Sıddıka BALABAN
Hepimizin mutlaka duyduğu bu söylem toplumumuzun öğretmenlik mesleğine bakış açısıydı bir zamanlar.
Herkesin gözünde kolay ulaşılabilir olan bir meslekti öğretmenlik.
Davulun sesi uzaktan hoş gelir misali bir de öğretmen olmak isteyenlere sorun. Şimdilerde nasıl?
Hala kolay ulaşabiliyorlar mı bu mesleğe?
Kolaylığını bırakın bulunmaz Hint kumaşı haline getirdiler.
Kazanması zor kaybetmesi kolay...
Artık öğretmen olmamanız için düzenlenmiş bir sistemin içindeyiz.
Bakanın "devrim" diye nitelendiği Milli Eğitim Akademisi bu sistemin son ayağı. Öğretmen olmak isteyen dört yıl boyunca eğitim fakültesinde okuyacak, kpss sınavına girecek yeterli puanı alırsa öğretmen akademisine kabul edilecek.
Üniversite akademisyeninden öğrenmediklerini, başka akademisyenlerden öğrenecek ki burada yine birilerinin ekmeğine yağ sürelecek çünkü akademideki eğitimcilerin de yeterli olduğunu belirleyecek bir kıstas yok ortada.
Öğretmen, akademide başarılı olursa sözleşmeli olarak işe başlayacak, orada da üç yıl sözleşmeli kalıp kadroya geçecek.
"-ecek -acak..." lar ile devam edip gidiyor süreç.
Uzuyor da uzuyor...
Öğretmeni üniversiteden sonra yaklaşık dört yıl geriden başlatacak olan devrim...
Devlet memurluğu haklarından da yoksun geçen birkaç yıl...
Bu süreçte "Emeklerinin karşılığını vereceğiz." diyor bakan sağ olsun.
Anlaşılan o ki ekonomik olarak da geriden gelecekler.
Yazık...
Yani her anlamda öğretmeni yoran, küçük düşüren, ayrıştıran bir uygulama.
Nedir bu öğretmenlerin çektiği!
Mesleği meslekte öğrenmek diye bir tabir vardır.
Yaşamadan, çocukları gözlemlemeden sınıfın tozunu yutmadan, öğrencilerin arasına karışmadan meslek akademide öğrenilmez...
Öğretmen için kesinlikle zaman kaybı olduğunu düşünüyorum.
4 yıl Eğitim Fakültelerinde anlamadıklarını düşündüğünüz eğitimleri 550 saatlik eğitime nasıl sığdıracaksınız?
Akademiler her il merkezinde de açılmayacak. Türkiye'nin dört bir yanından öğretmenleri birkaç şehre toplayıp yine mağdur edecekler. Bütün bunların yapılması gerekliliğini anlamış değilim.
Hep diyoruz sistem temelden çürük. Üniversiteler nitelikli eğitimci yetiştiremiyor mu da tekrar tekrar öğretmeni eğitme ihtiyacı duyuluyor?
Bırakın artık öğretmenlerin yakasını! Öğretmenlere hak ettiği maddi ve manevi değerin verilmediği bir ortamda, bozuk sistemin iyileştirilmesi için işe koşulan denekler gibi öğretmenleri heba ettiler!
Sistemdeki hataların kaynağı öğretmenler değil sitemin kendisidir.
Öğretmenler ile ilgili alınan kararlarda öğretmenin hiçbir söz hakkının olmadığı gibi bütün bozuk düzenin yükü öğretmenlere yükleniyor.
Gittikçe kötüye gidiyoruz.
Attığımız her son adım geriye götürüyor bizi. Mehter yürüyüşü gibi iki adım ileri bir adım geri...
Günümüzde artık kimse "Hiçbir şey olamazsan öğretmen ol." dememeli, diyememeli...
O kadar kolay değil gördüğünüz gibi. Öğretmen olmak “doktor ve avukat olmak kadar” değerli olmalı toplumun gözünde.
Her şey olabilirsin ama öğretmen olamazsın artık…