Genelde baskalarinin hayatlarini segretmekle geciyor zaman ve…bir de gunluk ihtiyaclari gidermekle. Agzimizin suyu aka aka takip ediyoruz, "biri bizi gozetliyor, dedikodu hatti , canli magazin" programlarini . Ünlülerin ozel hayatlarini sergileyerek para yapmalarina destek oluyoruz. Segrediyoruz durmadan… Cunku daha kolaydir baskalarinin hayatina yorum yapmak. Sonra da , hayali hayatlarla kendi monoton yasantimizi kiyaslayip sıkıcı olan hayatimiza bir de mutsuzluk ekliyoruz.
Bir kismimiz , yasam denilen su kisa donem icinde kendi hayatini istedigi sekilde oynuyabiliyor. Digerlerimiz baskalarina katalizörlük yaparken ( ki bunlara mecazi anlamda kurban denir), onlarin hayatlarinda kaynayip yok oluyor .
Kimimiz ise hic bir kisilik olamadan, varligiyla yoklugu bir, gidisi de gelisi gibi sessiz gidiyor.
Ama filmin sonu hep ayni… ister anne rahminde , ister hayatinin baharinda , ister 100 yasina erisince ömrünü doldur , senaryonun sonu hic degismiyor bir de nedense hep erken gitti olunuyor.
Sansliysan , egonu tatmin edecek birkac kisinin canini acitacaksin belki . Ama her aci gibi bu da sureli olacak ve unutulmasan da resimlerde, bilgisayar ekranlarinda ucusacaksin. Hatta basarip da birkac bin yil adini hatirlatacak sekilde yasamissan sen sen olmaktan cikip , baskalarinin fantazilerine , hikayelerine ,hayata baglanma cabalarina on ayak olcaksin. Doneme gore iyi bazen de kotu adami oynayacaksin; yapmadigin seyleri yapmis sayilacaksin.
Hayat dedikleri bundan ibaret mi? Insanlar bunun icin mi daha uzun yasamak icin mucadele ederler? Bir sürü zaman , para , gözyasi dokerler? Neyi görmek icin? Bikac kisinin daha dogdunu, evlendigini, mutlu oldugunu, aci cektigini ve tanidigi birkac kisiyi de nihayet kendinden önce gönderdigini görmek icin mi?
Ama iste insanoglu arsiz bir yaratik. Kan, kemik ve beyinden olusan , kendi kücük, akli büyük bir canavar! He ne kadar dogaya karsi koyacak kadar guclu olmasa da bir sureligine kendine yer acacak kadar ihtirasli , azimli, hirsli, guclu . Yenilmeyi , yok olabilme olasiligini kabullenemiyoruz , kendimize yediremiyoruz . Bundan dolayi da acilari unutup, hayatin birgun biteceginin bilmemize ragmen , ileriye buyuk bir §evkle atiliyoruz. Aslanlar gibi … En azindan bazilarimiz… Bir tek eksigimiz iste bu; cok az oyuncu , cok fazla segirciyiz …
Aslinda yukardaki dusunceler , hayatimizi tekrar gozden gecirelim amacli , bir nevi beyin firtinasi yapalim diye yazildi … Umarim ise yaramistir 😉
Su kli§e sözü hala israrla seviyor ve savunuyorum; Hic birsey sonsuza kadar degil! Evet degil , bitecek birgun. Ama belki hayata biraz olsun anlam katan ögerlerin basinda gelir bu özelligi.
Bir gunluk ömru olan o guzelim kelebek bile ömrünün her aninda o beklenen doruk noktasina ulasabilmek icin büyük bir sabirla yapmasi gerekeni yapiyor . Önce kapaniyor gövdesine kendini ariyor, buluyor, uyaniyor ,büyüyor ve nihayet doganin bir parcasi olmaya soyunuyor. Kendisini taniyor, asiyor cunku kendi icin yasiyor. Muhtesem bir duygu olsa gerek!
Bizler de bunu yapsak! Bu kendi kücük, akli büyük canavar nelere kadir olmadi ki buna olmasin. Evet yapabiliriz!!!
Gelin hep beraber; yeri geldiginde yine baskalarinin hayatinda konuk oyunculuk, katalizorluk yapalim, baskalarini mutlu edelim ,destekliyelim, pofpoflayalim, sonra bazen seyirci olalim , yorumlar yapalim , hayiflanalim, özenelim ama bunlari yaparken birseyi daha yapalim; kendi filmimizi ( her ne kadar basindan itibaren yazamasak da ) yönetebilme ve oynama gücünü ve basarisini gosterelim…Kendi film'imizi cekelim. Evet hayat kesin birgün bitecek ama bitene kadar bakin görün bazen arkasina kitleleri bile alsacak ne muhtesem filmler cikacak ortaya!!!
Nice güzel filmler segretmek dilegiyle!
Inci Sariturk
Isariturk@puratos.com