İzzet Dönmez
Üzerinize afiyet, 3 gündür bir gripal enfeksiyon geçiriyorum.
Yazılacak öyle konular varki, bunları atlamak zorunda kalıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Libya`nın meşru Hükümeti ile 27 Kasım`da yaptığı "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması", Akdeniz`deki bütün dengeleri altüst etti..
Bütün hesap ve planları bozdu.
Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması anlaşması, ayrı bir yazı konusu.
Libya`da Muammer Kaddafi devrildikten sonra, bu ülke bir daha istikrar yüzü görmedi.
Zaten istikrarı bozulsun diye Kaddafi devrildi.
Tıpkı Irak gibi,
Tıpkı Suriye gibi,
Tıpkı Yemen gibi.
Size enteresan gelmiyor mu?
Bölgede siyasi istrikrarsızlık yaşanan ülkelerin nerdeyse tamamı, daha önce Osmanlı egemenliği altındaki topraklar.
Buralarda Osmanlı 400 sene, 500 sene hüküm sürmüş, kimsenin burnu kanamamış.
Şimdi kan gövdeyi götürüyor.
Bizim ülkedeki geleneksel solcu kafayı hepiniz bilirsiniz.
Bu kafa, bizim Yeniçeri Ocağı`nın çürüme dönemlerindeki "İstemezükçü" kafanın aynısı.
Bunlar "İstemezük" dedilermi, o iş bitti.
Daha ikna şansın yok.
Geçenlerde yine bu geleneksel solcu kafa, slogan atıyordu,
"Libya`da Türk askerinin ne işi var?"
Bende altına not düştüm; "20 Eylül 1908`de 27 yaşındaki Mustafa Kemal`in Libya`da ne işi var ise, şimdide Türk Ordusu`nun o işi var"
Solcu kafa cevap vermiş;
"1908`de Libya Türk toprağı idi. Mustafa Kemal onun için gitti. Şimdi orası Türk toprağı değil"
Geleneksel solcu kafa, bu kafa işte.
Libya`yı İtalyanlara Mustafa Kemal mi hediye etti?
Başta Enver Paşa olmak üzere, bir avuç gönüllü gitti Libya`ya ve yerli halk ile birlikte İtalyanlara karşı savaştı.
Akabinde 1. Dünya Savaşı patladı.
Oraları toptan terketmek zorunda kaldık.
Hani Mustafa Kemal çok içer ya,
Hani Mustafa Kemal, 70`lik rakıyı kuru leblebi ile götürür ya.
Sebebi, bu işte.
Sebebi, kaybedilen milyonlarca kilometre kare vatan toprağıdır.
Mustafa Kemal`in İskenderiye, Trablusgarp, Derne, Tobruk ve Bingazi maceralarını okumanızı öneririm.
Birşey sizin dikkatinizi hiç çekiyor mu?
Nedir o "Birşey?"
Alın elinize bir dünya siyasi coğrafya haritası.
Bakın o haritalara.
Afrika`nın Kuzey Batısındaki Moritanya`dan Uzak Doğu Asya`daki Malezya`ya kadar ülkelerin bayraklarına bir bakın.
Bu ülkelerin hepsinin bayrağında ay ve yıldız vardır.
Moritanya`nın, Cezair`in, Tunus`un milli bayraklarında ay ve yıldız vardır.
Dahası var, Baas takımı iktidara gelinceye kadar, Mısır`ında bayrağı ay ve yıldızlıydı.
Bunun anlamı nedir?
Bunun anlamı şudur;
Bu müslüman ülkeler, haykırıyor bize, "Ben, sana aitim" diyor.
"Sakın beni unutma" diyor.
Ve yine diyor ki,
"Ben, hilal`in altında mutluyum"
Yine o ülkelerin halkı diyor ki,
"Birgün bana dönmeyi düşünürsen, hilal`in altnda seni bekliyor olacağım"
Türk Milleti, bu toprakları kendi istekleriyle terketmedi.
Zorla çıkarıldılar.
Tezgahla, dümenle elimizden alınan topraklar, lime lime edildiler.
Yetmedi, yeniden bölüp, parçalıyorlar.
Gazi Mustafa Kemal`in bir avuç arkadaşı ile gittiği Trablusgarp`ı bir ümit, düşman çizmesinden kurtarırız hayali gerçekleşmemiş.
Şimdi Libya Hükümeti, Osmanlıyı yeniden o topraklara çağırıyor.
Türk Ordusu, Libya`ya girerse, bu 13. ülke olacaktır.
Dün çıktığımız Kosova`da, Saray Bosna`da askerimiz var mı?
Var.
Dün çıktığımız Irak`ta, Suriye`de askerimiz var mı?
Var.
Dün çıktığımız Kıbrıs`ta askerimiz var mı?
Var.
Dün çıktığımız Katar`da, Sudan`da, Azerbaycan`da askerimiz var mı?
Var.
Oralarda bizim askerimiz olmak zorunda.
Milli sınırlarını oralardan başlatmaz isen,
Gaziantep`in, Şanlıurfa`nın, Kahramanmaraş`ın sınırlarını koruyamazsın.
Düşman gelir, oralara dayanır.
Dün, savaş kaybederek, terketmek zorunda kaldığımız bütün topraklarda hak ve hukukumuz vardır.
Bunu inkar eder isek, senin elinde kalan son vatan toprağıda tartışma konusu olur.
Türk Devleti ve Türk Ordusu, yüz yıl önce terketmek zorunda kaldığı topraklara, yeniden dönmek zorundadır.
Ne kadar kafamızı kuma gömersek gömelim.
Ne kadar kendimizi inkar edersek, edelim.
"Türkiye" büyük bir ülke`nin, çok büyük bir devlet`in adıdır.
Ne mutlu ki o zamanki devlet yöneticilerimize,
Bundan 45 sene önce, her türlü riski göze alarak, Kıbrıs`a çıkarma yapmışlar, Akdeniz`in göbeğinde hak sahibi olmuşuz.
Şu anda Libya Yönetimi ile yapılan münhasır ekonomik bölge ya da deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması, ülkemizin istikbali için, müthiş bir anlaşmadır.
Bu anlaşmanın yürürlükte kalması için, mevcut Libya Yönetimininde ayakta kalması lazımdır.
Mevcut Libya Yönetimini ayakta tutmak, Kıbrıs`ta Rauf Denktaş`ı ayakta tutmak kadar önemlidir.
Türk Milleti,
Yeryüzünün "Efendi Toranagasıdır"
Türk Milleti,
Allah tarafından seçilmiş bir millet`tir.
Türk Milleti,
Allah`ın Arslanı, İslam`ın kılıcıdır.
Kahraman Türk Ordusu`nun yeni görevi hayırlı olsun.