Siyaset dünyası yaz tatili nedeniyle ara verdiği atışlara son verecek.
Bu Salı günü, yeni hükümet kurma müzakereleri yeni bir faza girecek.
Herkes bu fazın son olmasını temenni ediyor, fakat hiç kimse aşırı iyimserlik sergilemiyor.
Geçen 14 ayda yaşananlar buna izin vermiyor.
***
Bitmek bilmez bu müzakerenin sonu hem belli değil, hem de kesinlik arzetmiyor.
Hem çok yakın gibi, hem de elinizi uzattığınızda eliniz boş kalıyor.
Ama tavuğun rüyası darı, fakirin umudu ekmek...
Müzakereciler 429 günden beri ilk kez hükümet programı taslağı üzerine eğilecekler...
Taslağın sınırları hâlâ flu ve belirsiz, çatışma noktaları sayısız denecek kadar çok...
Ama en azından üzerinde tartışılan bir metin bulunuyor ve masanın etrafında bu metin üzerinde tartışmayı kabul eden 8 siyasi parti var...
Niyetleri altıncı Devlet reformunu gerçekleştirecek yeterli ve rahat bir çoğunluğa ulaşmak.
Herşey tıkırında giderse bir mucize gerçekleşmiş olacak.
***
Bu aşamada iki önemli soru ön plâna çıkıyor.
Bir : Frankofon partileri Flamanya’nın talep ettiği özerkliği gerçekten verebilecek durumdalar mı ?
İki : Flaman partileri muhalefette kalma rahatlığını yeğleyen milliyetçi N-VA’nın uygulayacağı baskıya dayanabilecekler mi ?
Frankofon sosyalist Di Rupo’nun başkanlığında yürütülen müzakerelerin başarısı bu iki soruya verilecek cevaplara bağlı...
Gözlemciler pür dikkat FDF ve CD&V partilerini, yani iki tarafın milliyetçilik temsilcilerini, izliyorlar.
Bakalım demokratik frankofon cephesi FDF ne kadar MR’li liberal gibi davranabilecek veya Frankofon N-VA’si olmadığını kanıtlayabilecek ?
Ve CD&V N-VA’ya kaptırdığı oyları geri alabilmek için ben de en az onun kadar Flaman milliyetçisiyim oyunu oynamayacak?
Bu iki partiye müthiş bir sorumluluk düşüyor...
Dananın kuyruğu yakında kopabilir...
Yakup Yurt (c)
Umurbey, 16.08.2011