BDP gibi Kürtçü siyaset yapan, ancak belki de çoğumuzun ismini dahi hiç duymadığı, seçmen kitlesi son derece kısıtlı bir parti var. Adı; "HAKPAR", açılımı ise; "Hak ve Özgürlükler Partisi".
HAKPAR'ın 4.Olağan Büyük Kongresi yapılmış, geçtiğimiz birkaç gün içerisinde. Genel Başkan'larından gayet memnun olmalılar ki, tek aday Bayram Bozyel, yeniden başkan seçilmiş.
B.Bozyel, kongrede yaptığı konuşmada; Türkiye'nin gerçekçi çözümünün "federasyon" olduğunu söyleyerek, Kürtçenin de eğitim dili olmasını istemiş. Bu arada PKK'nın da silah bırakmasını talep etmiş, tazelenmiş başkan Bozyel.
HAKPAR'ın, PKK muhalifi Kürtçü bir siyasi parti olduğu söyleniyor. Ancak, PKK muhalifi olmasına rağmen, bugüne kadar PKK'nın en ufak bir saldırısına, tehdidine, hatta eleştirisine dahi maruz kalmamış.
Bugünkü BDP ile de ne sıcak, ne de soğuk herhangi bir ilişkisi pek yok gibi. Tek ortak nokta ve amaçları var ki, o da; "Kürdistan". Zaten, her iki partinin bugünkü söylemleri, istemleri de birebir örtüşüyor; federasyon ve Kürtçe eğitim.
HAKPAR, Irak'ta faaliyet gösteren "Türkiye Kürdistanı Sosyalist Partisi-TKSP"nin Türkiye uzantısı konumunda.
Tekrar kongreye dönelim…
Kongre de Türk bayrağı yok, İstiklâl Marşı yok. Gazeteler, "neden yok!" diye eleştirmişler. Geçmişte aynı eleştiriler, bugünkü BDP için de bolca yapılmıştı. Oysa, bu partilerin bayrak asmaması ve marş söylememesi gibi yaklaşımlarını eleştirmenin hiçbir mantığı yok. Buna şaşırmak, eleştirmek artık gerçekten de komik kaçıyor. Çünkü onların bayrakları ve marşları en başından beri farklı idi ve öyle. Bunu, bugün bile halâ anlayamamış olmak için, biraz değil epeyce kör ve sağır olmak gerekiyor.
Onların marşları "Ey Rakip"miş ve bu marşı saygı duruşunda okumuşlar kongrelerinde.
"Ey Rakip" adlı marş, 1946 yılında İran'da kurulan ve ömrü ancak bir yıl süren "Kürt Mahabat Cumhuriyeti"nin resmi marşıymış ve İran, Irak, Suriye ve Türkiye'de yaşayan tüm Kürtler tarafından da ortak marş olarak kabul görürken, Kuzey Irak Kürt Yönetimi tarafından da kullanılıyormuş meğer.
Bakın, marş ne diyor, neyi anlatıyor...
Düşman kimse (!) veya kimden kasıtsa (!), "Ey düşman" diye başlayan marşta özetle; "Kürtler kendi diliyle, bayrağıyla ayakta. Seyret bu yolda döktüğümüz kanları. Dinimiz, imanımız Kürt ve Kürdistan" deniyor, bol nakaratla.
Kongrede, "Anadilde Eğitim Vazgeçilmez Haktır" pankartı asılırken, sık sık da "Çözüm Federasyon", "Kürtçe eğitim dili olsun" ve "Her şey özgür Kürdistan için" sloganları atılmış.
Eyyy Savcılar, eyyy özel yetkili savcılar, neredesiniz!!!
Kürt marşı okunuyor, Kürdistan deniyor, bu uğurda akan kandan bahsediliyor, amaç Kürdistan deniyor, daha ne duruyorsunuz!!!
Neredesiniz, hala ne duruyorsunuz bilmiyoruz ama, böylesi bir partinin kongresine AKP Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, Diyarbakır milletvekilleri İhsan Arslan ve Abdurrahman Kurt'un iştirak ettiklerini, saygı duruşuna ayakta ve en ön safta katıldıklarını, Kürt kökenli olmamasına rağmen, Başbakan Yardımcısı Manisalı Bülent Arınç'ın da mesaj, ki kuvvetle muhtemel kutlama mesajıdır bu, gönderdiğini öğrenmiş bulunuyoruz.
Ancak, öğrenmek istediğim bir şey daha var. Kongreye katılan bu siyasiler, atılan sloganlar, asılan pankartlar ve okunan marş sırasında, acaba ne gibi bir ruh hali içerisindeydiler, gerçekten merak ediyorum.
Eyyy siyaset, nerelere geldin, nerelere gidiyorsun!!!
Sabahattin Talu
sabahattintalu@gmail.com