Haberin yayım tarihi
2011-04-18
Haberin bulunduğu kategoriler

Ey küçük ve ince işleri çeviren! Sen ne büyüksün.

Gözümü uygun çukura yerleştirdin. Onu olabilecek en güzel şekilde donattın, korudun. Görebilmesi için hücrelerine titreme emrini verdin. Ki onlar titreme haricinde dönmek, zigzag çizmek, her türlü açıda dairevi hareket yapmak gibi sonsuz ihtimaldeki yollardan birini yapabilirlerdi.

Sonra her bir hücre işini şaşırmadan görüntüyü beyne iletecek life yolluyor. Ve bu görüntü beynin uzaklığı, derinliği, yüksekliği ayarlayan ilgili bölgesinden geçip zihnimde tek bir görüntü olarak canlanıyor.

Materyalizmin tek dayanağı, bu sistemin nasıl işlediğini ortaya çıkarmak. Kuran’da evrendeki sistemin nasıl işlediğini bilemeyeceğimizi iddia eden bir ayet olsa materyalizm kazanırdı. Kurandan önce mistik öğretiler zaten doğadaki mekanizmanın insan aklıyla çözülemeyeceğini iddia ediyordu. Kuran bu yaklaşımı savunmadı.

İşin ilginç yanı: Kuran’dan sonra dahi ona inananlar bile doğadaki sistemin akılla bilgiyle anlaşılamayacağını zannettikleri halde Kuran daha ileri bir ufku işaretliyordu. Ancak bu işaretlemenin bir hedef gösterme olduğunu iddia edemeyiz. Kuran’ın görünen ve herkesin kabul etmesi gereken niteliği antik çağların ve Kuran’a inananların iddiasından uzak olmasıdır. o iddia, doğanın ve içindekilerinin salt bilgiyle anlaşılamayacağı şeklindedir. Oysa kuran bunu  Adem’e eşyaların isimlerinin öğretilmesiyle reddeder. ki bu bile benim için çok değerli bir şeydir.

Aslında ademin eşyaların ismini bilmesi kıssası yukarıdaki iddiama biraz aykırı. Orada bilmenin yüceltiliyor oluşu inkar edilemez. Eğer o olay Tevrat ve İncil’de geçmiyor, Adem sadece günah bağlamında ele alınıyorsa Kuran’ın yüceliğini gösteren bir tutum olur. Yok eğer onlarda da geçiyorsa ne ala.

Allah Adem’e eşyaların ismini soruyor. Yani "bu nedir?" diyor. Bu nedir, sorusu tüm bilginin kaynağıdır. Orada "Bu nasıl oluyor?" dese idi tüm bilim adamları ister istemez  müslüman olurdu gibi. . "Bu nedir?" sorusu Kuran’ı ilkel hurafelerden koruyor, ama çağımızın pozitivist/bilimci bakış açısını da tam tatmin etmiyor. “Bu nedir?” yerine “ Bu nasıl olmuş, meydana gelmiş?” sorusu daha çok önemseniyor. Çağımızın en önemli dayatmalarından biri de budur., ama çağımızın pozitivist-bilimsel bakış açısını da tatmin etmiyor. "bu nedir" yerine "bu nasıl olmuş, meydana gelmiş" sorusunu daha çok önemsiyoruz. çağımızın böyle bir dayatması var., ama çağımızın pozitivist-bilimsel bakış açısını da tatmin etmiyor. "bu nedir" yerine "bu nasıl olmuş, meydana gelmiş" sorusunu daha çok önemsiyoruz. çağımızın böyle bir dayatması var.

Kor, ama çağımızın pozitivist-bilimsel bakış açısını da tatmin etmiyor. "bu nedir" yerine "bu nasıl olmuş, meydana gelmiş" sorusunu daha çok önemsiyoruz. çağımızın böyle bir dayatması var.uranın tutumu bence kendisini yüceltmemiz için yeterli. Çünkü, Kuran bir bilim kitabı değildir. Kuran evrene ve insana daha başka açıdan bakıyor. Onun amacı insanı bilimsel bilgiyle donatmak değil, bu bilginin tanrısal hizmet içinde ele alınmasını istiyor.

Gerçekten de öyle oluyor. Evrene bir an için Kuran perspektifinden baktığımızda birdenbire ahiret işin içine giriyor; ahiretin çarkları işlemeye başlıyor. Birdenbire herşey üst bir anlama kavuşuyor. Ahiretle dünya arasında duygu ve düşünce alışverişi başlıyor.                               

Ahmet KORKUSUZ

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.