Yaratılış gayesinden sapmasın diye Kur'an-ı Kerim insana çeşitli açılardan dersler, öğütler verir. Yaptığı birtakım hatırlatmalarla insanı düşünmeye, gerçekleri görmeye ve dikkatli olmaya çağırır.
Hatırlatmalar Cenab-Hak'kın varlığını, güç ve kudretini, verdiği sayısız nimetleri, lutfettiği iyilikleri bir kez daha göz önünde bulundurmaya yöneliktir.
Bir kaç örnek verecek olursak;
Cenab-ı Hak son Peygamber Hz. Muhhammed'e küçüklüğünde verdiği desteği şöyle hatırlatır.
"Seni yetim bulup da barındırmadı mı?
Seni yolunu kaybetmiş olarak bulup da yola iletmedi mi?
Seni ihtiyaç içinde bulup da zengin etmedi mi? Duha Suresi, 6-8
Hani Mûsâ kavmine demişti ki:
"Ey kavmim! Allah'ın, üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani içinizden peygamberler çıkarmıştı. Sizi hükümdarlar kılmışt ve (diğer) toplumlardan hiçbirine vermediğini size vermişti." Maide Suresi, 20
Hz.Hud da Peygamber olarak gönderildiği topluma şunları dedi:
Hatırlayın ki, Allah sizi Nûh kavminden sonra onların yerine getirdi ve sizi yaratılış itibariyle daha güçlü kıldı. Allah'ın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluşa eresiniz." A'raf Suresi, 69
Bütün insanlara hatırlatma
Ey insanlar! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Allah'tan başka size göklerden ve yerden rızık veren bir yaratıcı var mı? O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. O halde nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz? Fatır Suresi,3
Örnekleri çoğaltabiliriz. Bu hatırlatmalar arasında Hz.İsa'ya yapılan hitap ve hatırlatma çok farklı ve dikkat çekicidir.
O gün Allah şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa! Senin ve annen üzerindeki nimetimi düşün. Hani, seni Ruhu'l-Kudüs (Cebrail) ile desteklemiştim. Beşikte iken de, yetişkin iken de insanlara konuşuyordun. Hani, sana kitabı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i de öğretmiştim. Hani iznimle çamurdan kuş şekline benzer bir şey yapıyordun da içine üflüyordun, benim iznimle hemen bir kuş oluyordu. Yine benim iznimle doğuştan körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Hani benim iznimle ölüleri de (hayata) çıkarıyordun. Hani sen, İsrailoğullarına açık mucizeler getirdiğin zaman ben seni onlardan kurtarmıştım da onlardan inkar edenler, "Bu ancak açık bir büyüdür" demişlerdi. Maide Suresi, 110
Uzun uzadıya bu hatırlatmaları gerektirecek bir problem olmalıydı. Bu ne olabilirdi acaba?
Hz.İsa'ya verilen bu üstünlük ve mucizeler kendisine hatırlatıldıktan sonra ileriki ayetlerde asıl can alıcı noktanın vurğulandığını görmekteyiz.
"Allah kıyamet günü şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara Allah'ı bırakarak beni ve anamı iki ilah edinin dedin?" İsa da şöyle diyecek: "Seni bütün eksikliklerden uzak tutarım. Hakkım olmayan bir şeyi söylemem benim için söz konusu olamaz. Eğer ben onu söylemiş olsaydım elbette sen bunu bilirdin. Sen benim içimde olanı bilirsin, ama ben sende olanı bilemem. Şüphesiz ki yalnızca sen gaybları hakkıyla bilensin."
"Ben onlara, sadece bana emrettiğin şeyi söyledim: Benim de Rabbim, sizin de rabbiniz olan Allah'a kulluk edin (dedim.) Aralarında bulunduğum sürece onlara şahit idim. Ama beni içlerinden aldığında, artık üzerlerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeye hakkıyla şahitsin." Maide suresi,116,117
Ortada bir iddia var. Hem Hz.İsa'nın kendisi hem de annesi tanrı bilinmekte. Ne korkunç bir inanç yanlışlığı.
Bu yanlışın Hz.İsa ile uzaktan yakından hiçbir ilgisinin olmadığı net bir şekilde ortadadır. Şüphesiz bu yanlışı yapan İnsanlardır. Allah Teala zamanla insanların böyle bir yanlışı yapacakalarını bildiğinden onları Hz.İsa'nın şahsında uyarmakta ve affedilmeyecek bir yanlışa düşmemeleri konusunda hatırlatmada bulunmaktadır.
Kur'an'ın ayetlerinde Hz.İsa'nın yalnızca bir Peygamber olduğu vurgulanır.
"Meryem oğlu Mesih sadece bir peygamberdir. Ondan önce de nice peygamberler geldi geçti. Onun annesi de dosdoğru bir kadındır. (Nasıl ilah olabilirler" Maide Suresi, 75
Gerçek bu iken insanlar Allah tarafından lutfedilen üstünlükleri kavrayamayınca Hz. İsa'yı en kolay yoldan Alah'ın oğlu ve peşinden "İlâh" ilan ettiler. Oysa bunlar Yüce Mevlâ'mızın her peygambere olduğu gibi Hz.İsa'ya da verdiği bir takım mucizelerdi.
İşte Ayetlerde Onu tanrılaştıranlar uyarılmakta ve bu tutumun onları cehenneme götüreceği önemle işlenmektedir.
"Andolsun, "Allah, Meryemoğlu Mesih'dir", diyenler kesinlikle kâfir oldular. De ki: "Şâyet Allah, Meryemoğlu Mesih'i, onun anasını ve yeryüzünde olanların hepsini yok etmek istese, Allah'a karşı kim ne yapabilir? Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunan her şeyin hükümranlığı Allah'ındır. Dilediğini yaratır. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir." Maide Suresi, 17
Kur'an-ı Kerim'de Allah Teala en çok tevhit akidesi üzerinde durur. Bütün peygamberlerin gönderilişi öncelikli olarak Allah'ın varlığını ve birliğini insanlara bildirmek içindir. Bunun kabulü gerekir. Bu inanç olmadan yaşanılan hayatın ve yapılanların hiçbir anlamı yoktur. Hz.Allah bu inanca ters düşen her türlü inancı şiddetle reddeder.
Hz.İsa'nın, Peygamber olarak gönderildiği toplumu İslâma davet ettiğini görmekteyiz.
Oysa Mesih şöyle demişti: "Ey İsrailoğulları! Yalnız, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin." Maide Suresi,72
Bunu havarilerin ifadesinde de bulmaktayız.
Hani bir de, "Bana ve Peygamberime iman edin" diye havarilere ilham etmiştim. Onlar da "İman ettik. Bizim müslüman olduğumuza sen de şahit ol" demişlerdi. Maide Suresi, 111
Hatırlatmalara dikkatlice kulak verip, ders almak gerekir.
Bekir DEMİR
Houthalen Camii Din Görevlisi