Sosyalizmi simgeleyen kırmızı renkli papyonunu çıkarttı.
Onun yerine gri renkli bir papyon taktı!
Ee, dile kolay, 500 günü aşan sıkıcı müzakerelerden ve Flamanlara verilen onca tavizden sonra o şimdi sosyalist olsun veya olmasın herkesin başbakanı.
En iyi düşmanı Bart De Wever hariç tabii...
Ona ne yapsa yaranamıyor.
Başta Flamanca dilini konuşabilme düzeyi olmak üzere.
Halbuki Federal Başbakanımız Elio Di Rupo geçen hafta komşu Hollanda’yı ziyaret etti.
Ve ortak basın toplantısında Holllanda Başbakanı Belçikalı mevkidaşının gayet güzel Hollandaca konuştuğunu ifade etti.
Diplomatik iltifat dahi olsa Belçikalılık gururumuzu okşadı...
Bu hafta sonu Almanya Şansölyesi bayan Merkel’i bile gördü ve kendisine nasihatte bulundu...
***
Başbakan olunca ilk işi partisi PS başkanlığını bıraktı.
Ülkenin güneyinin siyasi sürtüşme, çekişme ve kavgalarından elini ayağını çekti.
Şimdi bütün amacı kuzeylileri dahi iyi tanımak, anlamak...
Geçen hafta Le Soir gazetesine yaptığı açıklamada «Flamanya’nın cömert, aktif, son derece friendly (dostane), olağanüstü» olduğunu ifade etti.
***
Tabii ki her ayrılık bir boşluk yaratır ve oluşan boşluk doldurulur.
Bu durumda, günümüzde Valonya’yı ve PS’i kimler nasıl yönetiyor ?
Bakan Paul Magnette AB karşıtı beklenmedik bir çıkış yaptı bile...
«AB’yi yönetenler de yanılabilir, biz kendi doğrularımızı savunuruz» türünden bir söz etti.
Eski parti başkanı, mevcut federal başbakanı bye-pass ederek...
Bir haftadan beri, Fransızca konuşulan alana kakofoni egemen.
Her kafadan bir ses çıkıyor, ama on sesi duyulmuyor.
Polemik sebebi Valonya-Brüksel Federasyonu kavramı.
Fitili ateşleyen ise Jean-Claude Marcourt.
Şimdi Valon ve Brükselli sosyalistler medya aracılığı ile kıyasıya hesaplaşıyorlar.
***
Kimsenin telaffuz etmeye yanaşmadığı bir gerçeği hatırlatmakta yarar var...
Valonya on yıl sonra Flamanya’nın her yıl kendisine aktardığı 7 milyar avrodan yararlanamayacak.
Ve gizli bir panik yaşanıyor yüksek mevkilerde.
Bu nasıl telafi edilecek, para nasıl ve nereden bulunacak?
Ekonomiyi calandıracaksın, istihdam yaratacaksın, yani kısacası geleceği inşa edeceksin.
Evet ama, nasıl?
Valonya-Brüksel Federasyonu doğuştan aksak, derme çatma kuruldu, çare değil diyenler var.
Valonya’daki egosu şişkin siyasetçiler arasındaki liderlik savaşı Brüksellileri rehin alıyor.
Parti içi hesaplaşmalar, bilek güreşleri, güç ve gövde gösterileri başbakanın eski partisinin imajını sarsıyor...
Ama parti içindeki gerçek kavganın bölgecilerle toplulukçular arasında olduğu anlaşılıyor!
***
Evet oyuncular sahnedeki yerlerini alıyorlar.
Perdenin açılmasına çok az zaman kaldı.
Merak konusu seyircinin göstereceği ilgi.
Halbuki seyircilerin kafası karışık, meşgul, başka yerlerde...
500 günü aşkın siyasi krizden sonra, şimdi kara kara yaklaşan ay sonunu düşünüyorlar.
Ve Şubat ayından itibaren yağmur gibi yağacak zamları...
***
Bana naçizane öyle geliyor ki liberal sistem ve partiler PS’i tetikçi olarak kullanarak kendi programlarını uygulatıyorlar...
Sosyalist sendika FGTB ve ona bağlı yan kuruluşlar olayın farkındalar ve hükümetle aralarına mesafe koyuyorlar...
PS’in muhalefette olduğu şu asimetrik Belçika’da sosyal manzarayı tahayyül edebiliyor musunuz?
30 Ocak 2012 Pazartesi günü genel grev ilân edildi ; o gün ülkede hayat felç olacak!
Zaman kuzeyin radikal sağcı partilerine çalışıyor...
Onlar da arasıra homurdansalar da esasen gidişattan ziyadesiyle memnunlar...
Aşırı sağ yaygınlaşacak, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı olağanlaşacak ve sistem özellikle eğitimsiz, mesleksiz, işsiz, uyumsuzluşturulmuş yabancı kökenlilere karşı acımasızlaşacak...
Son derece gergin insanlar kolayca şiddete yönelecek, boşanma ve intihar vakaları artacak, geldikleri ülkeye dönen yabancı sayısında artış yaşanacak...
Bizden söylemesi...
Tabii umursayan varsa...
Yakup Yurt ©
Brüksel, 23 Ocak 2012