Bilindiği gibi bugün 1924 doğumlu Süleyman Demirel 91 yaşında bugün vefat etti.
Allah rahmet eylesin.
Halk ona «Çoban Sülü», «Bir Bilen», «Baba» lâkaplarını vermişti ve «köylü milletin efendisi» olduğuna göre bir bildiği vardır…
***
Yine bildiğiniz üzere gazeteci, televizyoncu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün danışmanı, Konyalı H. Ahmet Sever’in 7 Haziran seçimleri akabinde DK’ta bir kitabı çıktı : «Abdullah Gül ile 12 Yıl, Yaşadım, Gördüm, Yazdım»…
Kendisi şu anda CNN Türk’te Mirgün Cabas’ın sorularını cevaplandırıyor…
"Ben bu kitabı kendi irademle yazmaya karar verdim.
Bu konuda Sayın Gül`ün en ufak bir dahli yok" sözlerini tekrarlayan Sever, "Bu kitaptan yola çıkarak, Sayın Gül ile ilgili çok fazla spekülasyon yapılıyor.
Bu görüşümü kendisiyle paylaştığımda çok coşkuyla karşılamadı.
`Yazma` demedi ama katkı da vermedi.
Hatta mesafeli durdu.
Bu kitap üzerinden mesaj vermek isteseydi, o teklif ederdi.
Hatta yazmasam daha mutlu olacaktı" diyor.
Abdullah Gül`ün kaygılanmakta haklı olduğunu söyleyen Sever, "Çünkü ben aynı mahalleden değildim.
Zaten 12 yıl birlikte çalıştığımız için çok tepki gördü.
`Neden bizden biriyle çalışmıyorsun? O bizden biri değil` tepkisi gördü.
Şimdi üzerine, `Bizden olmayan biriyle 12 yıl çalıştı ve şimdi de ona kitap yazdırdı, onun üzerinden mesaj veriyor` gibi bir algı ortaya çıkmasından rahatsızdı.
Seçim sonrasına bıraktırmak istemekte haklı da çıktı.
Seçim sonrası çıkmasına rağmen, `Neden şimdi? Zamanlama manidar` gibi bir sürü spekülasyon yapılıyor.
Ama burası nasıl bir ülkeyse, manidar olmayan bir zaman bulmak mümkün değil.
Bu kitap ne zaman çıksa manidar olacaktı zaten.
Ya da 40-50 yıl sonra yazılmasını isteyeceklerdi.
Burada benim hiçbir amacım yok.
Tek amacım, kamuoyunu 12 yılın perde arkası ile ilgili bilgilendirmek ve tarihçilere de bir vesika bırakmak" şeklinde konuştu.
***
Kendisi de «Çünkü ben aynı mahalleden değildim» dediğine göre bildiklerimizi anlatmakta bir sakınca kalmadı.
Rahmetli M.Ali Birand’dan devraldığı Milliyet gazetesi Brüksel muhabirliği esnasında Ahmet Sever ile sık sık beraberdik.
Tükçesi düzgün, yazma yeteneği olan, yakışıklı sayılabilecek bekâr ve paralı bir TSM bağımlısıydı.
Sık sık hafta sonları orkestralı, şantörlü, şantözlü, dansözlü program yapan içkili Türk Restoranlarına giderdik…
Bergama gibi, İzmir gibi…
Arkadaş çevremiz genişti!
***
Yine bir gün Bergama Restorant’a gittik.
Siparişimizi verdik, bir küçük rakı açtırdık, müzik eşliğinde sohbetimiz koyulaştı…
Bir ara bana o günkü Milliyet’te Melih Aşık köşesini okuyup okumadığımı sordu.
Sözkonusu yazıda Ahmet Sever’e ait bir habere gönderme yapılarak, o gün Brüksel’i ziyaret eden merhum Süleyman Demirel’e ilişkin, Ahmet Sever’in kesinlikle onaylamadığı bir el öpme olayı sözkonusuydu.
Demirel’i karşılayan gruptan bazıları onun elini öpmüşler, bu durumu ise Avrupalılar şaşkınlıkla karşılamışlar ve Avrupalı meslektaşlarına bu durumu izah etmekte zorlanmışlar!
Yani ona göre el öpenler bizi Avrupalılara rezil etmişlerdi…
Gülümsedim…
Bana benim bu konuda ne düşündüğümü sordu.
Ben de kendisine ileri yaşa hürmeten Türklerde böyle şeyler olabilir türünden isteyen öper, istemeyen öpmez, ben öpmezdim fakat öpenleri de ayıplamazdım dedim.
Memnun olmadı ve bana modern bir birey olamadığımı ima eden eleştirilerde bulundu…
Kızdım, kalktım, hesabı ödedim ve çıktım.
Bu son görüşmemiz oldu ve çok sonra Refah Partisi döneminden beri KPK üyesi, eski cumhurbaşkanı sayın Abdullah Gül’ün basın danışmanı olduğunu duydum…
Kitabını ilk fırsatta okuyacağım zira kalemi iyidir.
Fakir bir Afrika ülkesinden yaptığı (acaba Somali olabilir mi?) haberde yazdığı «Buradaki aç insanları görünce fazla kilolarımdan utandım» sözü hâlâ belleğimdedir…
Siyasetin çalkantılı yaşamını diplomasinin emir kulluğuna tercih ettiğine göre neler olacağını yaşayacak ve görecek…
İnşallah…
Yakup Yurt ©
Umurbey-Gemlik, 17-06-2015