Fransızca dilinde tuhaf bir kelime vardır.
La procrastination.
Bunu hastalık derecesine varmış vurdumduymazlık ve adam sendecilik da denilebilir.
Atalarımız "bugünün işini yarına bırakma" demişler.
Bu erteleme hastalığı bireylere olduğu gibi, siyasi partilere, iktidarlara da bulaşmış olabilir.
Peki neden ?
Kime ne faydası var ?
7 Haziran 2009 da seçim olduğunu herkes biliyor.
İşte o nedenle acıtacak kararlar hep seçim sonrasına erteleniyor…
Yani yine, bir kez daha, seçmen aptal yerine konuluyor, uyutuluyor !
Kimse kimseyi kandırmasın.
Kağıtsızlar sorunu ne şekilde çözülecek ?
Flaman liberalleri küstürmemek adına çözümün ertelenmesinin kime ne faydası var ?
Ya Devlet reformu konusu ?
Seçimden önce hiçbir şey yapılmayacak.
Bu konudaki belirsizlik ve bundan kaynaklanan istikrarsızlık sadece Kuzey ve Güney'deki aşırı uçların değirmenine su taşıyor.
Şantaj üzerine şantaj.
Ülkede ise yerinde sayma ve patinaj !
Küresel ekonomik krizin yönetimi için ne yapılacak ?
Muamma.
7 Haziran'dan önce hiç veya hiçe yakın palyatif, göstermelik birkaç önlem.
Halbuki son 100 yılın en belalı krizi yaşanıyor.
Fakat alınır gibi yapılsa da önlem alınmıyor.
Sosyalistler fakirleşmeye karşı.
Liberaller yeni vergi istemiyor.
Kollar bağlı denk bütçe bekleniyor.
Kimden ?
Elindeki şapkadan tavşan çıkartacak uluslararası konjonktür sihirbazından !
Burada en kötüsü hastaya yalan söylemek.
Kendi kendine iyileşeceğine inandırarak onu ölüme terk etmek.
Seçmeni kandırmak.
Sürekli başkalarını suçlayarak sorumluluktan kaçmak…
Seçmen bu namelerden bıktı usandı.
İnsanlar geçim derdinde.
Ne hüneriniz varsa gösterin.
Acıtacaksa acıtsın, "öleceksek ölelim" rahmetli Tanju Okan abinin dediği gibi…
Ama doktorumuza da güvenelim ki sağlık geri gelsin !
Sağlık, huzur ve mutluluk…
Yakup Yurt ©
Brüksel, 02 Nisan 2009
yakup.yurt@skynet.be