Gerileme, yavaşlama, azalma, daralma, işsizlik, fakirlik, umutsuzluk, çaresizlik…
Her geçen gün artan olumsuzluklar ve bunlara bağlı olarak artan karamsarlık.
Tamam, tamam… tepkinizi anlıyorum, moralinizi daha fazla bozmak istemiyorum.
Yaranızı deşmekle elime ne geçer sanki ?
***
İnsan karakteri üçe ayrılır bence : İyimserler-Kötümserler-Gerçekçiler.
Yarıya kadar dolu (boş) bardak örneğinde olduğu gibi.
İyimserler yarıya kadar dolu derler.
Kötümserler yarıya kadar boş derler.
Gerçekçiler biraz dolu, biraz boş derler.
Hangi gözle bakıldığına ve ne arandığına bağlı.
Ve ayrıca baktığınız andaki haleti ruhiyenize tabii ki…
***
Peki uzmanların sıraladığı rakamlara ve istatistiklere ne demeli ?
Bir kez daha, tamamen yorum meselesi…
Hakemler gibi yani : "Elimde düdük, dediğim dedik"…
"İstatistik rakamlara yalan söyletme sanatıdır" denildiğini muhakkak duymuşsunuzdur.
***
Belçika'da hükümet bardağın sadece yarısının dolu olduğunu görmek istemiyor.
Başbakan şasılacak derece iyimser.
Ona göre bütçe sağlam ve dengeli ; gerekirse seçimlerden sonra bütçe revizyonuna gidilebilir.
Halbuki çok ciddi kuruluşlardan çok önemli tehlike sinyalleri geliyor.
Örneğin Merkez Bankası resmi bir bildiri ile Belçika'nın 2009 un ilk üç aylık döneminde resesyona (ekonomik gerileme) girdiğini duyurdu.
Avrupa'nın durumu daha parlak değil.
Avrupa Merkez Bankası'na (BCE) göre resesyonun etkisi Avro bölgesi kredi sisteminde ağır bir şekilde hissediliyor.
Ekonomiye destek için "agressif" (sert, saldırgan) önlemler düşünülüyor.
Avrupa'nın en önemli ekonomilerinden Federal Almanya Cumhuriyeti'nde söylemler daha da kötümser.
Krizin en kötü döneminin geride kaldığını söylemek için henüz çok erken yorumu yapılıyor…
***
Amerikan Federal Rezervi faiz oranlarını sıfıra yakın en düşük düzeyde tutarak gerilemeyi yavaşlatmaya çalışıyor.
***
Almanya, Fransa ve Hollanda ekonomilerine bağlı olan Belçika ekonomisi göstergelere göre ekonomik canlanmaya biraz gecikmeli girecek.
***
Peki genel manzara bu iken bu arada Federal Bakanlarımız ne yapıyorlar biliyor musunuz ?
Seçildikleri takdirde görev yapmayacakları bölge parlamentoları listelerinde boy göstererek zaman kaybediyorlar.
Sizleri etkileyip oylarınızı partilerine çekme yarışındalar.
Medyatik ortamlarda fink atıyorlar.
Sanki Federal hükümette çok başarılı olmuşlar da, her sorunu çözmüşler gibi tebessüm maskesiyle dolaşıyorlar ortalıkta.
İşsizliğe mahkum ettikleri insanlardan oy dilenciliği yapıyorlar.
Halbuki vatandaş onlardan hangi görevi bekliyor ?
Krizi yönetme ve krizin olumsuz etkilerini hafifletme görevini.
Başka birşey değil !
Yakup Yurt © - Pro Bruxsel Partisi 5.sıra Bölge milletvekili adayı
Brüksel, 30 Nisan 2009
yakup.yurt@skynet.be