İnsanlar vardır mensup oldukları milleti için her türlü fedakârlığa katlanırlar. Onlar çileyi kendi şerefleri olarak sayarlar ve o çileyi yaşadıkça devleşirler. Türk tarihinde böyle yiğitler çoktur ve kıymetleri maalesef genelde pek bilinmez. Bu yiğitlerden biri de Batı Trakya Türklüğünün yiğit evladı Dr. Sadık Ahmet´tir.
Batı Trakya bugün Yunanistan sınırları içinde kalan bir Türk Yurdu´dur; Dedeağaç, Gümülcine ve İskeçe önde gelen yerleşim yerleridir. Hun, Avar, Kuman-Kıpçak, Peçenek ve Uz (Oğuz) Türkleri bölgeye asırlar önce yerleşmişlerdir. 13. asırda ise Anadolu´dan gelen Oğuz Türkleri yerleşmişlerdir. Günümüzde Türk sayısı bu bölgede 150.000 kadardır. Lozan Antlaşması sırasında bu bölgenin %80´i Türk iken, bugün bu oran %30´un altına düşmüştür. Türkler 19. asrın başlarından itibaren katliamlarla beraber her türlü baskı ve yıldırma politikasına maruz kalmışlardır. Osmanlı Türk Devleti´nden koparılan bu Türk Yurdu´nun evlatları bugün bile Yunan devleti tarafından baskı altındadır.
Halen Yunanistan tarafından Türk olarak sayılmayan Batı Trakya Türkleri, Yunanistan onları Müslüman vatandaş olarak saymaktadır, haklı mücadelelerini hukuk çerçevesinde yürütmeye çalışmaktadırlar. Türkler etnik, dini, iktisadi ve pek çok kültürel konuda büyük sıkıntılar yaşamaktadırlar. Yunan Devleti Türk mallarını istimlak etmekte, Türklerin bir kısmı Yunan vatandaşlığından çıkarılmakta, Türkler kendi müftülerini seçememekte vs.. Açıkçası Türkler Lozan´dan doğan haklarını bir türlü değerlendirememekte, ve maalesef umut olan Türkiye ise onların haklarını hiç aramamakta.
1947 yılında Gümülcine´nin Sirkeli köyünde dünyaya gelen Sadık Ahmet Batı Trakya Türklerinin efsane evladı olarak tarih kitaplarında yerini alacaktır. Tıp okuyan Dr. Sadık Ahmet seksenli yıllardan itibaren Batı Trakya´nın Türklük mücadelesine başlar. Dünya´ya Türklerin sesini bir imza kampanyası ile 1985´te duyurur ve bundan dolayı 1986’da tutuklanır. 1989’da milletvekili seçilen Dr. Sadık Ahmet´in milletvekilliği siyasi oyunlarla tanınmaz ve Batı Trakya´da “Türk” varlığından bahsettiği için tekrar tutuklanır. 1990 yılında yapılan seçimlerde milletvekili seçilen Dr. Sadık Ahmet soydaşlarının haklı davasında liderliğini devam ettirir.
Yunan devletini hangi siyasi akım yönetirse yönetsin, Türkler bu topraklarda hep eziyet görmüş ve görmektedirler. Lozan Antlaşması hiçe sayılır ve istedikleri diktayı Türklere uygularlar. Son doksan yılda 400.000´in üzerinde Türk zorunlu olarak Türkiye´ye göç etmiştir. Ve ilginçtir Türkler hiçbir zaman Yunanistan Devletine hainlik beslememişlerdir. Şimdi Türkiye´de yaşayan Rum azınlığa son 10 yılda verilen imtiyazları göz önüne getirmek yerinde değil midir? Atina´ya Cami yapılsın diye gösterişe soyunan Ankara acaba Batı Trakya Türklerinin en az dini sorunları için neden ilgilenmez? Hadi Türklüğü bir kenara bıraktık, Batı Trakya Türk´ünün Müslüman olduğunu Ankara neden göz ardı eder?
Allah´tan Dr. Sadık Ahmet mücadele yıllarında Türkiye´nin bugünkü Türklüğe bakış açısını görmedi. Çünkü o yiğit Türk evladı 24 Temmuz 1995´te bir trafik kazasında, bunun bir suikast olduğu açıkça bellidir, hayata gözlerini yummuş ve Batı Trakya Türklerini yasta bırakmıştır. Sadece Batı Trakya değil tüm Türk Dünyası yasa boğulmuş ve onu şanlı tarihinin sayfalarına ebedi olarak yazmıştır.
Mücadele yıllarında birkaç defa Türk Federasyon davetlisi olarak Avrupa´ya gelen Dr. Sadık Ahmet´in elini öpmek bizlere de nasip oldu. Ve açık yüreklilikle söylemek gerekir ki bugün Türklük için nabzım heyecan ile atıyorsa bunda onun katkısı çok büyüktür. Türk Milliyetçiliği ile tanış olmama sebep olan ilk üç kişiden biridir Dr. Sadık Ahmet. Onu rahmetle anarken yine Batı Trakya´nın yiğit mücadele adamı olan rahmetli Mehmet Emin Aga´yı anmadan geçmek olmaz, ikisinin de mekânı Cennet olur inşallah. Madem saymaya başladık Türk Dünyasının şu an aklıma gelen ve Hakk´ın rahmetine kavuşmuş olup bizlere ilham kaynağı olan Rauf Denktaş´ı, İsa Yusuf Alptekin´i, Ebulfez Elçibey´i, Necdet Koçak´ı da rahmetle analım. Ve elbette bu Türk yiğitleri bizlere tanıştıran Alparslan Türkeş bey; Allah ondan da razı olsun.
Dr. Sadık Ahmet´in mezarı başında, Gümülcine´de, bir Fatih´a okumak çok şükür nasip oldu. Cenab-ı Allah inşallah nasip eder mezarlarını henüz ziyaret edememiş olduğum Türk büyüklerini de ziyaret etme fırsatını bulurum.
Kaderin çizmiş olduğu sınırlar Türk soyluları coğrafi olarak ayırmış olsa da, onlarla ilgilenmek ve dertlerini derdimiz olarak görmek her şuurlu Türk´ün bir borcu olması gerektiğini de düşünmekte olduğumu belirtmek isterim.
Murat Gedik, 24 Temmuz 2013
E-posta: muratgedik@muratgedik.nl