Değerli gundem.be yöneticileri,
Uzun zamandır sayfanızı neredeyse günlük takip etmeye çalışıyorum. Belçika ve Türkiye gündemini objektif bir öğrenmenin en iyi yollarından biri " www.gundem.be "'yi takip etmek diye düşünüyorum. Bu yönlü yayınlarınızın devamını temenni ediyorum.
Demokrasi yanlısı görüşlere yer verdiğiniz sayfanızda geçen sene gönderdiğim "Özkan Yılmaz:Kafamdaki sorular nasıl çözüldü?.." adlı analiz yazısını yayınladığınızdan dolayı tekrar teşekkür ediyorum.
Aşağıda göndereceğim analiz yazısı benim AKP'ye olan bakış açımı değiştirdi. Ülkemizde gelişen son olaylara daha başka bakmama sebep oldu.
Siz ve Belçika'daki vatandaşlarımızla bu analizi sayfanız aracılığıyla paylaşmak istiyorum.
Saygılarımla,
Ozkan YILMAZ
AKP Tarihi Iskalıyor...
Yıllar önce ülkeye ve millete karşı planlar yapıldı, tuzaklar kuruldu ve ince-gizli çalışmalar sonucu sistem, devlet, askeri ve sivil bürokrasi, hayatın önemli bütün alanları birilerince ele geçirildi. Uzun süre sistemin nirengi noktaları milletinin evladına kapalı tutuldu. Karatürkler devletin hayati kurumlarına sokulmadı. Örtülü işgalin kalesi, karargâhı durumundaki bazı kurumlar milletle mücadelenin odakları oldular. Milletin her diriliş çabası, insanımızın kendi değerlerine kültürüne yönelme gayreti, ekonomik-siyasi-diplomatik açılımları sürekli sabote edildi, "darbe"lendi. Millet biraz belini doğrulttuğunda silindirle yeniden üzerinden geçtiler ve dengeleri-sistemi tekrar millet aleyhine revize ettiler. Anayasal ve yasal barikatlar oluşturdular, milletin önüne pek çok baraj kurdular. Sistemi, bir azınlığın kontrol edebileceği şekilde yeniden kurguladılar, hâkimiyetlerini sürdürmeye yarayacak yeni araçlar oluşturdular. Bazı hayati kurumları, millete rağmen ve millete karşı kullana-geldiler…
Bu çelikten çeperi delmek, ele geçirilmiş devleti ve kurumlarını millet namına geri almak için siyasi-gayrı siyasi büyük mücadeleler verildi. Bu uğurda pek çok insan hayatını yitirdi, hapislere atıldı işkencelere maruz kaldı. Bakanlar, başbakanlar asıldı. Millet uyanmasın ve ele geçirilen kurumları-imkânları geri almaya kalkışmasın diye türlü oyunlar çevrildi, milletin evladı birbirine kırdırıldı. Çeşit çeşit provokasyonlara, senaryolara imza atıldı. Toplumu maniple ederek enerjisini emecek bir sürü naylon kahraman, hoca, siyasetçi üretildi ve milletin yılları heba edildi.
Darbeler, provokasyonlar, toplum mühendislikleri milletin daha bir uyanmasına ve yaşadıklarını sorgulamasına neden oldu. Dün kolayca kamplaştırılarak vuruşturulan, aldatılan; hamasi söylemlerin, parlak lafların peşine takılan Türk insanı, artık her işin altında bir çapanoğlu aramaya başladı. Yediği eski kazıkları sorgulamaya, senaryoların aslını soruşturmaya başladı. Özal'lı yıllardan sonra gözü açılan, dünyayı tanıyan, eğitimi artan Türk insanı artık kolay gaza gelmiyordu. Dahası, yıllardır, yüzyıllardır kendine karşı çevrilen oyunlara-numaralara uyanıyor ve örtülü-perdeli pek çok olayın gerçek faillerini araştırıyordu.
Bu bilinç son zamanlarda zirve yaptı. Tolumun farklı kesimlerinde sorgulamalar, irdelemeler arttı. Aristokratik yapıya karşı mücadele cesareti olan aydınlar, yazarlar, gazeteciler yetişmeye başladı. Milliter zihniyetin şamaroğlanı, derin odakların elemanı, yanar-döner siyasetçiler prim yapmaz hale geldi. Millet, hakkını arayan ve hesap soran siyasetçiler, devlet adamları, bürokratlar, hâkim-savcılar çıkarmaya başladı. Dün örtbas edilen pek çok şey kurcalanır hale geldi. Medyadaki derin-aristokratik tekel kırıldı. Bütün marifeti güce tapmak ve postal yalamak olan sözde aydınların-gazetecilerin-siyasetçilerin çelişkileri, yalanları ortalığa saçılmaya başladı.
İşte AKP böylesine temel değişimlerin, kırılmaların, dönüşümlerin yaşandığı bir dönemde iktidara geldi. Yeterli olmasa da bu dönüşümü ve gelişmeyi hızlandıran düzenlemeler yaptı, adımlar attı. Bundan dolayı sistem ve aristokratik yapı tarafından defalarca tacize uğradı, tehdit edildi. Bu tehditlerin, tacizlerin üstesinden biraz cesaretiyle, ama gerçekte toplumda yaşanan değişmelerin sayesinde gelebildi. Zira milleti bloke eden, bir çeper içine mahkûm etmeye çalışan anlayış deşifre edilmiş, gerçekler bilinir-görülür hale gelmişti. Toplumun her kesiminde baskıcı-aristokratik yapıya karşı mücadele azmi gelişmişti. Hatta bu mücadelenin en şiddetlisi millete tuzaklar kuran, vatandaşı terbiye etmeye çalışan kurumların içinde yaşanıyordu. Bütün engellemelere rağmen bir şekilde bu hayati kurumlara girebilmiş vatan evladı, milli kurumlarımız içine çöreklenmiş gayrı milli-darbeci-cuntacı kesimlerle mücadele cesareti gösterebiliyordu. Son yıllarda bu yapılar sürekli açığa düşmekte, madara olmaktaydılar. Cesur aydınlar dün ölümü göze alarak konuşabilecekleri şeyleri gür sesle haykırabiliyordu. Yürekli yargıçlar-savcılar çıkıp anlı şanlı darbecilere-derin adamlara davalar açabiliyor, bunları çekinmeden kodese tıkabiliyordu. Bir kesimin maskesi sıyrılmakta, gerçek yüzleri ortaya çıkmaktaydı. Demokrasi mücadelesi meyvelerini vermeye başlamıştı. Millet artık kralın çıplak olduğunu görmüştü ve bunu ifade edebilmekteydi.
AKP, demokrasi mücadelesinin millet lehine döndüğü, vatandaşın bilinçlenip uyandığı, aydınların cesaretinin arttığı, medyanın tekelden kurtulduğu böyle bir zaman diliminde hükümet etmekteydi.
Bu gün aristokratik-militer yapı çatırdıyor, millet uyanıyor, hakikatler ortaya çıkıyor. Ama hükümet denklemdeki temel değişimlere rağmen yeterince dik duramıyor. Başbakan yıpranmış, eski gücünü yitirmiş statükoyla mücadelede kararlılık gösteremiyor. Hükümet idare-i maslahatçı bir tutum içinde. Eski dayakların ve korkuların cenderesinden kurtulamıyor. Milleti ve demokratik kesimleri arkasına alarak, derin-aristokratik-militer-darbeci odakları bitirecek adımları atamıyor. Hükümet aleyhine kurulan bunca tezgâha, muhtıralara rağmen, korkuyla ve uzlaşma düşüncesiyle hareket ediyor. Ama kendisini "yemek" olarak gören bir kurtla uzlaşmanın mümkün olmadığını göremiyor.
Bu gün "Ergenekon avukatı" Baykal bile ihtilalların yargılanmasına destek vereceğini söylüyor; söylemek zorunda kalıyor…
Paşalar, genelkurmay başkanları demokrasiye ve hukuka bağlılıktan bahsediyorlar medya önünde…
Bütün verilerin, dengelerin, kanaatlerin demokratik cephenin yanında olduğu böyle bir zamanda bile AKP tırsak, cesaretsiz ve iradesiz davranıyor. AKP içinde bulunduğumuz şartları okuyamıyor, toplumsal dengeleri göremiyor, zamanı yorumlayamıyor.
Türkiye'de bütün şartlar ve imkânlar derin-antidemokratik-darbeci kesimleri bitirmek ve demokratik değişiklikler yapmak için hazırdır. Üstelik hükümetten ve başbakandan inkılâp çapında şeyler, büyük kahramanlıklar beklenmemektedir. İstenen demokratik bir ülkedeki şartların sağlanmasıdır.
Demokratik düzenlemelerin yapılması cuntacıların umuduna darbe vurmayacak, derin kesimlerin -başta AKP olmak üzere siyasal partilerde ve hayatın diğer alanlarında- kullandıkları piyonların boşa düşmesine neden olacaktır. Militer-darbeci-derin zihniyetin toplum içindeki uzantıları ümidini yitirecektir.
Hükümet ve başbakan yıllardır ve defalarca milletin başına tebelleş olmuş bir belayı bitirme ve tarihe geçme, milletin ufkunu açma, istikbalimizin önündeki engelleri kaldırma imkânına sahiptirler. Bunun için bütün şartlar oluşmuş durumdadır. İhtiyaç duyulan tek şey biraz cesarettir.
Eğer AKP-Başbakan şartların ve toplumun bu kadar müsait olmasına rağmen gerekli adımları atamazsa, tarihin kendisine sunmuş olduğu fırsatı tepmekle kalmaz, gelecek nesiller tarafından sorgulanır.
Tarih, Kasımpaşalı başbakanı "cesaretsiz, imkânları heba eden bir adam" olarak yazabilir…
Yusuf Gezgin