Ermeni Diasporası'nın külliyatlı miktarda para harcayarak gündemde tutmaya çalıştığı "soykırım" iddialarının önümüzdeki yıllarda ayyuka çıkacağı gün gibi meydanda. 1915'de gerçekleşen tehcirin 100. yıldönümü yani 2015 yılı yaklaştıkça Diaspora da çalışmalarına hız verdi.
Ermeni soykırım iddiaları ve tehcir konusunda çok konuşuldu, çok yazıldı. Ancak her ne hikmetse, Türkiye'nin arşivleri açma önerisini sürekli elinin tersiyle iten, sözde insani taleplerle yola çıkıp işi toprak istemeye kadar götüren Ermenistan'ın uzlaşmaz tavrı özellikle Batı tarafından sürekli gözardı edildi. Türkiye her fırsatta komşuları ile sorunsuz ve birlikte yaşamak istediğinin altını çizerken, Ermenistan'ın kendini tanımlarken ortaya koyduğu argümanlar sorunun çözümünün hiç de kolay olmadığını gösteriyor.
Sözde soykırımın uluslararası alanda tanınmasını öncelikli dış politika hedefi olarak benimseyen Ermenistan, Türkiye'den toprak talebi konusundaki ısrarcı ve günümüz dünyasında hiçbir anlamı olmayan tavrından da vazgeçmeye niyetli görünmüyor. Aslında Ermenistan niyetini de gizlemiyor. Amaç "Büyük Ermenistan"ı kurabilmek. Sözde Büyük Ermenistan; Türkiye'nin Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi, Azerbaycan ile Gürcistan topraklarının bir kısmını da kapsıyor. Ermenistan'ın Bağımsızlık Bildirisinin 11'nci maddesinde Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi için, "Batı Ermenistan" ifadesi kullanılması Ermenistan'ın yayılmacı niyetinin en somut örneklerinden birisi. "Büyük Ermenistan"ın kalbi Ağrı Dağı'nda attığı için Ermenistan Devletinin ambleminde her bir çakıl tanesi bize ait olan bu dağı görebiliyoruz. Ermenistan'da Ağrı Dağı ile ilgili figürleri, paralarda, otel adlarında, basın ajanslarının ambleminde de görmek mümkün.
Peki komşunun toprağına göz diken bir ülke ile nasıl "iyi" ilişkiler kurulabilir. Şüphesiz şimdiye kadar Türkiye üzerine düşeni "fazlasıyla" yerine getirdi, getirmeye de devam edecek. "Fazlasıyla" diyoruz çünkü, Birinci Dünya Savaşı sırasında Ermenistan'ın iddia ettiği gibi sadece Ermeniler acı çekmedi. Yüzbinlerce Türk de, Ermeni çetecilerin kurbanı oldu.
Arşivler, katledilen Türklerle ilgili resmi belgeler ve fotoğraflarla dolup dolup taşıyor. Buna rağmen Türkiye geçmişin acıları deşmek yerine geleceğe bakmayı tercih etti. Ancak Ermenistan bunu yapmadı veya yapamadı. Arkasına bakmaktan önündeki fırsatları göremedi. Özellikle ABD'de yaşayan Ermeni diasporasının maddi desteğini arkasına alarak kendisine fantastik bir dünya kurdu. Ermeni kimliğini oluşturmada sözde soykırımı ve Türk düşmanlığını "her derde deva ilaç" olarak kullandı.
Nasıl Türkiye sorunu çözmek için adımlar atıyorsa, Ermenistan da öncelikle kendi halkı için bu adımları atmak zorunda. Atmazsa ne olur? Bundan 73 milyonluk nüfusu ve dünyanın 17. büyük ekonomisi olan Türkiye mi kaybeder yoksa 3 milyon küsur nüfusu ile Ermenistan mı?
Fırat Küçükkömürcü