İzzet Dönmez Yazdı
Milli Şairimiz Mehmet Akif, Safahat`ında şöyle yazar;
``Geçmişten adam hisse kaparmış, Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
"Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?``
1950`de Başbakan olan rahmetli Adnan Menderes, 10 yılda bu ülkeye çok büyük hizmetler yaptı.
Sırtındaki ceketinde 40 tane yama olan Anadolu insanına inanılmaz refah artışları sağladı.
Ancak, ülke kalkındıkça, enerjiye ve bazı sınai yatırımlara acil ihtiyaçlar doğdu.
Bu yatırımları yapabilmek içinde çok ciddi paralara ihtiyaç vardı.
Menderes, Amerika`ya gitti, Başkan Roosevelt`ten 300 milyon dolar kredi istedi.
Başkan Roosevelt "Yok, olsa, dükkan senin" dedi.
Amerika`dan eli boş dönen Menderes, yönünü Rusya`ya çevirdi.
Başta Amerika ve tüm Batı, Türkiye`nin sanayileşmesini kesinlikle istemiyordu.
Çünkü sanayileşmek, bağımsızlık demekti.
Amerika, Türkiye`nin sadece tahıl ambarı olmasını istiyordu.
1960 yılının Nisan ayında bir heyet Rusya`ya gitti.
Hemen akabinde Mayıs`ın 27`sinde askeri darbe oldu.
Darbecilerin tamamı Amerikan köpeği idi.
Türkiye`nin sanayileşmesi için, canını dişine takan üç isim rahmetli Adnan Menderes, rahmetli Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, rahmetli Maliye Bakanı Hasan Polatkan.
Amerika`nın gözü önünde, Amerika`nın izin ve müsaadesi ile Amerikan köpeği askerler tarafından idam edildiler.
Dikkatinizi çekerim, 1960 darbesinde iki şey oldu.
Birinci şey, Darbecilerin o zamanki fiili lideri merhum Alparslan Türkeş, 27 Mayıs sabahı, darbe bildirisini okurken "Nato`ya bağlıyız" cümlesini, altına basa basa vurguladı.
Türkeş, o bildiriyi okurken, benim kulaklarım o bildiriyi bizzat dinledi.
İkinci şey 1960 darbesinden sonra, Türk Silahlı Kuvvetlerinden 235`i general, tam 8 bin subay ve astsubay ordudan atıldı.
Bunların emeklilik kıdem tazminatı ve ikramiyelerini kim ödedi dersiniz?
Menderes`e zırnık para vermeyen Amerika ödedi.
Hemde trink ödedi, hemde dolar olarak ödedi.
Türkiye`nin sanayileşmesine kredi vermeyen Amerika, ordunun temizlenmesi için, kendine köpeklik yapacak yeni bir ordu kurulması için, atılan binlerce subayın tazminatlarını cebinden ödedi.
1965 yılında Süleyman Demirel Başbakan oldu.
Türkiye, kaldığı yerden, yeniden bir kalkınma hamlesine girişti.
Ülke, ortalama % 7 büyüyordu, yıllık enflasyon`da % 5`ler civarında seyrediyordu.
Menderes`ten alınan bayrakla yeni bayındırlık hamlelerine girişilmişti.
Demirel, Menderes`in Rusya`dan almaya ömrünün yetmediği kredileri almış ve Aliağa Rafinerisini, Seydişehir Alüminyum Tesislerini ve İskenderun Demir Çelik Tesislerini yapmıştı.
Sen misin bunları yapan?
Tıpkı Gezi Eylemleri gibi, sokak terörü ve anarşi hortlatıldı.
12 Mart 1970`te Demirel`de "Gel aşağı "oluverdi.
Halen, Türkiye sanayisinin dinamosu, Rusya yardımı ile yapılan bu üç tesistir.
Keban Barajı, Atatürk Barajı, Karakaya Barajı.
Ve daha başka enerji yatırımları ile Türkiye kalkınma hamlelerine devam etti.
Hala evimizde lambalar yanıyorsa, temel enerji kaynağımız, bu barajlardır.
Türkiye`nin enerjiye hala ihtiyacı var.
Yine Ruslarla işbirliği yapılarak, iki tane Nükleer Santral yapılıyor.
Amerika yine rahatsız.
İçerde ve dışarda, köpekleri bu santraller yüzünden havlıyor.
Türkiye, Batı`dan Milli Savunması için Füzeler istiyor.
Batı "Iııhh" çekiyor.
Türkiye, Rusya`dan S 400`leri ısmarlıyor.
İşte, Başımıza gelenleri görüyorsun.
Bize deniyor ki; Rusya`dan doğal gaz alma, İran`dan doğal gaz alma.
Peki neden?
Denen şu; ‘’kalkınma kardeşim ülkende tezek yak, yoksul ol, bana hep muhtaç ol’’.
Hatırlayan olur mu bilmem?
Karadeniz`in altından geçerek, Rusya`dan ilk aldığımız doğalgaz vardı.
O doğalgazla ilgili yolsuzluk iddiaları oldu.
Zaman`ın Başbakan`ı Mesut Yılmaz ve zamanın Enerji Bakan`ı Cumhur Ersümer hakkında fezleke düzenlendi.
Operasyonu Ankaralı bir jandarma Albay yönetti.
Görülmüş bir iş değildi.
Jandarma, bilindiği üzere, kır zabıtası idi, şehir merkezlerinde hiçbir operasyon yetkisi yoktu.
Kanunlara aykırı olarak, bu operasyonu jandarma yapmıştı.
Bu doğalgaz işinden de Amerika hiç hoşnut değildi.
Yaaaa, aynen öyle olduydu da.
Zaman`ın Başbakan`ı çıkıpta "Lan sen kim oluyorsun da, kanunsuz dinleme yapıyorsun, görevin olmadığı halde, operasyon yapıyorsun?" demedi.
Diyemedi.
MİT Tırlarına operasyon yapan, generali dahil, jandarması, hakimi ve savcısı, topu birden şimdi kodeste.
O Başbakan`da Rize`li idi, bu Başbakan`da Rize`li.
Adamdan adama fark var işte.
Yine tarih tekerrür etti, 15 Temmuz darbecileri "Nato`ya bağlıyız" dedi.
Yemedi, başaramadılar.
Şimdi Meral`e parti kurdurdular.
Hiç gereği yok iken Meral`in parti tüzüğünde "Nato`ya bağlıyız" diyor.
Diyor mu?
Diyor.
Tüzükte bu yazıyor ise büzükte kim bilir nice ihanetler gizlidir.
Gün gelende göreceğiz.
Siz, beni tehdit etmeye devam edin.