KCK sorumlusu Sabri Ok'un emir ve talimatlarına göre hareket ettiği belirlenen BDP, bir süredir "Türkiye'de nasıl bir anayasa yapılması ve bu anayasanın tartışılma, yapılma yöntemleri" hususlarında sivil toplum kuruluşlarıyla fikir alışverişinde bulunuyor. Bunun için de TOBB ve TÜSİAD gibi kuruluşlarla görüşmeler yapıyor. Bir zamanlar referandumu boykot ederken bu kez anayasa değişikliğinden istifade etmek üzere harekete geçiyor. Anayasa değişikliğine göre, partisinin kapatılmasına sebep olsa bile artık milletvekilliklerinin düşmeyeceğini biliyor. BDP'nin, bu maddeden hareketle kapatılan DTP'nin Genel Başkanı Ahmet Türk ve eski milletvekili Aysel Tuğluk'un siyasi yasaklarının kalkması ve iki ismin "bağımsız milletvekili" sıfatıyla yeniden görevlerine dönmeleri için Meclis Başkanlığı'na başvurduğu belirtiliyor. Bütün bunlar BDP'nin görünen ön yüzü ve son birkaç gününün özetini oluşturuyor. Gelin bir de görünmeyen arka pencereye bakalım. 
 
2010 yılının sonlarına yaklaşırken BDP'nin özellikle ilçe teşkilatlarında faaliyetlerin yeterince organize edilemediği, ilçelerin düzenlediği etkinliklere ve halk toplantılarına yeterli katılımın sağlanmadığı, etkinlik yapılsa bile istenen mesajların verilemediği kaydediliyor. Mali sıkıntıların da yoğun olarak yaşandığı BDP'nin ilçe birimlerinde maddi geliri düşük olan parti tabanının ise parti çalışmalarına gereken ilgiyi gösteremediği ve il eş başkanları arasındaki anlaşmazlıkların partiye zarar verdiği vurgulanıyor. Genel seçimlere kısa bir süre kalmasına rağmen bu sürenin yeterince verimli değerlendirilemediği, teşkilatlarda üyeler arasındaki uyumsuzlukların üst seviyelere tırmandığı söyleniyor. 
            
BDP'de yaşanan mali sorunlar her geçen gün büyüdüğü için, yolsuzlukların da önüne geçilemiyor. Yöneticiler hakkında soruşturma yürütmek için oluşturulan komisyonların çalışmaları aralıksız devam ediyor. Bu çalışmalar arasında maddi konular olduğu kadar yöneticiler arasındaki hissi ilişkilerin de önemli bir yer tuttuğu bildiriliyor. Partiden ihraç edilme cezaları verilen üyelerin, yeniden örgütsel çalışma içinde yer almaya devam etmesi yönünde kararlar alınıyor. 
  
Savaş olmayan bir ülkede her fırsatta barışa hizmet ettiğini savunan BDP'nin henüz kendi içinde barışı sağlayamadığı düşünüldüğünde bu hizmetinin kayda değer bir anlam ifade etmediği değerlendiriliyor. 
  
Helin Demir   
helindem@mynet.com