Farklılıklar bir kültürel zenginliktir. Her farklılık bir kültürdür. İnsanın özü manasında da öyledir. Toplumlarda…
Fikirlerde öyledir.
Ne kadar insan var o kadar farklı fikir vardır.
Herkes farklı görür gördüğünü.
Demek ki olması gereken herkesin farklı düşüncede olmasıdır. Farklılıklar yaşamı güzelleştirendir. Hayata renk katar.
Medeniyetlerde öyledir.
Turistler gittikleri yerlerde farklı olanı ararlar.
Demokrasiler yerleştikçe toplumlarda renk cümbüşü çoğalır. Farklılıklar toprağa serpilir. Kendini ifade edebilecek mekânlar oluşturur.
Ne kadar demokrasi o kadar renk cümbüşü!
Tam tersi durumlarda yani demokrasilerin az olduğu yerlerde, toplumlar tek tiptir. Kutuplar vardır. Onlar ya da biz kavramı hâkimdir. Çizgiler keskindir. Saflar belirgindir. Orta yoktur…
Partilerde öyle…
Ülkemiz iki kutuplu bir yapıya doğru savrulmak Cumhuriyetçiler ve Demokratlar diye iki kesim oluşmaktadır.
Bir tarafta Adnan Menderes geleneğinin devamı demokratlar; diğer tarafta İsmet İnönü’nün geleneğini devam ettiren Cumhuriyetçiler.
Her geçen zamanda keskinleşen bir siyasi mücadele söz konusudur. Cumhuriyetçilerin önem verdikleri günler farklıdır, demokratların önem verdikleri günler farklıdır.
Ülkede tek doğru; safları netleşmiş demokratlar ve Cumhuriyetçilerin düşündükleri ve de söyledikleridir.
Ortadoğu halkları yıllardır iki kutuplu bir yaşamın acısını çekmektedir. Şiiler ve Sünniler ayırımı binlerce insanın ölümü anlamına gelmiştir. Suriye’deki savaşın temel argümanı Sünniler ve Şiilerdir.
Demokrasi farklı seslerin hayat bulması demektir. Demokrasi özgürlük demektir.
21. yüzyılda tek tipleşmeye doğru yol almak felaketin işaretidir.
Tep tipleşmek değil çok seslilik gerektir ülkeye.
Aynılar değil farklılar güzelleştirir yaşamı.
Ülkede demokrasinin varlığını farklılıkların çokluğu belli eder.
Farklılıklar ülkenin güzelliğidir.
Ülkenin güzelliklerini hep birlikte çoğaltalım.
Yaşanası bir ülke için.
Gündoğdu Yıldırım