VAKTİYLE AKYAZI`DA BİR "SÜSLÜ HOCA" VARDI.
İzzet Dönmez Yazdı..
Adını burada vermeyeceğim.
Sağ mıdır, öldü mü?
Onu da bilmiyorum.
Akyazılılar onu çok iyi tanırlar.
"Süslü Hoca", klasik imamlara hiç benzemezdi.
Akyazı-Baraka camiinin imam-hatibiydi.
Saçları her gün briyantinliydi.
Kruvaze yaka takım elbise.
Yaka cebinde ipek mendil.
Boynunda daima ipek fular.
Yumurta topuk ayakkabı giyerdi.
Altında da daima Mercedes araba olurdu.
Caminin yakınında da emlak ofisi vardı.
Yaşar Nuri Öztürk`ü gözünüzün önüne getirin.
Onun nerdeyse kopyasıydı.
Erkek cemaatten fazla, hanım cemaati vardı.
Akyazı`nın sosyete hanımları ona bayılırdı.
Belli günlerde yarım başörtülü hanımlara vaaz verirdi.
Ona göre, Kur`an`ın bir çok yasağı yumuşatılmıştı.
LIGHT bir Müslümanlık mümkündü.
.İmam olmasına rağmen, kumaş pantolonun ütüsü hiç bozulmazdı.
Duydum ki; Kaymakamlıkta memur olarak çalışan dul bir hanımla kayıplara karışmış.
Karısını ve çocuklarını orta yerde bırakaraktan.
Kimseye de sürpriz olmamıştı.
Hayatım boyunca, dinde icat çıkaran hocalardan hiç hoşlanmamışımdır.
Sonradan Müslüman olmuşlara hep kuşku ile bakmışımdır.
Ne yazık ki zaman beni hiç haksız çıkarmadı.
Yaşar Nuri Öztürk`ün bir kaç konferansına gittim.
Yıllar önce, Baltürk Otel`de de bir konferansına gitmiştim.
Otelin girişinde, yazdığı kitapları birileri yaymış, satıyor.
İyi, güzel de, o konuşurken kitap satan birileri ikide bir gelip, kulağına bir şeyler fısıldıyor.
Zaten her cümlesinin sonu yazdığı kitaplara atıfla bitiyor.
Mübarek; kitaplarını okuyacaksam, seni canlı niye dinlemeye geldim?
Kitap satıcılardan biri, gene geldi, kulağına bir şeyler fısıldadı.
Hoca sustu, daha konuşmuyor.
Meğer dışarda kitaplarını pazarlayanlar, eski hanımından oğullarıymış.
Arada bir, Hoca`ya kitap satış rakamı getiriyorlarmış.
Hoca, satıştan memnun değilmiş.
Konuşmaya ara verdi.
Beklediği satış gerçekleşmezse eğer, konuşmayı bitireceğini söyledi.
Açıkça milleti tehdit etti.
Orada 500-600 kişi varız.
Ben zaten kitapçıyım.
Hoca`nın bütün kitapları bende mevcut.
Çok lazımmış gibi, Hoca konuşmazsa, çok fena olurmuş gibi, herkes birbirini kitap almaya zorluyor.
Hoca`yı buraya davet edenlere sordum "Buraya gelmesi için Hoca`ya para vermediniz mi?" dedim.
En yüksek rayiçten ödemeyi peşin yaptıklarını söylediler.
"Kitap işi de gündemde yoktu" dediler.
Salondan çıktım, eve gittim, Hoca`nın bütün kitaplarını çöpe attım.
Allah cc.`dan affımı diledim.
Aklıma Necip Fazıl`ın bize Yıldız sinemasında yaptıkları geldi.
10 bin kaymeyi almadan konferansa başlamamıştı..
İslam satarak, bunun rantını yiyerek yaşayanlara, yedikleri haram olsun.