Adım Yakup YURT.
Yaşım 57 ve 40 yıldan beri Belçika'da yaşıyorum.
Hem Türk, hem Belçika vatandaşıyım.
Yani Avrupa Birliği üyesi bir ülke olan Belçika'nın vatandaşı.
Avrupa Birliği denilince ilk akla gelen demokrasidir, özgürlüklerdir, insan haklarıdır, çoğulculuktur, katılımcılıktır, özgür basındır, hukuk devletidir, vb…
Veya öyle olduğu iddia edilir. Öyle de olması gerekir esasen.
Bana göre de öyleydi. Berlin Duvarı yıkılana kadar. İkiz Kuleler faciasına kadar.
Kısa kesiyorum ; zira ne demek istediğimi çoktan anlamışsınızdır !
Laikim ; ama islam kültürüne olan aidiyetimi son nefesime kadar savunurum.
Bugün bu dünyanın insanı olsam da, o iklimin çocuğuyum.
Biri ötekine engel değil.
Batı uygarlığının insanlığın ortak değerlerine yaptığı katkıları da aynı inançla savunduğuma inanıyorum.
Kimseyi kimseye düşman gibi görmüyorum.
Düşmanlık tohumları ekenleri lanetliyorum.
***
Kuzey komşumuz Hollanda'da yaşanan gelişmelerden rahatsızım.
Almanya'daki yangınlardan da rahatsız olduğum gibi.
Avrupa Birliği genelinde dalga dalga yükselen ırkçılık rüzgarından da rahatsızım.
Bir Türk, bir Belçikalı, bir Belçikalı laik bir Türk, bir insan olarak rahatsızım.
Birçok kez dile getirdim rahatsızlığımı, hem yazılı, hem sözlü olarak.
Ama dinleyen yok, anlamak isteyen yok.
Irkçılıktan, yabancı düşmanlığından, İslam karşıtlığından beslenerek siyaset yapmayı özgürlük zanneden uyanıklar olduğu sürece çekeceğimiz var…
***
Dünyadaki gelişmeleri hergün www.7sur7.be internet haber sitesinden izliyorum.
Sürekli güncellenen bir site.
İşte oradan iki haber :
28.11.2007 : "Un député néerlandais d'extrême-droite prépare un film anti-Islam", yani "Aşırı sağcı bir Hollanda milletvekili İslam karşıtı bir film hazırlıyor".
27.02.2008 : "Geert Wilders menacé pour son film anti-Coran", yani "Geert Wilders Kuran karşıtı filmi için tehdit edildi".
***
Bu iki haber ve buralarda yaşanan bunlara benzer birçok gelişme islam kültürüne ait benim gibi bir laik insanı rahatsız ediyor.
Çünkü birilerinin yanlış ve densiz özgürlük anlayışı sosyal barışı tehdit ediyor.
Bu tahriklerden sonra, duygularını kontrol edemeyen bir müslüman yanlış tepki verdiğinde uyanık faşist milletvekili amacına ulaşmış olacak.
"Bakın, ben demedim mi ? Bunlar demokrasi ve özgürlük düşmanı. Bunların hepsi kökendinci, hepsi barbar. Hepsi Batı ve Hıristiyan düşmanı !.." diyecek.
***
Hollandalı politikacı yakında çıkacak olan "Kuran karşıtı" filmi nedeniyle birçok tehdit almış.
Tehdit edenler "Allah adına" Geert Wilders'in başını istiyorlarmış.
Hollanda PVV partisi başkanı milletvekili Geert Wilders'e göre Kuran'ı Kerim'in Hollanda'da yasaklanması gerekiyor (özgürlükçüye bakın), zira o şiddete teşvik eden faşist bir kitap(mış)…
Bu çok "demokrat" milletvekili Hollanda'da kalmak isteyen müslümanların Kuran'ın yarısını yırtmalarını öneriyor.
Yani baştan aşağı zırva. Allah sonunu hayır eylesin demekten başka çare yok.
Olaylar çıktığında zil takıp oynar her halde…
Ayıp ayıp. Edep yahu derler adama !..
***
Bu tür haberlerin yayılması Lahey Hükûmetini tedirgin ediyor, tabiatıyla.
Dışişleri Bakanı Maxime Verhagen milletvekili ile görüşerek bu tür bir filme ilişkin tehlikeler konusunda kendisini bilgilendirmiş.
Hollanda basınına verdiği söyleşilerde, milletvekili dediğim dedik tavrını sürdürerek filmin amacının Kuran'ın "faşist bir kitap" olduğunu kanıtlamak olduğunu söylüyor. Çünkü müminleri öldürmeye ve ırza geçmeye yönlendiriyormuş.
***
Bilindiği üzere, 2004 Kasım ayında sinema yapımcısı Theo van Gogh müslüman kadına yapılan baskıları konu edinen "Submission" başlıklı film gösterime konulduğunda bağnaz bir müslüman genç tarafından öldürülmüştü. Bu filmin senaryosunu yazan eski liberal milletvekili bayan Ayaan Hirsi Ali sığındığı ABD'de koruma altında yaşıyor.
***
Milletvekili Wilders birçok ölüm tehdidi almış. Kendisi parlamentoda müteaaddit defalar Kuran'ın yasaklanmasını ve müslüman göçünün durdurulmasını talep etmiş biri.
Yani kafayı müslümanlara takmış iyice. Malzemesi müslümanlar.
***
Belçika'da 500.000, Avrupa Birliği genelinde 14-15 milyon civarında müslüman yaşıyor.
Bu insanların çoğunluğu Avrupa'da doğma büyüme, bulundukları ülkelerin eğitim ve kültürünü almış, vatandaşlardan oluşuyor.
Onların anne-babaları 45 yıldan beri emekleriyle, alın terleriyle o zamanki adı Ortak Pazar veya Avrupa Ekonomik Topluluğu olan ülkeler topluluğunun ekonomik kalkınmasına katkı sağladılar.
***
Bu mudur insanlık, bu mudur vefakarlık, bu mudur kadirşinaslık ?
Göçmenleri suyu sıkılıp atılan narenciye ürünü mü zannediyordunuz yoksa ?
İnsan gibi bir arada hoşgörü içinde yaşamak varken, ne geçiyor eline kışkırtıcılık yaparak ?
Söyler misin ?
Rahat bırakın insanları.
Gerçekten yakışmıyor özgürlükler Avrupa'sına !
İnsanların yegâne görevi yürürlükteki sivil yasalara uymaktır.
Önce başkalarının inançlarına saygılı olmayı öğrenin.
Başka işiniz yok mu sizin ?
***
Son söz : Allah kimseyi barış ve akıl yolundan ayırmasın !
Yakup YURT ©
Brüksel, 27.02.2008/Belexpresse