Belden aşağı inmeden, çizmeden yukarı çıkmadan mizah mümkün mü ?
Bir hafta öncesinde öğrencilerimden biri biraz utangaç tavırla bana bir soru yöneltti.
-Öğretmenim Recep İvedik 2 filmine gidiyormusun ? Babam bilet almış birlikte gideceğiz.
Öncelikle ne söyleyeceğimi şaşırdım. Böyle bir soru ve alınmış karara nasıl tepki vermem gerektiğini düşündüm.
Aslında bu sorusu ile benim tepkimi de ölçmek istiyordu. Beğenmediğimi ve gitmezsen iyi olur diyeceğimi bile bile bu soruyu bana hem de ismi Recep olan öğretmeni'ni 'ti' ye alarak yöneltmişti.Cevabım şöyle oldu. Demekki sen bu filmin bir numarasına da gitmişsin.
İkincisinin olduğunu biliyorsun. Bu sorumun cevabına yanıt alamadım. Biraz utandı ve sıkıldı.
Soduğuna pişman oldu. Bu arada benim onun sorduğu bu soruya bir yanıt vermem gerekirdi. Cevabım şu oldu.Ben filmin tanıtımını gördüm. Çocuklar için uygun olmadığını, bu filmin sana ve ailedeki insanlara ancak ağza alınmayacak küfür ve sözler içerdiğini ve baban seni kendi kazandığı alın teri parası ile kötü davranışlar öğrenmene yardımcı oluyor. Bu hatasını biraz geç de olsa anlayacak. Bana kalırsa sen o filmden vazgeç.
Araya bir haftalık tatil girdi. Cuma günü babasıyla ve öğrencimle cami çıkışında 'hayırlı cumalar' diledik. İçimden gelen ses.Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu atasözü oldu. Filmi izleyip izlemediğini soramadım ama. Babası hemen uzaklaşmak isteyince durumu anladım. Çocuğunun bu filmde öğrendiği söz ve davranışlardan kurtulmak için elinden tutup camiye getirmişti.
Bu öğrencimle önümüzdeki günlerde mizah'ın akıl ve fikir ile yapıldığını dünyaya duyuran Nasrettin Hoca fıkralarını gündeme getireceğiz. İçinde zeka ürünü olmayan , vahşi, sorumsuz, karaktersiz , nükteden anlamayan kişiler için yapılan bu filmin sözde okumuş, yarı okumuş ve yarı cahillerin para vererek izlemelerine şaşıyorum.
Eğer bir insan cahilse, bu filmi görmesinde bir sakınca yoktur. Onu cahilliğine sayarız. Fakat diplomalı ve gazetelerde köşebaşlarına postunu atmış okumuş cahillere ne demeli ?
Yazımı bitirmeden önce Kanuni Sultan Süleyman'ın yaşlı veziri ile olan bir ile bağlamak isterim.
Kanuni'nin çok yaşlanan veziri yerini genç vezirlere bırakıp köşesine çekilmek istediğinde Kanuni buna razı olmaz. Bütün uğraşılarına rağmen veziri divan toplantılarında bulunmamakta direnince , dağlarda yıllarca yaşamış kargadan başka kuş, Karadağ'dan başka yokuş bilmeyen bir cahil ile aynı odada üç ay birlikte bulunma cezası vermiş. Adam affedersiniz merkep çobanışmış. Bildiği iki sözcük. Deh ve çüş. Vezir bir iki gün oda arkadaşına katlanmış ama üçüncü gün Kanuni'ye haber göndermiş. Divan toplantılarına yeniden katılmış.
Ve bu yaşadığı günü iki dize ile özetlemiş.
'Nadan ile sohbet güçtür bilene,
Çünkü, nadan ne gelirse söyler diline!
Bizim vezir ,vüzeramız yok ama devletin kültür elçileri olan eğitimli insanlarımız var. Bu kimselerin sessiz kalmalarına çok üzülüyorum.
Lütfen bu mantıksız oluşumlara destek olmayınız. Bilet almayınız.
Bırakın kendi çamurunda kendi eşelensin.
Bu çamurlu alandan uzak durun. Size de çamurlar sıçramasın.
Bir eğitimci olarak ben de üç yıl mizah dergisi 'jeton'u yayınladım. Hiç kimseyi karalamadan, belden aşağı inmeden, çizmeden yukarı çıkmadan üç yıl yayınladım. 1997-2000 yılları arasında yayınladığım dergimi hala yayınına tekrar başlamam için okuyucularım her gördüklerinde ne zaman başlayacağımı soruyorlar
Olmayacak .
Çünkü bizim yörede bir söz vardır.
Engine de deli gönül engine...
Şimdi rağbet güzel ile zengine.
O güzellikler bitti.
Engine de deli gönül engine.
Şimdi rağbet elin gevezevengine..
Recep Cırık24/02/2009