Bir yılın daha sonuna yaklaşıyoruz. İnsanlarda bir telaş, bir telaş sormayın! Ailece evde mi kalsak, dostlarla mı çıksak, eşe, dosta, sevgiliye ne gibi armağanlar alsak, nasıl süslensek, neler giysek… Sorular, sorular!
Hayat aşırı pahalı. Fiyatlar yüksek, paralar bereketsiz. Fakirlik sosyal güvenlik cenneti Belçika'da bile yaygın hissedilir boyutlarda. Sistemin dışladıkları her geçen gün daha görünürlük kazanıyorlar. Küreselleşme rüzgarı fakirleri savuruyor, süpürülmeyi bekleyen hazan yaprakları misali. İkamet izni alabilmek için açlık grevine, ölüm orucuna yatıyor mülteciler. Kağıtsız ve kimliksiz… İnsan tüketirken utanıyor yediklerinden, içtiklerinden, kilolarından, "ötekileri" düşündükçe!..
Sokaklarda Noel sessizliği hakim. İn cin top oynuyor. Ancak kent merkezindeki turistik mekanlar ve belli ticari sokaklar nispeten dolu. Volta atanlar çoğunlukta. Çam ağaçlarını gelin gibi süslemişler. Vitrinler bezenmiş. Adım başı reklam tacizine uğruyor gözleriniz. Ya savurganlık nöbeti teslim alıyor gönlünüzü, ya da ister istemez katlanıyorsunuz bitmek tükenmek bilmeyen yoksunluklarınıza (früstrasyon)! Gelen soğuklarla birlikte varsıl insanlar ya uzak diyarlara tatile, kayak yapmaya gittiler, biryere gidemeyen yoksullar da üşümemek için evlerine kapanacaklar çaresiz…
Yılbaşı geceleri genelde insanlar sabahlara kadar içtiği için ertesi gün sokaklarda kimsecikler olmaz. İçki içmek için uydurulmuş gecelerden biridir demek abartılı olmaz sanırım. Yeni yılda herşeyin eskisinden daha güzel olacağı umulur. Kendi kendimizi buna ikna etmeye çalışırız. Sahte bir bayramdır aslında. Geçen yıl adet yerini bulsun diye tutulan dileklerin hiçbirisi gerçekleşmemiştir. Veya tesadüfen çok azı!
Bir dostum şöyle diyordu yılbaşı gecesi için : "Sıradan bir gece al, içine alkol, hoplama-zıplama, dans, uykusuzluk ve masraf doldur, krema niyetine de seks ile sıva ; elde edilen bulama yılbaşı gecesidir. Tüketim çılgınlığı ürünü hediyelerle servis yapılır."
Yanlış mı?
Kiminle geçirdiğin nerede geçirdiğinden çok daha önemlidir o geceyi. Harcadığın koca bir yılı düşünüp mutsuz olduğun sonra da gelecek yıldan istediklerini gerçekleştirmesi halinde ne kadar mutlu olacağını düşünüp umutlandığın tek gece midir yoksa?
Yalnızlığın en çok koyduğu gece mi? Bütün bir yıl yalnız olanların o gece yalnız olmamaları mümkün müdür? Hep kaybedenler, ya da kaybetmeğe mahkûm olanların, o gece oynanan tombalada şanslı olmaları için mantıklı bir tek neden gösterilebilir mi?
İnsanlar gerçeklerden neden hep kaçmaktadırlar? Yaşamın gerçekleri ile hesaplaşmaya niçin yanaşmazlar? Niye kendilerini tüketim sarmalının içine bir İspanyol boğası gibi atarlar? Tüm toplumlarda anneler günü, babalar günü, sevgililer günü, şu günü, bu günü… vardır.
Para, sevgi, saygı, dostluk, sağlık, aşk, başarı, velhasıl tüm güzellikler herkese her gün gereklidir. Hatırlanmak ne denli güzel olsa da, ilân edilen günler fotoğrafçılar, iletişimciler, çiçekçiler, çikolatacılar, kuruyemişçiler, berberler, hamamcılar, müzisyenlere yarar. Onlar kazanırlar. Meslek grupları tabii ki kazansınlar, ama sadece o günlerde değil, her zaman!
İnsanoğlu gerçeği yanlışlarda aramaya devam ediyor ısrarla. Alkol gibi, sigara gibi, kumar gibi, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklara teslim oluyor. Sonra da "battı balık yan gider"…
Bakın size bir anekdot anlatayım. Paris'te üzerinde on dokuz köprü bulunan Seine Nehri'nin rıhtımındayız. Akşam olmuş. Lâpa lâpa kar yağıyor. Bir kloşar * bir reverberin ** etrafında değirmen beygiri gibi dönüyor yere bakarak. Yoldan geçenlerin dikkâtini çekiyor bu durum. Hey mösyö! Ne dönüp duruyorsun sokak lambasının etrafında diye soruyorlar.
Cüzdanımı arıyorum diyor kloşar naifçe. Ya diyorlar, demek cüzdanını arıyorsun ha? Peki niye burada? Niye olacak, burası reverber altı, aydınlık ta ondan diye cevaplar kloşar!...
Her nerede olursanız olun, yiyin, için, eğlenin; afiyet olsun, yarasın! Amma velakin itidali elden bırakmayın ve alkollü araç kullanmayın ne olur…
Gönülleriniz sevgi, bedenleriniz sağlık, cüzdanlarınız parayla dolar inşallah. Hepinizin yeni yılı kutlu olsun…
Yakup YURT ©
Brüksel, 24 Aralık 2008
*Kloşar : (clochard) Paris'te köprü altında yatan şarapçı.
**Reverber : (réverbère) Üstü fenerli sokak lâmbası.