DTP artık net bir karar vermeli ve ne istediğini tam olarak ortaya koymalıdır. DTP'nin tam olarak ne istediği anlaşılamamıştır ki, bu konuda henüz kamuoyunda net bir yargı da oluşmamıştır/oluşamamıştır. Buna ilişkin olarak, DTP'liler de çoğu zaman, "Hala, bizi anlayamadıklarını söylüyorlar" diyerek, güya bundan şikâyet ettiklerini dile getirmişlerdir.
Siz, televizyonlara çıktığınızda, son derece yumuşak söylemlerde bulunur, genellikle mağduru oynar ve herkesçe haklı görülebilir mahiyette konuşmalar yapar, ancak, özellikle Avrupa'da olmak üzere, tersi ve son derece radikal konuşur, kendi yazılı ve görsel basınınızda da benzer söylemlerde bulunursanız, çok doğaldır ki, sizi kimse anlayamaz, an-la-maz.
Bir tarafta, barıştan, kardeşlikten, beraberlikten, akan kanın durmasından, demokrasiden, sosyal ve kültürel haklardan bahseder, diğer taraftan Doğu ve G.Doğu bölgelerimiz için "Kürdistan" derseniz, T.C.Devleti'ni düşman olarak gösterir, T.C.Devleti'nin malum düşmanları ile ortak hareket ederseniz, nihayetinde size kimse inanamaz, i-nan-maz.
DTP milletvekili Şerafettin Halis, Almanya'da bir gazeteye verdiği mülakatta; "PKK, 1999'da bağımsızlık konseptinden vazgeçti ve sınırlar içerisinde özerklik fikrini benimsedi" diyor.
Burada, en basitinden sorulabilir ki, 1999'a kadar "Bağımsızlık" yani bölünme hedeflenirken, nasıl oldu da birden bire 1999'dan hemen sonra bu fikirden, idealden vazgeçildi? Dahası, neden 1999? Bunun, Apo'nun yakalanma tarihi olan 1999 ile bir bağlantısı olabilir mi!!! Apo yakalanana kadar "Bağımsız Kürdistan", yakalandıktan sonra "Demokratik Özerk Yönetim". Ya yakalanmasaydı!!!
"Sizi kimse anlamaz" denilmişken, burada küçük bir parantez açmak gerekiyor. Aslına bakılırsa, Apo'nun talimatıyla gündemleştirilmeye çalışılan "Demokratik Özerk Yönetim" söyleminden, bırakın başkalarını, kendilerinin de pek bir şey anlamadıkları, zaman zaman yaptıkları açıklama ve tartışmalarından belli olurken, genellikle eğitim seviyesi son derece düşük olan kitlelerinin, taraftarlarının bu yeni sloganı anlaması, nasıl oluyor da beklenebiliyor? Yoksa, "çok da öyle anlamaları gerekmiyor, yeter ki peşimizden gelsinler" mi deniyor genellikle!
Parantezi kapatarak, kaldığımız yerden devam edelim.
1999'a kadar bölünmeyi, ayrı bir ülke kurmayı hedeflediğinizi kendiniz söylemenize rağmen, nasıl oluyor da "Bizim için sürekli olarak bölücü dediler, halâ diyorlar. Hal bu ki biz, birliktelikten ve barıştan yanayız" diyebiliyorsunuz!!!
DTP'lilerin geneli, bir süredir dillendirdikleri "Kürt Sorunu"nun çözümüne ilişkin olarak, "Kürt kimliğinin tanınması, anadil isteği, kültürel haklar talebi" gibi istekleri gündemde tutmaya çalışır, çözümün olmazsa olmaz tek koşulu olarak belirtirlerken, Fatih Altaylı'nın "Teke Tek" programına katılan DTP'nin önde gelen simalarından Sırrı Sakık ise; "Herkesi, ama herkesi kapsayan genel bir af, sorunu çözer" dedi. Şimdi, yaklaşık 25 yıldır süren bu sorun, bugüne kadar ifade edilen bazı hakların elde edilip, edilmemesi midir, yoksa "herkes" ifadesinden net olarak kastedilen Apo'nun özgürlüğü müdür? Sakık, burada sorunu Apo'ya endekslemiş, "Apo çözülürse (!), sorun da çözülür" demiştir.
DTP, gerçekten bir karar vermeli ve isteklerini, dertlerini, amaçlarını net olarak ortaya koymalıdır.
Eğer diyorlarsa ki; "Biz, Kürt coğrafyası dediğimiz bu coğrafyayı başkanımız Apo ile birlikte, özgürce ve kendi istediğimiz gibi yönetmek istiyoruz" -ki bence böyle istiyorlar-, çıkıp açıkça söylemeliler. Yok, "Biz, sadece özgürlük, insan hakları, barış, demokrasi istiyor, Kürt kimliğinin tanınmasını, kültürel hakların verilmesini ve anadil eğitimini talep ediyoruz. Başka da bir talebimiz yoktur" diyorlarsa da -ki kesinlikle sanmıyorum- çıkıp net olarak bunu da söylemeli ve söylediklerinin arkasında durmalılar.
Çünkü bu sorun, yaklaşık 25 yıldır -onlara göre Cumhuriyet'ten bu yana- sürüyor. Sorunun artık çözülmesi ve akan kanın durdurulması gerçekten isteniyorsa, öncelikle adının net olarak ortaya konulması, sonrasında tartışılması ve nihayet bunun üzerinden çarelerinin araştırılması şart görünüyor.
Aksi halde, "Bugün böyle, yarın öyle, Türkiye'de öyle, Avrupa'da böyle" diyerek, bu sorun asla ve kat'a çözülmez, çö-zü-le-mez.
Sabahattin Talu
sabahattintalu@gmail.com