Rahmetli sözlükbilimci Ferit Devellioğlu’nun 1195 sayfadan oluşan Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügât’ının (eski ve yeni harflerle, 13.baskı (1996), Aydın Kitabevi Yayınları) 145.sayfasından alıntı birkaç tanımı yazımın başına koyuyorum.
Cumhûr : (cemâhir, Arapça isim) : halk, ahâli, kalabalık, başıboş kalabalık.
Cumhûriyyet : 1.Cumhurluk. 2. İstanbul’da 7 Mayıs 1924 ten beri çıkan günlük siyasi gazete.
Cumhûriyeti alenen tahkir (hakaret etme, hor görme, küçük görme) ve tezyif (değersiz olarak gösterme, eğlenme, alay etme) : TCK’nun 159 maddesince cezalandırılan suç.
TDK’unun Türkçe Sözlük (1.Cilt A-J, 9.baskı, sayfa 415)’ten aynen aktarıyorum.
Cumhuriyet (isim) : Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği millet vekilleri aracılığı ile kullandığı devlet biçimi : “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.”
***
Niyetim ne tahkir, ne de tezyif…
Kelimenin kendisi ile hiçbir meselem yok, amma velakin yek başına “cumhuriyet” kelimesi beni tatmin etmiyor.
Bundan 85 yıl önce Cumhuriyet’imizi kuranlar da, başta ulu önder M.Kemal Atatürk olmak üzere, durumun farkındaydılar.
Hasta Adam Osmanlı’dan kalan son arsa üzerinde İstiklâl Savaşı zaferi akabinde yeni inşa edilen Cumhuriyeti yaşatacak eğitimli kadrolar ve iktisadi kalkınmayı başarıp genç Cumhuriyeti demokratikleştircek muasır medeniyet (çağdaş uygarlık) savunan bir milli burjuvaizimiz, zengin sanayicilerimiz olmadı, olamadı, oldurulmadı maalesef.
Bu görev tek parti döneminde (CHP) asker-sivil bürokratlar eliyle Atatürk’ün maalesef çok erken gelen 1938’deki vefatına kadar, sadece 1923-1938 arası, yani 15 yıl yürütüldü.
***
Akabinde 2.Dünya Savaşı, milli şef İsmet İnönü dönemi, Kore Savaşı, NATO’ya giriş ve 1950 yılında çok partili dönemin fiilen başlaması,…derken yaklaşık her 10 yılda bir gelen askeri darbeler ve bunların yansımaları ile bugünlere geldik.
***
Tabii ki birçok şey değişti.
Türkiye de kabuk değiştirdi.
Rahmetli İnönü “Her sabah yeni bir dünya kurulur, Türkiye de o dünyada yerini alır” derdi.
Fakat demokrasi anlayışımız, borçlu Devlet’imiz, çarpık ve dışa aşırı bağımlı ekonomik yapımız sayesinde bir türlü gelişmedi.
Sanki biri diğerine engelmiş gibi “cumhuriyetçiler” ve “demokratlar” olarak bölündük, kavram kargaşasında nefes tüketiyor, kan kaybediyoruz.
***
Çok yanlışlar yapıldı.
Yassıada yargılaması sonunda Başbakan ve Bakanlar idam edildi, masum gençler asılarak intikam alındı…
Şimdi ise ülkeye üniversite rektörü veya orgeneral olarak hizmet etmiş yaşlı başlı adamlar çok zor koşullarda “darbecilik” suçlamasıyla yargılanıyor.
Yazılı ve görsel medyada ve akademik dünyada aydınlar bölünmüş haldeler.
Birbirlerini en ağır sözlerle itham ediyor, ihbar ediyor, hedef gösteriyorlar…
Toplum gergin, insanlar korku içinde !
***
Sizi bilmem ama ben gelinen noktadaki manzaradan hiç hoşnut değilim.
Sizleri temin ederim ki kötü niyetli veya kötümser mizaçlı olduğum için değil.
2008 Türkiye’si çok daha müreffeh, bütün, güçlü, huzurlu, demokratik, paylaşımcı ve dayanışmacı olmalıydı, bana göre.
Farklılıklara rağmen, insani ilişkilerde dışlayıcı, itici, kakıcı, kırıcı, bağnaz ve nefret dolu ideolojik tavırların hüküm sürmediği insanların ülkesi olmalıydı Türkiye’miz…
***
Sahi sizce Cumhuriyet ne demek ?
Birileri halk dilinde tanımlasa anlasak…
***
Gelecekte daha güzel, daha da demokratik bir cumhuriyette yaşanması dileğiyle Cumhuriyet Bayramınızı içtenlikle kutluyorum…
Yakup YURT ©
Brüksel, 29 Ekim 2008