Tevfik KARA
“Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır. Asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden, çerideki cephenin suskunluğudur” ( Mustafa Kemal Atatürk)
Almanya ve Türkiye arasındaki gereksiz gerilim hala devam ediyor. Hatta zirveye yükseldi denilecek kadar oldu. 24 Eylül’de Almanya’da yapılacak olan genel seçimlerden sonra gerilimin düşmesi bekleniyor. İnşallah beklenildiği gibi olur ve tansiyon düşer.
Yoksa olan buradaki 3 milyon Avrupalı Türkler’e olacak!..
Bu gerilimden sadece Avrupalı Türkler değil aynı zamanda Türkiye ve Almanya’da zarar görür diyorum ve asıl değinmek istediğim konulara geçiyorum.
TV DÜELLOSUNUN KONUSU TÜRKİYE OLMAMALIYDI
Malum seçim arefsindeyiz ve Almanya’da her genel seçim öncesi iki büyük siyasi partinin liderleri TV DÜELLOSU’nda buluşup, geriye dönük olarak günahlarını ve sevaplarını değerlendirirken, gelecek 4 yıl içinde de neler yapmayı düşündüklerini açıklayarak oy toplamaya çalışırlar . 2002 yılından beri bu gelenek devam ediyor.
Beşinci kez yapılan TV DÜELLOSU’na Hıristiyan Demokrat (CDU) Başbakan Angela Merkel ve Sosyal Demokratların (SPD) Başbakan adayı Martin Schulz katıldılar. Başbakan Angela Merkel’in partisi Hıristiyan Demokrat (CDU) ve düelloda karşılaştığı rakibi Martin Schulz’un partisi Sosyal Demokrat (SPD) şu anda KOALİSYON ORTAĞI.
Öncelikle DÜELLO şunu gösterdi. Aslında ikisinin de ZİHNİYET olarak birbirinden hiç farklı tarafları yok!..
Sosyal Demokratların göçmenler ya da dış politika söz konusu olduğunda biraz daha hoşgörülü ya da mantıklı olmalarını beklerdim ama TV DÜELLOSU’nda gördüğüm Başbakan adayı Martin Schulz, adeta HIRİSTİYAN DEMOKRATLAŞMIŞ gibiydi... Ve bu kafayla SPD daha uzuuun yıllar iktidara gelemez!..
Sanırım Martin Schulz yanlış partide siyaset yapıyor. Bence Hıristiyan Demokratlara transfer olmalı ve Başbakan Merkel siyaseti bıraktığında onun VELİAHTI olabilir!..
Gelelim her iki siyasetçinin DÜELLO’da ki yanlışlarına.
TV DÜELLOSU’nun konusu Türkiye ve Erdoğan’dı. Yani Düello Türkiye ile başladı, Erdoğan’la bitti!..
Bu seçim Almanya’nın seçimi. Ve elbetteki Almanya’nın gelecekteki 4 yılı konuşulmalıydı. Dış siyaset ve dolayısıyla Türkiye’ye de şöyle bir değinilip geçilmesi gerekirdi.
Ben kendi adıma her iki siyasetçiden DÜELLO esnasında şunları beklerdim;
- Almanya’nın ekonomisi her geçen gün kötüye gidiyor. Tekrar nasıl işler düzelir? Her iki lider de Türkiye ve Erdoğan’dan artıp ekonomiye fazla zaman ayıramadılar!..
- Dünya hızla globalleşiyor ve Almanya’da bundan nasibini alıyor. Alman yatırımcılar daha fazla kazanmak için Almanya’dan kaçıyorlar. Bunu önlemek için gerekli tedbirleri konuşsalar daha iyi olmaz mıydı?
- İşsizlikle nasıl başa çıkacaklarını ve çözüm önerilerini anlattılar mı? YOK!..
- Almanya’nın karşısında Avrupa ve dünya’da ekonomik olarak ona engel fren vazifesi gören bir ABD ya da Trump gerçeği var. Bununla nasıl başa çıkacaklar? Hiç değindiler mi? Buna da hayır!..
- Halkın gelir düzeyi sürekli düşüyor. Zengin daha zengin, fakir daha da fakirleşiyor. Aradaki dengeyi nasıl bulacaklarını açıklasalar daha iyi olmaz mıydı?
- İşsizlik parası ve sosyal yardımlarla geçinenler artıyor. Bu konuda mantıklı açıklamada bulundular mı? Sizi bilmem ama ben pek duymadım!..
- Emeklilerin hali n’olucak? Emekli maaşıyla yaşamanın zorluğunu hiç düşündüler mi? Emekliler bu maaşla ancak 3. Dünya ülkesinde rahatça yaşayabilirler. Oysa Almanya bugünkü ekonomik gücünü bu insanlara borçlu. Ama zengin siyasetçiler bu gerçeği unutmuşlar gibi...
- Madem AB’nin lokomotifi Almanya, o zaman AB ve Euro’nun geleceği konusunda realist düşüncelerini açıklayıp seçmenin kafasındaki sorulara cevap verebildiler mi?..
- Asgari denilen UCUBE ücret başlı başına bir problem. Almanya’daki saatlik asgari ücret şu anda 8,84 Euro. Bu çağdışı asgari ücretle gençler nasıl iş, aş ve yuva sahibi olacaklar?
- Taşeron işçilik modern kölelik demek. Bu konuya neden açıklık getirmiyorlar? Yoksa taşeron işçi pazarlaması yapan firmaların sahipleri tepedekiler mi yani siyasetçiler ya da danışmanlık yaptıkları dostları mı?
- Almanya’daki eğitim sistemi 50 yıl öncesine hitap ediyor. Yenilenmesi ve multi-kulti olması için kafa yoruyorlar mı?
- Almanya’nın nüfusu sürekli düşüşte. Bu düşüşe nasıl engel olmayı düşünüyorlar? Gelecekteki yaşlı Almanya’yı ne kadar genç nüfus taşıyabilir?
- Sağlık sistemi de kısa vade içinde bir reform bekliyor. Acaba bunu düşündüler mi?
- Irkçılık artıyor ama önlemlerden kimse söz etmiyor.
- Irkılığın artmasında ırkçı partilerin rolü büyük. Neden onların siyaset yapmasına izin veriliyor? Yoksa iktidar ve muhalefetteki partiler ırkçılarla kol kola mı yürüyorlar? Ya da gelecekte ortak mı olacaklar?
- Göçmen kökenli gençler meslek eğitim yeri konusunda ayırımcılığa uğruyorlar. Bu konuda beyin jimnastiği yaptılar mı ve nasıl çözmeyi düşünüyorlar?
- Afrika, Ortadoğu ve uzakdoğu’daki müslüman katliamına daha ne kadar seyirci kalacaklar? Silah üreticisi olmak katliama seyirci kalmayı mı gerektiriyor?
- Avrupa ve Almanya mülteciler konusunda sınıfta kaldı. Bu konuda Türkiye’nin yükünü hafifletmeyi düşünecekler mi?
- Türk gençleri neden Alman siyasetine değilde Türk siyasetine ilgi duyuyorlar acaba düşündüler mi? Türk gençlerinin Almanya siyasetinde önü kesiliyor diyebilir miyiz? Gizli bir güç onları Türk siyasetine yönlendirerek, yakın zamanda zorla geriye dönüşümü başlatacaklar?..
- Göçmen kökenlilere başta; eğitim, ekonomik, kamu ve siyasette fırsat eşitliliği tanınıyor mu? Politikacılar bu konular da vicdanen rahatlar mı?
- 50 yıldan beri Almanya’da yaşayan insanlara hala seçme ve seçilme hakkı neden verilmez? Oy hakkı verilirse göçmen kökenliler tarafından yönetilmek Almanların zoruna mı gider? Yoksa azınlığamı düşeceklerinden korkuyorlar?
- Hala çifte vatandaşlık tartışmalarından bıkmadılar mı? Amaçları gerçekten uyum mu yoksa asimilasyon mu? Bunu çıkıp MERTÇE söylesinler!..
- Koskoca bir imparatorluk ALMAN sevdası yüzünden yıkıldı. Madem dostuz neden düşmanlarımıza kucak açıyorlar? Bu nasıl bir dostluk anlayışı hiç düşündüler mi? Vs. Vs..
Ben şahsen Merkel ve Schulz ikilisinin yukarıda yazdıklarımın hepsine değilse bile bir çoğuna değinip seçmenin kafasındaki soru işaretlerini silmelerini beklerdim....
Zira yukarıda yazdıklarım sadece biz GÖÇMEN kökenlilerin değil tüm ALMANYA’nın sorunları diye düşünüyorum. Ama onlar adeta kafalarını kuma gömmüş DEVE KUŞU misali Türkiye ve Erdoğan’la uğraştılar ve uğraşmaya da devam ediyorlar.
DÜELLO’da her iki siyasetçi de kolayı seçip VİTRİN’e oynadılar ve TÜRKİYE-ERDOĞAN üzerinden oy toplamaya çalıştılar!.. Başarılı oldular mı? Ya da olmadılar mı bunu 24 Eylül akşamı hep beraber göreceğiz!..
SON OLARAK;
Almanya’nın da Türkiye’nin de seçimler öncesi birbirine karşı karalayıcı ve kırıcı siyaset yapmaması gerekir!.. Almanya’da yapılan her seçim öncesi mutlaka Türkiye, Türkler ve İslam dini konu olarak ele alınıp, propaganda malzemesi olarak kullanılıyor. Artık bundan vazgeçilmelidir!..
Siyaset bu kadar UCUZ olmamalıdır!..
ALMANYA’YA SEYAHAT UYARISI
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı internet sitesinde yayınlanan "Almanya Federal Cumhuriyeti`ne İlişkin Seyahat Uyarısı" başlıklı açıklama ile Almanya`da yaşayan ve Almanya`ya seyahat edecek Türk vatandaşlarını uyardı.
Ben buna diyorum ki; hiç gereksiz bir POLEMİK konusu açıklama.
Ortalığı germekten ve insanları tedirgin etmekten başka bir işe yaramayacak hatta TALİHSİZ denecek türden bir açıklama bence.
Durup dururken bu ne demek oluyor şimdi?!.
Hadi diyelim ki Almanya’ya seyahat etmeyi düşünen TÜRK vatandaşlarını uyardın ve onlar seyahatten VAZ GEÇTİLER.
Peki ya Almanya’da yaşayan ÜÇ MİLYON TÜRK nolucak?!.. Yapılan gereksiz söz düellolarıyla ortalığı cehenneme çevirin ve sonra da Almanya güvenli değil deyin.
Hadi canım sende!..
Madem Almanya güvenli değil, oradaki vatandaşlarını nasıl koruyup, kollayacağına dair bir fikriniz ya da öneriniz var mı EKSELANSLARI?!..
Dışişleri Bakanlığından gelen bu açıklama fikri hangi DAHİ’nin işi acaba merak ediyorum. Bu dahice fikir her kimden geldiyse kızağa çekilmeli hatta siyasetten el çektirilmeli.
Almanya bu zamana güvenliydi de şimdi mi güvensiz oldu? Ya da bizimkiler güvenli ülke olmadığını şimdi mi anladılar?!..
Almanya’da elbette bununla kalmayacaktır ve kalmadı da!..
Şimdi onlarda Türkiye’yi YÜKSEK RİSKLİ ÜLKELER listesine almanın hazırlığını yapıyorlar.
Şimdi soruyorum sizlere; gelinen noktadan memnunmusunuz?!..
Beyler Almanya kim ne derse desin bir GÖÇMEN ÜLKESİ’dir. Bu ülkede yaklaşık 10 milyon göçmen kökenli insan yaşıyor . Almanya onların CAN ve MAL güvenliğini sağlayacak kadar da GÜÇLÜ bir ülkedir. Bazı aksayan taraflar olsa da güçlü olduğu kadar bir HUKUK devletidir.
Bu tür saçma-sapan açıklamalar yaparak AVRUPALI TÜRKLER’i de kırmamaya, gücendirmemeye ve zor durumda bırakmamaya ÖZEN gösterin lütfen!..
Ya da; “GÖLGE ETMEYİNM BAŞKA İHSAN İSTEMİYORUZ!..”