Gündoğdu Yıldırım..
“Ağzı olan konuşuyor” derler ya! İşte öyle. Gerçektende ağzı olan konuşuyor. Konu fark etmez, yeter ki konuşacak bir şey olsun. Başlanıyor o mesele üzerinde ileri geri konuşulmaya.
“Benim bu konuda bilgim var mı? Konu hakkında yeterli birikimim var mı? Bu konuyu en iyi kim bilirdir? Bir araştırayım şu meseleyi hele!” gibi bir derde düşmeden, sorup soruşturmadan başlıyor konuşma.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibiyiz.
Bilgi kolay kazanılmaz. Uzun çalışmaların sonunda elde edilir. Emek ve özveri ister. Kimse emek vermeden, kafa yormadan bilgi sahibi olmaz. Yıllarca eğitim görmenin, araştırma yapmanın ürünüdür bilgi. Hatta çok eskilere dayanır kökü. Atalar eker, torunlar biçer.
Bilgi, bilgiye verilen değer toplumsal bir gelişmişliğin göstergesidir.
Değerli olan kolay elde edilmez. Elde etmesi zordur. Çok büyük uğraşlar sonunda kazanılır. Düşünün; Avrupa’daki bilimsel gelişmeleri. Her birinin oluşmasında yüzlerce yıl verilen emeğin ve mücadelenin bedelleri yatar.
Dünyanın neresinde güzel bir şeyler olmuşsa mutlaka bilim ve bilgelik vardır. Bilimle uğraşanların alın teri vardır. Emek ve güzelli bir aradadır.
Edison, ampul bulmuştur. Tüm dünyaya ışık olmuştur. Einstein, fizik alanında çığır açmış, atomu parçalamıştır.
Kimler yoktur ki bilgin kervanında; Anders CELSIUS, Sır Issac NEWTON, Galileo GALİLEİ, Charles Darwin, Robert BOSCH, Ferdinand PORSCHE, James Chadwick, Andre Marie Ampere, Descartes, Sokrates ve adını sayamadığım daha binlerce isim.
Ülkemizde, bilgisizlik, boş konuşmak, cahillik kutsanmıştır. Bilgili, bilge olan değersiz kılınmıştır.
Daha konuşmaya başlamadan etiket vurulur. Damgalanır. Artık ötekidir. Düşüncesi lanetlidir. Fitedir, fesattır.
Kişinin söylediği şeyin doğruluğu, gerçekliği, bilimselliği çokta önemli değildir. Kişi, söylediği şeyin önüne geçmiştir
Hani, yanlış olan herkes tarafından doğruymuş gibi algılanırsa, o yanlış artık doğrudur ya! Toplumdaki algıda böyledir. Konuşan kişi, yanlış bilgiler verse dahi doğrular kervanına giriverir. Herkesçe mutlak doğru olarak algılanır.
Bilginin, bilgenin olmadığı yerlerde işler, dedikodu ve hurafelerle yürür. Bilim adamının, eğitimcinin, doktorun, profesörün, uzmanın çokta önemi yoktur. Konuştuklarının da…
Herkes her konuda fikir sahibi olduğu için bilene ihtiyaç duyulmaz. Az bir kafa karışıklığında, kafadakinin çözülmediğinde komşu gidilir. Komşu, konu hakkında yeteri kadar fikir verir. Odamı yetmedi. Mahallede mutlaka fikir alınacak birileri vardır. Konu hakkında saatlerce konuşur, gerekli bilgiyi edindirir.
-mışlar, -muşlar,-mişler her derdin çaresidir. Yeter ki çare ara se1n. Her yerden çare fışkırır.
İyileşivermiş! İyi gelivermiş! Kurtuluvermiş! vb. çareler çoktur bizde.
Fikri bol, bilgisi dar bir toplumun fertleriyiz.
İnsanlığın ve toplumların kurtuluşu bilim ve fendedir.
Kim ne derse desin bilgi en değerli hazinedir.