Demokratik özerkliğin Diyarbakır Belediye Başkanı Osman
Baydemir'in ya da DTK'nın fikri olmadığı, Öcalan'ın
fikri olduğu söyleniyor. Demokratik özerklik için internet sitesi bile
açılmış. BDP, demokratik özerklik projesi
çerçevesindeki taleplerini 9 madde halinde sıralıyor. Bu maddeler projenin
özünü oluşturuyor. Sıralanan maddeler arasında siyasi ve idari yapıda
köklü reform, halkın karar süreçlerine dahil edilmesi, özerk yönetim,
bölge meclisleri gibi çözüm formüllerinden bahsediliyor. Tabi bir de
Katalanlar konuya müdahil oluyor. Öcalan Demokratik Özerklik konusunu Katalanların da tartıştığını,
özerklik konusunda bir proje hazırlayıp sunduklarını, İspanya Anayasa
Mahkemesi'nin de bu projeyi birkaç noktası hariç onayladığını, kalan
noktaları da önümüzdeki dönemde muhtemelen kabul edeceklerini" öne
sürüyor. PKK'ya yakın internet sitelerinde ise Öcalan'ın
istediği demokratik özerklikten bahsedilirken, konunun
siyasi, ekonomik, hukuki, kültürel, savunma ve diplomasi boyutuna yer
veriliyor. Kürtlerin statüsünün ne olacağı, ekonomik politikanın
belirleneceği, anadilde eğitimin nasıl yapılacağı, koruculuğun
lağvedileceği, halkın kendi öz savunmasını sağlayacağı ve komşu
ülkelerdeki Kürtlerle ilişkilerin nasıl olacağının belirleneceği
tartışılıyor. Bütün bunlar ne kadar da karışık değil mi? Konuyu yakından
takip etmeyen ya da yıllarca terörden çektiği acıları tekrar yaşamak
istemeyen ve huzurdan başka bir şey istemeyen halk için ne kadar da
anlaşılmaz. Demokratik özerklikle ilgili açıklamalar kafaları
karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor
kısacası. Konuyla ilgili olarak PKK'ya müzahir çevrelerde zihinsel bir karışıklık yaşandığı, "özerkliğin" ne olduğunun tam olarak bilinmediği söyleniyor. DTK'nın neden kurulduğu ve işlevinin ne olduğu, özellikle örgütün bağımsızlık düşüncesinden neden vazgeçtiğinin anlaşılamadığı belirtiliyor.
Ayrıca, "özerkliğin" bölgesel ilan edilmesi halinde bazı bölgelerdeki Kürtlerin durumunun da ne olacağının belirsiz olduğu, bu bölgelerde gelebilecek olumsuz tepkiler nedeniyle Kürtlerin zarar görebileceği düşünülüyor. Halka özerkliği anlatmak üzere mahalle toplantılarının yapılmasının planlandığı ancak Ramazan ayı olması nedeniyle organize edilemediği kaydediliyor.
Sadece PKK'ya bağlı çevrelerde değil diğer kesimlerde de demokratik özerklikle ilgili kararsızlık sürüyor. Aşırı sol kesimlerden MLKP/ESP çevrelerinde konuya ilişkin yapılan değerlendirmelerde belirli bir kararlılık bulunmadığı gibi, bu kesimde yer alan şahıslardan bazılarının kararı olumlu, bazılarının da olumsuz bulduğu ileri sürülüyor. Ancak kararın örgüt toplantılarında tartışıldığı, özellikle 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak Referandumla bağlantılı olarak özerkliğe verilecek destek konusunda fikirlerin netleşeceği ifade ediliyor.
Bazı siyasi gruplarca, PKK tarafından ilan edilen özerkliğin, örgütün köşeye sıkıştığını gösterdiği, özerkliğin ilan edilmesinin, Ortadoğu'daki gelişmelerden bağımsız olarak düşünülmemesi gerektiği, geçmiş dönemlerde PKK'ya destek veren bazı ülkelerin örgüte desteklerini azalttıkları veya hiç vermedikleri, bu ülkelerin kendi içlerinde büyük problemlerle uğraştığı, PKK'nın sıkışmasının başka bir nedeninin, yıllarca Türkiye'nin doğu ve güneydoğusunda terörden kaynaklanan rant ilişkilerinin ve PKK'nın yurtiçindeki işbirlikçilerinin deşifre edildiği, belirtiliyor.
Helin Demir
helindem@mynet.com