11 Eylül Saldırısı El Kaide tarafından yapılmamış
Dünya genelinde 17 ülkede yapılan araştırmalar 11 Eylül'ün El Kaide tarafından yapılmadığına inanıldığını ortaya koydu. 11 Eylül saldırılarının 7. yılında saldırıların sorumluları konusunda dünya kamuoyu hala şüphe içinde... 17 ülkede yapılan araştırma bu şüpheye ilişkin belge niteliği taşıyor. ABD 11 Eylül saldırılarından El Kaide'yi sorumlu tutmuş, başta Afganistan olmak üzere tüm dünyada terörle mücadele adı altında şüpheli avına başlamıştı. Ancak World Public Opinion tarafından 17 ülkede yapılan bir kamuoyu araştırması, dünya genelinde saldırının sorumluları konusunda görüş birliği bulunmadığını gösterdi.Yapılan kamuoyu araştırması ABD dışında, birçok ülkede saldırıların El Kaide tarafından düzenlendiğine ilişkin şüpheler bulunduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre Türklerin yüzde 36'sı da saldırılardan ABD yönetimini sorumlu tutuyor.
ABD göz koyduğu ülke'lere önce terörü bulaştırır yıpratır parçalatır sonrada kendisi özgürlük ve bağımsızlık adına akıl hocalığı yaparken içten de fet ederek o ülkeyi kendine bağlayarak kurbanlık kuzuya çevirir fakirleştirir kendisini sürekli Kıral ilan eder. Saddamı yıllarca İran' a karşı kullandı 12 yıl savaştırdı ve miyadını tamamlayan Saddamı hayin ilan ederek ülkesini işkal edip ipe çektirdi. Bin Ladini yıllarca Afkanistanda Ruslara karşı kullandı sonra hayin ilan edip peşine düştü ve halen Afkanistanı yerle birediyor ve ölüm kusturuyor Kendi kıtası üzerinde ki ülkelerde fakirlik kol geziyor çünkü onları artık kendine esir etmiştir herşey kendi dediği gibi oluyor Asya y ıve Ortadoğuyu da o hale getirmek istiyor ve dünya genelinde insanlık kendine çalışsın istiyor. Haşa bu şerefsizler kendilerini Allah ilan etmeye çalışırken dinlerini dillerini ve tarihlerini yok ederek belalara bulaştırıp kardeşlşk ve özgürlüktende bahsedebiliyorlar. Dünyada bir Ülke göstere bilirmisiniz ABD nin silahının ve de mermisinin satılmadığı bir diyar varmı ? ABD nin silahı ve mermisi hiç bir zaman barıştan yana sıkılmadığı gibi milyonlarca ocağı söndirüyor
Tüm bu olumsuzluklara karşı 11 Eylül' ü dostluk ve kardeşlik günü olarak ilan edelim ve geleceğe en azından kendi milletimizin kardeş olarak bakmasını sağlayalım umarım öylede olur, aramız da hayin ve iş birlikçileri kendi nefesimizle boğarak onları da bu yollarından ederek eski mutlu beraberliğimizin yakın olduğunu anlatalım kimsenin maşası ve köpeği olmasınlar tasma sadece köpeğe yakışır biz millet olarak tasmalı ve yularlı yaşamadık hiç. Çanakkalede bize yular takanlata nasıl dersini verdiysek yine vere bilir birlikteliğimizi sağlaya biliriz.
Dünyadaki Türk milletinin tarihte ki şeref haysiyet ve onuru için. Azarbaycan, Kuzey Irakta Türkmenler KKTC de yaşayan soydaşlarımız kardeşlerimiz yer kürede ki Tüm Türkler birlik olalım dirlik bulalım tüm halkaları ve zincirleri kırıp birlikte yaşayalım gelecek bize iyi ve mutlu luk getireceğine inanalım ve öylede olacak, Mustafa Kemal Dünyaya bir defa geldi v gitti onun ilkeleri ve hedefleri doğrultusunda ilerleyip başarıya ulaşacağımıza inanalım.
Bağımsızlığı için ölümü göze alan millet, insanlık haysiyet ve şerefinin icabı olan bütün fedakârlığı yapmakla teselli bulur ve elbette esaret zincirini kendi eliyle boynuna geçiren miskin, haysiyetsiz bir millete nazaran dost ve düşman nazarındaki mevkii farklı olur.
1927 (Nutuk I, S. 13-14)
Ruslar Boğaz'da söz hakkı istiyor
Moskova'da yayımlanan İzvestiya gazetesi Türkiye ile Rusya'nın Montrö Antlaşması'ndan çekilerek ve bu anlaşmanın yerini alacak ikili bir anlaşma imzalayarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının yönetimini ortaklaşa üstlenebileceğini yazdı.
BURASI ERMENİSTAN DEĞİL !...
Boğazlarımız kimsenin eğemenliğine giremez ! bu nasıl cüret, yedi düele meydan okumuş, altı kıtada at koşturan bir milletin bekçiliğine soyunmak ve onu horlamak tır bu. Ama velakin içimizde gevşek ve ihaneti ilke edinmiş insanlar olduğu sürece be da devam edecek nedenmi ? [zpicc:08342]
Hepimiz Ermeniyiz diyenler çığırtkanlık yaparken bizi gerçekten Ermeni sanarak bu teklifi yapıyorlar, Tüm mazlumlar ABD Irak'a saldırırken Saddam'ı savunuyordu. Birileri ise "Ne Sam ne Saddam" yazan dövizler taşıyordu o günlerde. "Hepimiz Ermeniyiz" dövizlerine ne kadar da benziyordu.Irak'ta direnişçiler birer birer Amerikan askerini indirirken "Savaşa Hayır" yazıyordu o dövizlerde. Hrant Dink'in ölümüyle birlikte tüm Türkiye işte o dövizleri tartışmaya başladı : "Hepimiz Ermeniyiz" Ve Türk milleti slongana yanıtını vermekte gecikmedi : "Ben Ermeni falan değilim kardeşim, Türk'üm."
Arzumuz dışarıda bağımsızlık, içeride kayıtsız ve şartsız millî egemenliği korumadan ibarettir. Millî egemenliğimizin hattâ bir zerresini bozmak niyetinde bulunanların kafalarını parçalayacağınızdan eminim.
1923 (Atatürk'ün S. D. II, S. 71-72)
BU OYUN YENİ DEĞİL
1853'te bizim dostumuz olduğunu söyleyen İngiltere'nin; düşmanımız olan Rusya'yı kışkırtması sonucu, Ruslar; Abdülmecit'ten Boğazları, Kars'ı, Ardahan'ı ve Erzurum'u isteme cüreti gösterdi. İngiltere bu konuda; Osmanlıya karşı destek söylevlerinden ileri herhangi bir adım atmadı. 1939'da Rusya Kars ve Ardahan'ın kendi toprakları olduğunu ve Boğazlarda üs istediğini dillendirmeye başladı. 1853'te Rus Büyükelçisi Mençikof; Abdülmecit'e ülkesinin toprak taleplerini yazılı olarak ilettiğinde, Padişahtan ret cevabı aldı. Reddedilen Ruslar Balkanlarda ve Doğu Anadolu'da Osmanlıya saldırmaya başladı. 1945 yılında Rus ordusu Balkanları işgal etmişti. Son olarak Bulgaristan'ı da alan Rusya, İstanbul'un Avrupa kıyısına dayanmıştı. Bu arada Türkiye'yi iki taraftan kıskaca almak için Doğu sınırına da asker yığan Rusya; 1939 yılında yarım ağız dile getirdiği toprak talebini ve Boğazlarda üs isteğini, dönemin Rus Dışişleri Bakanı Molotov aracılığıyla, İsmet İnönü'ye sözlü olarak iletti. Türkiye 1853 yılında Rusya'ya ne cevap verdiyse, 1945 yılında da aynı cevabı verdi, Şu anda da aynı cevabı alırlar !..
Tam bağımsızlık, bizim bugün üzerimize aldığımız vazifenin temel ruhudur. Bu vazife, bütün millete ve tarihe karşı yüklenilmiştir. Bu vazifeyi yüklenirken, tatbik kabiliyeti hakkında şüphe yok ki çok düşündük. Fakat netice olarak edindiğimiz görüş ve iman, bunda, muvaffak olabileceğimize dairdir. Biz, böyle işe başlamış adamlarız. Bizden evvelkilerin işledikleri hatalar yüzünden, milletimiz sözde mevcut zannolunan bağımsızlığında kayıtlı bulunuyordu.
Şimdiye kadar Türkiye'yi, medeniyet dünyasında kusurlu gösteren neler düşünülebilirse, hep bu hatadan ve bu hataya uymadan doğmaktadır. Bu hataya uyma neticesi; mutlaka, memleket ve milletin bütün haysiyetinden ve bütün yaşama kabiliyetinden soyunma ve uzaklaşmasını gerektirebilir. Biz; yaşamak isteyen, haysiyet ve şerefiyle yaşamak isteyen bir milletiz. Bir hataya uyma yüzünden bu özelliklerden mahrum kalmaya tahammül edemeyiz. Bilgin, cahil, istisnasız bütün millet fertleri, belki içinde bulundukları güçlükleri tamamen anlamaksızın, bugün yalnız bir nokta etrafında toplanmış ve fakat sonuna kadar kanını akıtmaya karar vermiştir. O nokta; tam bağımsızlığımızın temini ve devam ettirilmesidir.
Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasi, malî, iktisadî, adlî, askerî, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek mânasiyle bütün bağımsızlığından mahrumiyeti demektir. Biz, bunu temin etmeden barış ve sükûna erişeceğimiz inancında değiliz.
1921 (Nutuk II, S. 623-624)
Mehmet ÖZKARAMAN