Bu bir fimin adıydı. Filmde,her üç karakterde yaptığı işe göre isim almıştı. Her neyse benim konum film değil. Hayatın gerçekleri… Sonbir kaç gündür gündem çok yoğun, her gün yeni bir olay , her gün yeni bir gelişme oluyor.
Bizler bundan ne kadar haberdarız, bu olayların neresindeyiz ?
Seçimler yapıldı. Brüksel Parlementosuna giren Mahinur Özdemir geçtiğimiz günlerde mecliste başörtüsü ile yeminini yaptı ve Belçikaya hiç bir şey de olmadı.
İşte bu olay, Belçika ve Avrupa açısından tarihi bir güzellikti. Mahinur’u ve ona saygı gösterenleri saygıyla selamlamak da bizim görevimiz.
Her ne kadar bazı Türk (!) basını bu olayı kaşımaya çalıştıysada, kervan yürüdü..
Tüm gözler Brüksel’de iken, Antwerpen’den gelen açıklama bir anda gündemin değişmesine yetti ve arttı bile… Demokrasi özgürlük, insan hakları, eşitlik, eşit haklar, kültür mozayiği derken, Liselerde Başörtüsü yasağı uygulanacağı haberi geldi. İşte bu Belçika’nın ruhuna yakışmayan bir durum ve çok kötü bir karar.
Bütün bu olaylar olurken, Belçika medyasında fırtınalar eserken. Türk toplumundan, bu konu ile ilgili hiç bir açıklama gelmemesi de bu olayların en talihsiz ve çirkin yanıydı.
Hz. Ali der ki: Haksızlıklar karşısında susmayın, hakkınızla beraber şerefinizide kaybedersiniz. İşte bizim hayat felsefemiz budur.
Kazanmak güzel şey. Ya kaybedersek ne olacak ? Kaybedersek, bizimle beraber Avrupa’nın değerleride kaybedecek. Ama biz susarak, boyun eğerek, gizlenerek değil, başı dik olarak kaybedeceğiz. İnşAllah kaybetmeyiz.
Başörtüsü sorunu sadece Faslıların sorunu mu? Bu problemi görmezden gelebilirmiyiz?
Hani nerede Türk toplumunu temsil ettiğini söyleyen sivil toplum örgütleri. Korkarım, herkes şahsi menfaatlerini ön planda tutarak bir kenara çekilecek. İnşAllah böyle olmaz.
Haklarımızın iadesi için, elimizden geleni el birliği içinde yapmak zorundayız.
Sonuçta hakkı gaspedilen, haksızlığa uğrayan bizleriz.
Şeref KILIÇ
Serefkilic@gmail.com