor.
Sen, düşmanını dize getirirsen eğer, Bütün emperyal güçleri dize getirmiş olacaksın.
Suriye’nin kaderi ile Anadolu’nun kaderi ortak.
Sen istesen de böyle, İstemesen de böyle.
Halep, Diyarbakır’dan yüz defa, Bin defa daha Türk.
Bu aptallık, Bu tarih şuurundan yoksunluk daha ne kadar devam edecek Allah’ım?